GİRİŞ

366 12 1
                                    

Merhaba canlarım. Nasılsınız? Yazmış olduğum Patron - Tek Aşkım Sensin isimli romanımın giriş bölümü sizlerle. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya yazın lütfen.

Konuşan insanlar, tokuşan kadehler ve çatal - bıçak sesleri...

Genç adam, sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Sesleri duymamaya çalışıyor ve aklını toparlamak için uğraşıyordu. Bu ise mümkün değildi. Hem heyecanı hem de ortamın gürültüsü, kalbinin bir gülle gibi yerinden çıkmasına sebep olacaktı sanki. Bu durum hiç ama hiç hoşuna gitmemişti.

Genç kız, karşısında oturan adamın gökyüzü kadar berrak görünen mavi gözlerine baktı. Bu muhteşem gözlerin sahibini, hakkında her şeyi bilecek kadar iyi tanıyordu. Bugün, diğer günlere nazaran daha heyecanlı görünüyordu. Garipti. Ne olmuştu ki bu kadar heyecanlı olmasına sebep olabilecek? Düşündü ama bulamadı.

Bir şey saniyeler içinde genç adamın paniklemesine sebep olmuştu. Bu ani değişim, genç kızın gözünden kaçmamıştı. Nasıl kaçabilirdi ki? Ani ruh değişimlerini her zaman yakalardı ve yine yakalamıştı. Kaşlarını çattı, ismi ile uyumlu olan, alev gibi görünen saçının bir tutamını geriye attıktan sonra sağ elini genç adamın eline uzattı.

"Yetkin, iyi misin?" diye sordu. Konuşurken sesindeki endişe ister istemez ortaya çıkmıştı.

Alev'in sesini duyan Yetkin, içindeki heyecanın bir parça olsun azaldığını hissetti. Sevdiği kadının sesini duymak, onu çok rahatlatıyordu. Az önce çöldeymiş gibi terlemeye yüz tutan bedenini yavaşça hareket ettirdi. Oturduğu sandalyede rahatsızmışçasına kıvranıyordu ve yapmış olduğu bütün planların lanet olasıca bir heyecan yüzünden çöpe gideceği düşüncesi içini kemiriyordu.

Bugün ikisi için de çok özel bir gündü ve sakin olması şarttı. Buna rağmen sakin olmak bir kenarda dursun, eli ayağı resmen birbirine dolaşmıştı.

Gök mavisi gözlerini Alev'e çevirdikten sonra, elini kırmızı şarap dolu kadehe uzattı. Parmaklarının titremesini zar zor bastırdı, ardından kadehi eline alıp sıkıca kavradı. Dudaklarına doğru götürdü. Şarabı içerken beynine gönderdiği sakinleştirici sinyaller biraz olsun iyi gelmişti.

"İyiyim." dedi. Kadehten tekrar bir yudum daha alırken gözlerini genç kızdan kaçırdı. "Neden iyi olmamayım ki?" diye sorarak konuşmasına devam ederken, stresini ses tonuna yansıtmamaya çalışıyordu.

Alev, Yetkin'in sözleri karşısında ikna olmasa da üzerine gitmedi. Onu çok iyi tanıdığından, üzerine gitmenin ters tepeceğini biliyordu. Kaşlarını yukarı kaldırdıktan sonra dudaklarını büzdü ve servisi yapılmış olan Dana Carpaccio'ya baktı. Oldukça leziz görünüyordu. Başlangıç yemeği olarak iyi bir tercih yaptığını düşünüyordu.

Yetkin ile birlikte yemeklerini yemeye başladıklarında, genç adam içinden Ne olur bugün bir aksilik olmasın. diye geçirdi. 'Allah'ım kalbimi biliyorsun. Ne olur, her şey yolunda gitsin. Bugün için senden başka bir şey istemiyorum.'

Her ne kadar olumsuz düşünmemeye çalışsa da düşünüyordu işte. Gözlerini Alev'e çevirmeye cesaret edemedi.

Saniyeler bir sel misali akıp gitmeye devam ederken ilerleyen zaman, genç adamın daha da paniklemesine sebep oluyordu. Sakinleşmeye çalıştı. Kız arkadaşına belli etmeden derin bir nefes aldı, hemen ardından aldığı nefesi geri verdi.

Ağzına siparişini vermiş olduğu Ton Balığı Tartar'dan bir parça kesip attı. Bu garipti. Normalde fazlasıyla sevmiş olduğu bu yemeğin tadını alamıyordu. Sanki bütün tat alma duyuları ortadan kalkmıştı ve günün berbat geçeceğine dair bir işaret vermek istiyor gibiydiler.

Patron - Tek Aşkım SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin