2.0

11.8K 487 47
                                    

hoşgeldiniz dostlarım

"Özgür."

Son iki heceyi uzatarak söyledim, bu benim ona nazlandığımda yaptığımdı.

"Hmmm."

"Kordonda buluşalım mı gelirim ben on dakikaya."

Derin bir iç çekiş duydum karşı taraftan.

"Tamam anasını satayım tamam." ve telefonu kapattı. Sana öğreticem oğlum ister seve seve ister...

Apartmanın bulunduğu sokaktan çıkıp buluşucağamız yere ilerledim en fazla on dakikaya orada olurdum. O da zaten iki dakikaya oradaydı. Daha mı kötü olurduk yoksa daha mı iyi onu o zaman görecektik. Ama barışmak istiyordum ben o serseriyle.

Hava öyle sıcaktı ki yanıma toka da almamıştım saçlarımı toplayacak, daha da çok terliyordum. Kordona indiğimde biraz yürüdükten sonra onu gördüm. Motorunun yanında ayakta bekliyordu öyle elleri cebinde. Yanına ilerledim saçımı başımı da düzelttim ayaküstü.

Bakıştık bir süre, şöyle beni bir süzdü sonra gözlerime dikti gözlerini ve yaklaştı bana. Beyaz üzeri yazılı tişört altında da dizlerine inen kot bir şort vardı benim aldığım pizzalı çorapları giymişti bir de.

"Emre kim?"

Bende iyiyim ya sen nasılsın iyi misin?

"Kimse değil." kaşlarını çattı bu sözüme.

"Nasıl kimse değil?"

Omuz silktim.

"Öyle kimse değil. Sen sinir ol diye dedim." çattığı kaşlarını daha da çattı. Bu yaşında kırışıkları olacaktı bu çocuğun.

"Senaa!" dedi elleri cebinde sinirli ama sanki gülecek gibi de. Bir de yorgun gibiydi göz altları hafif mordu bu çocuk gece çalışıyorsa ne ara uyuyordu acaba?

"Ne ya, ne." baktı içli içli bana sonra ceplerinde olan ellerini iki yanağıma koydu ve büzüştürdü yanaklarımı.

"Seni yerim bak," tövbe tövbe ne yemesi ya.

"Bakma bana öyle tatlı tatlı. Küslük müslük yok barıştık artık."

Ellerini çektim yanaklarımdan. Durun az naz yapcağım şimdi.

"Hayır ayrıldık seninle biz."

Durdu durdu sertçe öptü dudağımdan ortalık yerde.

"Yürü gidiyoruz."

"Nereye?"

"Bana gidiyoruz güzelim."

Ne!

Eve mi atacak şimdi o beni.

"Hayır olmaz."

"Olur," bir adım atıp kulağıma yaklaştı. "Özledim seni biraz özlem gidereceğiz seninle."

Ne diyordu bu be, kuduruk.

"Hayır olmaz ya. Gidiyorum ben."

Bir anda tuttu belimden ve kaldırdı beni yerden ilerledi bir iki adım ve yanımızda ki motoruna otutturdu beni. Sonra pis pis sırıtarak kaskıda taktı bana, gıkım dahi çıkmıyordu. Kendi de kaskı takıp motora binmeden bana kaskıyla hafif vurdu ve motora binip çalıştırdı. Ellerimi tutup beline sardı.

Size onunla yaptığımız motor yolculuklarını nasıl özlediğimi anlatamam. O saçlarımın arasından esen rüzgarı, başımı onun o kocaman sırtına yaslamanın hissi öyle güzeldi ki. Işıklarda geldiğimizde  durduk ve belinde duran ellerimin üzerine ellerini koydu. Daha yeni yaptırdığım tırnaklarımla oynamaya başladı. Tırnaklarımı elinin içine sürtüyordu, bunu yapardı genelde. Bu haraketini bile özlemiştim. İyi değilim ben.

Daha ayrılalı yarım saat olmayan apartmana gelmiştik. Motoru otoparka bıraktık ve el ele asansöre bindik. Oturduğu kata geldiğimizde arka cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı sonuna kadar açtı ve bana yol verdi.

"Evde kimse yok, yani sen ve ben dışında."

Birde pis pis sırıtmıyor muydu?

|bölüm sonu|





GECENİN YILDIZI | yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin