5

458 79 19
                                    

"öldüreceğim seni chan, öldüreceğim!"

elindeki pamuğa antiseptik ilacı dökerken sinirle söyleniyordu seungmin. sinirli bakışlarını karşısındaki koltukta oturan minho'ya çevirdi. "sonra da seni öldüreceğim."

ilaç şişesini önündeki sehpaya bırakıp yanında oturan chan'e yaklaştı ve pamuğu kaşındaki yaraya bastırdı.

"ah, seungmin! bastırma!"

kaçmaya çalışan chan'i yakaladı ve başını koltuğun sırtına yasladı. "hak ediyorsun. eli silahlı adamların ortasında yumruklaşmak ne demek?"

kaşını temizlemeye devam ederken, bu sefer yüzünü dönmese de minho'ya doğru konuştu.

"hele sen minho! salak mısın, silahlı çatışmasın ortasında dikilmek ne demek? ya sıyrıkla atlatamasaydın!?"

minho sargılı koluna bir bakış attı. o an fark etmese de mermilerden biri kolunu sıyırmıştı. chan, minho mekandan çıkarkan kolundaki kanı fark edip seungmin'e haber vermiş, minho'nun evine geçmişlerdi.

minho bir şey olmadığını, hatta hissetmediğini söylese de seungmin arkadaşının koluna altı dikiş atmıştı. pansumanından sonra chan'e geçmiş, ilk baştaki endişeli ve korkmuş halinin yerini sinirli ve azarlayan hali almıştı.

seungmin'e kalsa hastaneye gitmelilerdi fakat ne chan ne minho istememişti. seungmin'in zaten doktor olduğunu, ihtiyaç duyduğu malzemelerin hepsinin ecza dolabında bulunduğunu söyleyip seungmin'i vazgeçirmişlerdi.

minho sessizdi. amcasının söylediklerini düşünüyordu. yapmasını istediği şeyler, kim sunwoo cinayeti, o önemli dosya ve jisung.

bunu jisung'a yapamam, diye düşündü. başından beri aralarında aşılmayan sınırlar var, mesleklerine ve çalışmalarına saygıları var. jisung'un işine böyle müdehale edip, dosyayı mahvedip onu o konuma düşüremem.

bir yandan ise amcasının tehditleri var.

bu tehditleri çok da ciddiye almıyor minho. istese o aracı imha etmek, jisung için yeni bir araç almak ve güvenlikleri arttırmak çok kolay. fakat uzun süredir görmediği amcasının şimdi böyle karşısına dikilmesi, arkasından nelerin çıkacağının bilinmemesi geriyor minho'yu.

bu kadarını yaptıysa, buna cesareti varsa, arkasında çok daha büyük kişiler ve imkamlar olabilir.

konu jisung ise minho hiçbir detayı atlamaz, hiçbir şeyi basite almaz.

seungmin chan'in yüzündeki yaraları temizlemeyi bitirip kalktı. "şimdilik yara bandı takma, hava alsın. sonra takarız."

chan başını sallayıp "tamam aşkım." dedi uysal uysal. kızgın bir seungmin, onu uslu bir çocuğa dönüştürmek için yeterliydi.

seungmin tekrar minho'nun yanına oturdu ve sargının ucunu kaldırıp dikişi kontrol etti.

"kanaması durmuş. temizleyip krem sürelim."

minho onu başıyla onayladı ve seungmin'in geçici olarak sardığı bezi açmasını izledi.

elindeki pamuğa biraz serum alıp yaranın etrafını tamamen temizledi seungmin. orta sehpaya yığdığı ilkyardım malzemeleri arasından kremi bulup biraz aldı ve yaranın üstüne yavaşça sürdü.

o sırada evin kapısından bir ses geldi. kapı anahtarla açıldı ve ayakabılığa indirilen eşyaların sesi salona ulaştı.

"güzel, bana gerek kalmadı. seni jisung öldürür artık."

minho gözlerini evin girişinden çekmezken içeri giren jisung, beklemediği görüntü ile gözlerini etrafta gezdirdi. ilkyardım malzemeleri ile dolu sehpa, yüzünde yaralar olan chan ve sargı yapılan minho ile durumu anlayıp gözlerini endişeyle açtı.

limbo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin