"Jeon kalsın."
Kaşlarım çatılırken ağlamaktan artık kronik şişliği olan gözlerimi Yoongi hyunga çevirmiştim.
"Bakma öyle, onunla her gece aynı odada bulunan sensin. Dilinden sen anlarsın ve bize göre gayet genç ve enerjiksin. O yüzden."
Yalandan tebessüm edip başını sağa eğdi.
"Sen kalıyorsun. Sabah görüşürüz maknaelerim!"
Onlar odadan çıktığında göz devirmiştim. Hiç anlamadık ne yaptığını hyung ya!
Doktor sadece bir refakatçi kabul edebileceğini söylediği için tüm üyeler benim adımı söyleyerek işin içinden sıyrılmış bizi tek bırakmışlardı.
Dışarıda kendi hâlimde ağlarken Taehyung hyung yanıma gelmiş bana destek olup kendince nasihat etmişti. Nereye kadar nasihatle devam edecektim ki?
"Pekâla, canımı sıkıyorsun."
Yerinde doğrularak bana doğru baktığında dikkatli davranıp davranmadığını tartan bakışlarım yüzünde geziniyordu.
"Sorun ne? Anlat işte."
Bir şey demeden elimi uzatıp yatağı yatıran düğmeye basmış yatağı normal hâline getirdim. Bana kaşlarını çatarak bakarken ayağa kalkıp pikeyi üstüne tam şekilde örtmüştüm.
"Ne bu şimdi? Çok konuşma uyu der gibi."
Yanındaki koltuğa oturduğumda kaşları daha da çatılmış yattığı yerden yavaşça doğrulmuştu.
"Jeon ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyormuşum Yoon?"
Yorgun ve çatlak çıkan sesimle bana daha da dikkarli bakmaya başlamıştı.
"Hem konuşmuyorsun hem soğuksun hem de gelip yatmak yerine orada oturuyorsun."
Bakışlarım ona kaydığında derin bir nefes vermişti.
"Uykum yok Yoon. Sen uyu."
"Yeter Jeon!"
Ani yükselişiyle kapattığım gözlerimi açtım ve ona baktım.
"Hep aynı şeyi yapıyorsun. Anlat diyorum yok diyorsun. Destek olmaya çalışıyorum kendi ellerinle itiyorsun. Ve bu nedense sadece bende işliyor! Ne bu soğukluğun ya! Eski Jungkook nerede? Ben yenisini sevemiyorum maalesef..."
Ayağa kalkarak yanına gitmiş hiçbir şey demeden ayakkabılarımı çıkartarak yatağın boş kısmına oturmuştum. Ceketimi çıkartıp koltuğa atarken bir yandan pikeyi kaldırıp yarı uzanır hâle gelmiştim. Kolumu, beline sarıp kendime çekmiş ikimizi yatar pozisyona getirmiştim. O şaşkın şekilde bakarken bütün olmuş bedenlerimiz yüzünden kalp atışlarımı hissetmesi an meselesiydi. Başımı eğip bana korkakça baktığında saçlarına derin bir öpücük bırakmıştım.
"İyi uykular güzelim."
~
Yazar'dan
Gecenin ilerleyen saatlerinde kalbinde hissettiği ufak sızlamalar yüzünden uyanmıştı Yoon. Gözünü açar açmaz ona sımsıkı sarılmış kendinden iki kat büyük olan adamı görmüştü.
Elini uyuyan bedenin yanağına koymuş okşamıştı.
Ona olan sevgisi getirdiği acıya orantılı olarak daha da artıyordu...
Jungkook'u kendine karşı ilk kez böyle görmüştü. Tam anlamıyla duyguları apaçıkça ortadaydı ve bu Yoon'a ürkütücü gelmişti.
Jungkook birkaç mırıltı çıkararak kıpırdandığında Yoon gülümseyerek ona sımsıkı sarılmıştı. Tam o sırada Jeon'un kolları onu daha sıkı sarmıştı. Yoon'un gözleri şaşkınlıkla büyürken Jungkook'un derin sesi odada yankılandı.
"Uyu artık."
"Sen uyanık mıydın?"
Jungkook sessiz kalarak gözleri kapalı şekilde durmaya devam ederken Yoon aslında onun hiç uyumadığını yeni fark ediyordu.
"Bana diyene bak."
Onun homurdanması Jeon'u güldürürken sessiz kalmaya devam etmişti. Konuşmaya yüz bulamıyordu ki.
Yoon geri çekilmeye çalıştığında Jungkook gözlerini açıp onu serbest bırakmıştı. Yoon yerinde yavaşça doğrulmuş Jeon'a bakmıştı.
"Ne, ağrın mı var?"
"Evet."
Aslında fiziki bir ağrı değildi bu. Ancak Jungkook'un algıları bu durumda öyle çalışmıyordu.
Hızla doğrulup hemşire düğmesine basacakken Yoon onu durdurup kafasına vurmuştu.
"Öyle ağrı değil seni ahmak."
Jungkook'un anlamadığını belli eden bakışlarıyla Yoon dolmaya hazır gözlerini ona dikti.
"Böyle davranman canımı yakıyor."
Mırıltı şeklinde çıkan sesiyle Jungkook'un kaşları çatılmıştı. O an onun canı iki kat fazla yanmıştı ancak Yoon bundan bir haberdi.
"Bir şey yapmadım."
Kendini tartsada şu zaman diliminde onu incitecek bir şey yapmadığı kanaatindeydi.
"Biliyorum. Şimdi değil, sabah olanlardan bahsediyorum."
Jungkook derin bir nefes vermiş omuzlarından tutmuştu.
"Hadi yat, bunları konuşmanın vakti değil."
Yoon kaşlarını çatıp ellerini itmişti.
"Tamda vakti Jeon. Seni ilk kez bu kadar dağılmış gördüm. Kilo vermişsin, gözlerin şiş. Bambaşka biri gibisin."
"Yoon, lütfen. Yat ve dinlen. Her şeyin vakti var. Ve bu konuşmanın sırası değil."
Yoon onu daha fazla zorlamak istemeyerek yattığında Jungkook'ta yanına uzanmıştı. Bir eliyle saçlarını çocuk sever gibi okşadığında Yoon mayışmış, gözlerini kapatmıştı.
O rüyalarına dalarken, Jungkook tüm geceyi onu izleyip gözyaşlarını dökerek geçirmişti.