Kenan kaşlarını çatıp karşısındaki adamlara baktı. "Arkadaşlar borcum borç ödeyceğim diyorum." dedi ama karşılarındaki mafya kılıklı adamlar laftan anlayan tiplere benzemiyordu. Kenan arkadaşının böyle adamlara nereden bulaştığını bilmiyordu.
Adamlardan pala bıyıklı olan onun yakasına yapıştı. "Bana bak öğretmen parayı perşembeye kadar getirdin getirdin. Getirmedin o zaman biz sana geliriz." dedi.
kenan sinirle adamı kendinden itip uzaklaştırdı. "Borç benim borcum bile değil. Arkadaşımın borcu!" dedi.
Pala bıyıklı herif sinirle yanındaki adama döndü. Güldü. "Görüyor musun herifi? Ne diyor?" dedi. Yanındaki herif güldü. Pala bıyıklı kenan'a döndü. "O zaman kefil olmayacaktın koçum! Sana perşembe gününe kadar mühlet." dedi.
Okul müdürü Suat bey kaşlarını çatıp okul kapısının oradan onlara baktı. Adamlar gidince Kenan'ın yanına gitti. "Ne oluyor kenan? bu adamlar da kim?" diye sorduğunda kenan elini yüzüne götürüp sinirle sıvazladı.
"Gerizekalı Timuçin'in borç taktığı adamlar. Alacaklarını benden istiyorlardı." dediğinde Suat şaşkınca ona baktı. "Neden senden istiyorlar?" dedi. Kenan sinirle yerdeki taşa tekme attı. "Çünkü ben bir gerizekalı olduğumu için gidip Timuçin'e kefil oldum. timuçin'de borcu ödeyemeyeceğini anlayınca kaçıp gitti."
Suat endişeyle onun kolunu tuttu. "kenan bu adamların sağı solu belli olmaz. Polise git istersen." dediğinde Kenan ofladı.
"Duruma göre bakacağım. baktım adamlar başıma bela olacak giderim polise."
Suat başını salladı. her ne kadar hala endişeli olsa da Kenan'ın bu lafının üzerine daha fazla bir şey söylemek istemedi.
"Ders zili birazdan çalar. İçeriye girelim." dediğinde Kenan başını sallayıp onunla okulun bahçesine geri döndü.
,,,,
Toplantıdan sonra tam üç gün geçmişti. Beyaz olabildiğince Mir Ali'den uzak kalmaya çalışıyordu. Yanlış yapmamak için sürekli tetikte bekliyordu. Odasından çıkan Mir ali ile yerinden kalktı. Saate baktı. Öğle vaktı olmuştu. beyaz acıkmıştı fakat işlere daldığı içni yemeğe gitmeyi unutmuştu.
Mir Ali günlerdir ilk defa öğle vakti beyaz'ı yemeği gitmeden yakalamıştı. hızla onun yanına gitti. "Çantanı al çıkıyoruz." dediğinde beyaz kalarını çattı. "Nereye gidiyoruz Mir Ali bey." dediğinde Mir Ali tek kaşını kaldırıp ona "Öğle yemeğine gidiyoruz." dedi.
Beyaz kaşlarını çatıp gidip gerisin geriye yerine oturdu. "Siz gidin afiyet olsun. Ben aç değilim." dedi.
Mir Ali sinirle ona döndü. Sözünü ikiletmesinden nefret ediyordu. Beyaz sürekli onu ret ediyordu ve bu da onu çıldırtıyordu. Dişlerini sıktı.
"Beyaz beni delirtme! Al çantanı çabuk! Yemek yemeye gidiyoruz."
beyaz onu umursamayıp gidip koltuğuna oturdu. Tam Mir ali gidip onun kolunu tutacakken asansör kapısı açıldı ve Fulya neşeyle "Beyaz!" diye bağırdı.
Mir ali kaşlarını çatıp arkasını döndü. Ortağının karısını görmeye beklemiyordu. Beyaz onu görünce rahat bir nefes verdi. Gülümseyerek Ona doğru gelen fulya'ya gülümsedi. "fulya hoş geldin." dedi.
Fulya neşeyle ona sarılıp yanağını öptü. "Ben seni çok özledim kız!" dedi. Beyaz güldü. "Ben de seni çok özledim." dedi.
Fulya eğilip onun karnını öptü. "Ay teyzesinin bıdığı nasılmış?" dediğinde Beyaz'ın gülümsemesi büyüdü. "Çok iyi teyzesi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ (AŞK)
ChickLitBeyaz'ın eski sevgilisi çalıştığı holdingi satın almıştı. Ne yapacaktı beyaz? Üç yıl sonra bu adam nereden çıkmıştı? Beyaz evliydi ve bebek bekliyordu. Kaçmasına kaçamıyordu. Mir Ali onu ve bebeğini istiyordu. Mir Ali için bebeğin kimden olduğu önem...