Merhaba canlarım. Nasılsınız? Yeni bölümümüz yayında. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Okumaya başladığınız tarihi ve saati yazın lütfen.
--------------------------------------------------------------
Yetkin ve Algın en sonunda bağış gecesinin yapılacağı yere varmışlardı. Valenin kapıyı açmasının ardından ilk olarak Algın indi araçtan sonra da Yetkin. İkisi de göz kamaştırıyordu.
Genç adamın uzunca bir zaman sonra ilk defa bir genç kız ile karşılarına çıkması, basın mensuplarında büyük bir şaşkınlığa sebep olmuştu. Evet, gazetelerde ve sosyal medya üzerinde çıkan haberler hakkında bilgi sahibiydiler ama genç kızın ilk defa karşılarına çıkıyor olması, aralarındaki ilişkinin ciddi olduğunun göstergesiydi.
Yetkin, kendisine bakmaya devam eden basın mensuplarına aldırış etmeden Algın'ın elinden tuttuğu gibi yürümeye başladı. Kendisine sorulan her soruda sessiz kalmayı sürdürüyordu.
"Ne kadar süredir birliktesiniz?"
"İlişkiniz ciddi mi?"
"Kaçırma girişimi ile ilgili ne söyleyeceksiniz? O gün tam olarak neler oldu?"
"Sizin de rehin alındığınız doğru mu?"
Sorular yanıtsız kaldı. Ne Yetkin ne de Algın, hiçbir soruya yanıt vermedi
Yetkin, Algın'ın elini daha da sıkı bir şekilde tutup yürümeye devam ederken kendini huzursuz hissetti. Algın, bu ilgiye, alakaya alışık olmadığı için suratını asmıştı. Alışacaktı zaman geçtikçe.
En sonunda içeri girdiklerinde bir yıldız gibi parlamaya başlamışlardı. Bütün gözler onlara dönmüştü ve fısıldanmaların, dedikoduların ardı arkası kesilmiyordu.
Yetkin, Algın'ın elini bırakmadan yürümeye devam etti. İnsanların söylediği hiçbir şey umurunda değildi. Onlar konuşurlardı sadece. Neyin ne olduğunu bilmeden, canlarının yanıp yanmadığına aldırış etmeden. Bir söz vardı bu insanlara karşı kullanılan. Durumu ne de güzel özetliyordu. Ağızları torba değildi ki büzesin. Kimsenin konuşmasına engel olamazdınız. Fikirlerini değiştirmek ise en zor olanlardan biriydi.
Algın, insanların dedikodu yapmasından nefret ederdi. Ne vardı sanki çenelerini kapayıp da sessiz kalsalardı? Çok mu zordu? Kim ne yaşadıysa ne olup ne bittiyse hiçbirini alakadar etmezdi. Sanki kendileri çok mükemmel, dört dörtlük bir insanlar mıydı? Gören de onların bu hallerini hiçbir sorunları yok zannederdi.
"Sen bana sabır ver Yarabbim." dediğinde bunu duyan Yetkin "Aldırış etme." dedi. "Bunların hepsi böyle. İnsanların hayatına burunlarını sokmayı, dedikodu yapıp asılsız olan şeyleri yaymayı çok severler. Hiç düşünmezler."
Sözlerinde çok haklıydı genç adam. Algın, başını iki yana sallarken "Susa susa nereye kadar gidecek bu?" diye sordu. "Ben sussam o sussa yalanlar, dedikodular sürüp devam edecek. Peki, böyle olursa önüne nasıl geçilecek? Söyler misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron - Tek Aşkım Sensin
Teen FictionHayatı darmadağın olan, yakışıklı ve yetişkin bir adam... Adamın hayatının darmadağın olduğu günde hayatını düzene sokmaya başlayacağını düşünen bir kadın... İkisinin de peşinde olan biri var ve bu kişiye karşı birlikte direnmek zorundalar...