1.1

12.3K 420 116
                                    

hoşgeldiniz dostlar...

mark eliyahu & cem adrian-kül

tom odell-another love

Bu sefer gerçekten ayrılırmıydık. Aslında onunla ayrılmıştık, ama yine de böyle sonuçlanmasını istemiyordum. Bu konuda haksız olduğumu biliyordum ama işte insanlara hayır da diyebilen biri değildim ki ben. Bu yüzden de Özgür'ü kırmıştım. Özgür ile ilişkimiz hep çalkantılıydı ama şu son zamanlar fazla sıkıntılıydı. Onu seviyordum, aşıktım. O da öyle, yani öyledir. Ah bilemiyorum Özgür ne yapacağı belli olmayan biriydi. Bazen neden o diyordum kendime ama kafamda bir cevabı da yoktu.

Öyle gidiyorduk nereye gidiyorduk bilmiyorum çünkü yine hızlı sürüyordu. Bu da beni duymasını engelliyordu bir de kask olunca daha beterdi. Seferihisar'a kadar gelmiştik. Korkutuyordu da beni iki üç kez sırtına vurmuştum ama beni umursamamıştı. Bu da beni sinir eden bir durumdu. Haksızım deyip köşeme çekileyim diyordum ama beni zorluyordu. Biliyordu hız yapınca korktuğumu.

"Özgür! Yavaşla!" daha sıkı tuttum onu. "Özgür korkuyorum." duymadı ya da belki de umursamadı. Zaten stresliydim bir de üzerine bu yaptığı, ağladığım için önümü de göremiyordum.

"Özgür, dur artık!" yine devam.

"Gerizekalı dur, dur artık!" öne uzanıp bağırdım. Ağladığımdan sesim hem boğuk hem de kesik kesik çıkmıştı. Dikkatini çekmek için ellerimi belinden çektim. İşe yaramıştı hızını düşürmüştü ve bağırıyordu aptal. Büyük ihtimal ne yapıyorsun sıkı tutun falan diyordu. Ama ben inadıma ve sinirime en çokta üzüntümden dolayı bunu yapmayacaktım. Düşmezdim o konuda güveniyordum ona.

Hızını düşürüp iki eliyle ellerimi beline koydu ve ellerini geri motorun direksiyonuna koydu. Ama ben geri çektim ve yine aynısını yaptım ben yine geri çektim aramızda ki bu sürtüşme iki üç sefer daha tekrarladı. Sinirlendi olsa gerek hafif gaza bastı bende refleks ile tutunmak zorunda kaldım ve böylece yolumuza devam ettik. Ne zaman onunla böyle uzun motor yolculuğu yapsak ki bu genelde en fazla iki saatti, uykum gelirdi. Böyle sırtına kafamı yaslayıp uyuma isteği inanılmaz güzeldi.Yine uykum vardı ama o şeritten çıkıp bir uçurum kenarında motoru durdurdu.

Manzara öyle güzeldi ki geniş bir alandaydık. Biraz ilersinde aşağısı Ege Denizi olan buradan bile Yunan Adaları'nın gözüktüğü üstüne gün batımına şahitlik eden, saatlerini izleyerek harcayacağın bir manzara ortaya çıkmıştı. Motordan inip kaskımı çıkardım ve motorun üzerine koydum. Denizi ve o manzarayı daha yakından görebilmek için kıyıya ilerledim.

"Bilerek yapıyorsun değil mi?"

Ah harika, başlıyorduk.

"İlgi çekmeye falan mı çalışıyorsun?"

Ne!

Ne dedi bu, ne saçmalıyordu. İlgi çekmekle ne ilgisi vardı. Şöyle bir manzara da onunla kavga edecek olmak çok absürt kaçsa da yapacak bir şey yoktu. Kavga etmeden rahat etmezdik biz. Manzaraya dönük bedenimi sertçe ona döndürdüm.

"Ne ilgisi Özgür Allah aşkına." sakin olmalıyım, ağlamamalıyım ve kendimi güzelce açıklamalıyım." Bir kahve içmek istedi, bu kadar. Ne olabilir bunda."

"Senden tek istediğim Alper'den uzak durmandı. Ama sen her seferinde bunu göz ardı ediyorsun. Kafeden birlikte gülüşerek çıkmak ne demek Sena!"

O son cümleyi bağırarak söylemese iyiydi.

"Özgür tamam özür dilerim, oldu mu?"

"Olmadı anasını satayım olmadı. Lan ben seninle barışmak istiyorum diyorum aramızı düzelteyim az düzeliyim. Ama senin iki kelimenden biri ayrılmak,  bittimi sendeki sevgim."

GECENİN YILDIZI | yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin