Merhaba canlarım. Nasılsınız? Yeni bölümümüz yayında. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Okumaya başladığınız tarihi ve saati yazın lütfen.
--------------------------------------------------------------
Yapamamıştı Tuna Amir. Emrah'ın tutuklanmasını sağlayamamıştı. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, eline geçen koca bir hiçti. Ya Emrah çok akıllıydı ve ustaca hareket ediyordu ya da gerçekten suçsuzdu.
Bu durumu Yetkin'e bildirdiğinde, genç adam daha da hiddetlenmişti. Elini masanın üzerine vururken "Nasıl bir delil bulamazsınız?" diye bağırdı. "O bütün yaşananların tek suçlusu ve Öznur böyle bir konuda asla yalan söylemez!"
Tuna Amir, sağ elini gerginlikle boynunda gezdirdi. "Yok işte Yetkin Bey." dedi. "Ya bu adam çok usta ya da gerçekten yaşananlarda bir suçu yok. Ama merak etmeyiniz. Daha öncesinde hapse giren adamlarla konuşmaya devam ediyoruz. Er ya da geç dilleri çözülecek ve kendilerini tutan adamın kim olduğunu açıklayacaklar. İşte o zaman eğer ki onları tutan adam Emrah Ulusoy ise, kaçacak delik arasa benden kurtulamayacak."
Yetkin, sakinleşebilmek için Algın'ın yüzünü gözlerinin önüne getirmeye çalıştı. Genç kadın onda öyle bir etki yaratıyordu ki, bütün öfkesini saniyeler içinde yok edip sakinleşebilmesini sağlıyordu. Öfkesi durulup nefes alışverişi düzene girdiğinde "Ben onu bunu bilmem Tuna Amir." dedi. "Gözünüz üzerinde olsun."
Telefonun kapama tuşuna basıp çağrıyı sonlandırmasının ardından, elindeki telefonu öfkeyle fırlattı. Algın'ı seviyordu. Genç kız ve onun değer verdiği kim varsa zarar görmemeliydi. Sadece Algın da değil, kendisinin sevdiği insanlar da zarar görmemeliydi. Eğer ki bir kez daha, sadece bir kez daha sevdiği kadın ve sevdikleri zarar görürse, buna sebep olanları yakıp kül edecekti.
BİRKAÇ SENE ÖNCESİNDE
"Bugün ikinci gün Serdar." dedi Emrah gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra. "İki gündür uykusuzum. Bir türlü uyuyamıyorum."
Sesi fazlasıyla sıkılgandı. Öğrendiklerinden ve uykusuzluğundan dolayı bunun çok normal olduğunu düşünüyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra "Onun ölümünü hala atlatamadım." dedi.
Serdar ile konuşurken yatağının üzerinde uzanmaktaydı ve on yedi yıldır yaşadığı şehirden yarın ayrılacaktı. Anne ve baba dediği şahıslar, onu zorla teyzesinin yanına göndereceklerdi.
"Gerçekten şok oldum." dedi Serdar. "Nihat amca ile Gül teyzenin böyle bir şeyi düşünecekleri aklımın ucundan geçmemişti. Peki, yeni gideceğin okul nasılmış? Bir şey söylediler mi sana?"
Serdar'ın sorusu üzerine gözlerini kapadı Emrah ve gerginlikle dilini dişlerinin üzerinde gezdirdi. "Hayır." dedi başını iki yana sallarken. "Söylemediler. Zaten söyleseler ne olacak ki? En kısa sürede geri dönmek için elimden geleni yapacağım. Gerekirse okulda problem çıkartacağım da."
Telefonunu hoparlöre alıp sağına bıraktıktan sonra, ellerini yüzünde gezdirdi. Öfkeli, gergin ve asabi bir ruh haline bürünmüştü birkaç gündür. Gözleri ise uykusuz kaldığı için alev alev yanıyordu.
"Bence problem çıkartma." dedi Serdar. "Neden dersen, problem çıkarmadığın takdirde buraya dönmen daha da kolaylaşır diye düşünüyorum. Okuluna git. Yeni arkadaşlar edin. Sevgili yap. Ne bileyim, alış oraya. Senin iyi halini gördükten sonra, eminim ki buraya tekrardan gelmeni sağlayacaklardır."
Sevgili yapmak mı? Emrah, bunu hayatta istemiyordu. Onun ölümünden beri zaten kendini çok kötü hissediyordu bir de sevgili mi yapacaktı kendine? Bunu yapmaktansa ölmeyi tercih ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron - Tek Aşkım Sensin
Genç KurguHayatı darmadağın olan, yakışıklı ve yetişkin bir adam... Adamın hayatının darmadağın olduğu günde hayatını düzene sokmaya başlayacağını düşünen bir kadın... İkisinin de peşinde olan biri var ve bu kişiye karşı birlikte direnmek zorundalar...