Onca ay ne kaybettiğimi, nasıl bir acı çektiğimi, neyle mücadele ettiğimi, yaptığım onca hatayı, her şeyi bizzat bedenende ruhsalda yaşamıştım.Bunca ayın acısı bir anda sönmüş gitmiş, yerine bambaşka duygular gelmişti.
Nasıl şoka girdiğimi, nasıl koşup hazırlandığımı ve evden çıktığımı hatırlamıyordum.
Arabaya binene kadar yaşadığım şeyin farkında değildim. Üyeler gülsede ben gülemiyor ağlıyordum.
Ulan mutluyken bile ağlatıyordu bu kız beni.
Psikolojim ciddi manada yok olmuştu artık.
Tüm basın hastane önünde toplansada asla umursayabileceğimi düşünmüyordum. Tüm kanallar canlı yayın yapmaya başlamış olay hemen yayılmıştı. Bizse yoldaydık ve yaklaştıkça daha da kötü oluyordum.
O kadar özlemiştim ki...
Neredeyse sekiz ay olmuştu.
Üzerimdeki yük hastanenin önünde duran araçla yok olmuştu. Sürgülü kapı açılmaya başladığında o ufak aralıktan sıyrılarak koşmaya başlamıştım. Hastane görevlileri basını geri tutuyordu. Hastaneye girdiğimde insanlar koşmamdan ötürü yoldan çekilirken danışmada durmuştum.
"Jeon Sun Yoon."
Hyunglar arkamdan geldiklerinde danışmadaki kız birkaç şey yapmıştı.
"1306 numaralı oda. Dördüncü kat, koridorun sonunda."
Hepimiz koşarak yukarı merdivenlerden çıktığımızda en önden koşarak koridorun sonundaki odaya gelmiş tıklatmadan direkt içeri dalmıştım. Doktorun şaşkın suratı görüş açıma girerken bakışlarım hemşirelerin etrafını sardığı Yoon'a kaymıştı. Diğerleride geldiğinde hemşireler işlerini bitirerek odadan çıkmışlardı.
"Hoş geldiniz çocuklar."
Yoon'un açık kahve gözleri gözlerimi bulduğunda gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım. Üyeler anında onun yanına giderken doktor gelip omuzumu bir iki kere patpatlamıştı.
"Gayet iyi sadece bugün tetkik amaçlı burada kalması gerek. Üzülme artık."
O odadan çıkıp kapıyı kapatırken Yoongi hyung beni yanına çağırmıştı. Gidip yanına oturduğumda hepsi onunla olan özlemini gideriyordu. Bense öyle uzaktan kaçamak bakışlarımla ona bakıyordum.
Her şey bir anda normale dönmüştü. Uyanmıştı ve aramızdaydı.
Peki ben niye hâlâ bu kadar acı dolu hissediyordum?
"O zaman biz sana gerekli şeyleri getirelim, sizde gidin yemek alın. Jungkook'ta yanında kalsın."
Yoongi hyungun konuşmasıyla kalbim korku içinde atmaya başlamışken onlar yavaş yavaş odayı boşaltmaya başlamıştı. Yoongi hyung ise odadan çıkmadan bana göz kırpıp kapıyı kapatmıştı.
Yoon'un bakışlarını üzerimde hissettiğim için rahat rahatta ağlayamıyordum.
Kıkırtısı kulaklarıma dolduğunda içimde bir yerlerde güneş açarken sesi kulaklarıma dolmuştu.
"Vazoyu kırmış, annesinden azar işiten çocuklar gibi durma şurada."
Bakışlarım onu bulduğunda tebessüm etmişti bense artık gözyaşlarımı tutamayarak yanına gitmiş sıkıca sarılmıştım ona. Güçsüz kollarını sırtımda hissettiğimde hıçkırıklarıma engel olamamıştım.
Canım daha da çok yanıyordu artık. Onca şeye rağmen yine bana böyle davranması canımı yakıyordu.
"Ağlama koca bebek."