-9-

495 29 10
                                    


Irkçılığın dibini görmek böyle bir şeydi.

Sırf prim için kullanıldıktan sonra hiçbir adaylığı kazanamadan otele öylece geri dönmüştük.

Sanırım bu da emek hırsızlığımızın bir parçasıydı..

Söylenilen ve itham edilen sözler git gide ağırlaşıyordu ancak biz Yoon'u kaybetmemek için gülmek zorundaydım, zorundaydık.

Hepimizin ağır geçirdiği bu dönemde destek aldığımız tek kişiler yine birbirimizdik. Başka kimden destek alabilirdik ki...

Keşke buna zorunlu kalmasaydık. Birbirimizi sadece sahnelerimiz için desteklemekle yetinseydik keşke...

Elimizdekinin kıymetini bilmeden bir yola atılmış ardından sessizce bir köşeye çekilmiştik. Şimdiyse geri dönmek için saniyeleri kovalıyorduk.

Bavulumun fermuarını çektiğimde kapı açılmış, odaya giren Sejin hyung ile bakışlarımı tekrar bavuluma çevirerek kulpundan tutup yataktan indirmiştim.

"Hadi, seni bekliyorlar."

Hızlı adımlarla sırt çantamı omuzuma atarken bavulumu sıkıca kavrayıp yanından geçmiştim.

O da bizi savunabilirdi. Bu şirketteki fikirleri en değer gören kişi oydu ve karşı çıkmasını beklemiştim sadece. Yoon o durumdayken bizim böyle bir comeback yapmamızı engellemesini istemiştim.

Ama istemekle kalmıştım.

Aşağı indiğimde peşimden gelen Sejin hyungu takmadan hyungların yanında durmuştum.

"Gidelim hadi."

"Sorulara asla cevap verme gereği duymayın, ne sorarlarsa sorsunlar."

Namjoon hyungun konuşmasıyla başımızı sallamış dışarı yönelmiştik. Korumalar etrafımızı sararken yüzümüze patlayan flaşlar yeterince rahatsız ediciydi.

"Grammy'den ödül alamadınız neler düşünüyorsunuz?"

"Seneye tekrardan katılacak mısınız?"

"Bayan Jeon Sun Yoon'un durumu bu hâldeyken onun hazırladığı bu şarkıyla adaylık kazandığınız doğru mu?"

Tam o an şapkam yardımıyla gizlediğim başımı kaldırdım ve soruyu soran adama onu öldürmek istercesine baktım. Adam anında susup mikrofonunu çekerken arabaya ulaşmıştık ve hepimiz binmiş hareket etmiştik. Şapkamı çıkartıp dolu olan gözlerimdeki yaşları serbest bıraktığımda Seokjin hyung iyi hissetmemi istercesine omuzumu sıkmıştı.

"Doğruydu"

Taehyung hyungun fısıltısıyla hepimiz ona baktığımızda yüzünü ellerinin arasına almıştı.

"O bu haldeyken yine onun emeğiyle aldık adaylığı."

Öyleydi.

"Yeter artık, kesin şunu. Yeterince acı çekiyoruz. Bilmem farkında mısınız ama üzerimizde yeterince sıkıntı yokmuş gibi bir de şirketin bu olağandışı zamanlaması yüzündende linç yiyoruz. Kafamız dolu, ne yapsak mahvederiz. Bırakın artık. Yeter. Her şey bizim suçumuz evet ama en azından şahsi konuşacaksam ben bu kadar acıyı Yoon gibi kaldıracak kadar güçlü değilim."

Yoongi hyungun gözünden düşen herbir yaşa ithafen yaptığı konuşmayla uzun bir sessizlik olmuştu aramızda.

Milyonlarca tehdit alıyorduk. Binlerce ölüm tehdidi.

Ve bunu kabullenmek çok zorda olsa hak ediyorduk.

Havaalanına geldiğimizde arka taraftaki girişe bizi bırakmışlardı. Bavulları alan korumalar eşliğinde gerekli kontrollerin ardından uçağa binmiş yerleşmiştik. Yanımdaki boş koltuğa çarpan bakışlarımla duraksadım.

İdol | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin