"hayır anlamıyorum, o güvenlik güncellemesinin açık olduğuna eminim. biz evden çıkarken her şey normaldi, bizden başka kim girebilir bu eve? kapıda güvenlik var, çevrede adamların var. kim gelip bilgisayarımı karıştırabilir?"
salonun ortasında bir o yana bir bu yana dolanırken olan biteni sorguluyordu jisung. her şey fazla mantıksızdı, bilmediği bir şeyler vardı.
"gidip güvenliğe soracağım." diyerek arkasını döndü ve dış kapıya doğru bir adım attı, ilerleyemeden minho tuttu bir kolundan. "aşkım, bir sakin olur musun? ben sorarım güvenliğe, evi de kontrol edeceğim hemen. sakin ol önce."
jisung'ı tekrar salona, koltuklara yönlendirdi. oturmayı reddeden jisung kısık gözlerle bakıyordu eşine.
minho onun sorgulayan bakışlarını görmezden gelip omuzlarını tuttu ve baş parmaklatıyla okşadı. "işinle ilgili olan şeyleri kontrol edelim, belgeleri falan. bir şey eksik mi diye bakalım."
bunu yapmak o an aklına bile gelmemişti jisung'ın. bilgisayarının olduğu orta sehpanın önünde diz çöktü ve hemen ekranı açtı. belgelerini, adli kayıtları, suç dosyalarını tek tek kontrol etti. en son güvenlik kilidi olan bir dosyaya girdi.
ekranda iki belge vardı. minho göz ucuyla eşini izlerken jisung bu iki belgeyi de kontrol etti ve ekranda açık olan şeyleri kapattı.
"bir sorun var mı?" dedi minho.
"yok." diye cevap verdi jisung sakince. gözlerini ekrandan ayırıp karşısındaki büyük cama çevirdi. birkaç saniye sessiz kaldı, aklından bir şeyler geçtiği belliydi.
"minho," dedi eşine dönüp. "neden bu kadar sakinsin?"
minho anlamadı, gözlerini kırpıştırıp eşinin yüzüne baktı. "nasıl yani?"
jisung bilgisayarının ekranını kapatıp kalktı. "normalde, bir şeylerden şüphelendiğim anda beni sorgulamayı bile düşünmeden güvenliği ve adamları araman gerekirdi. benim şüphelerim de dediklerim de doğrudur çünkü senin için. anında kamera kayıtlarını inceletip güvenliği azarlaman, eve girip çıkan biri var mı emin olman gerekirdi. ama sen sadece şaşkınca suratıma bakıyorsun."
minho ne diyeceğini bilemedi, eve geldikleri andan beri olduğu gibi sessiz ve şaşkınca eşinin yüzüne bakıyordu.
jisung daha da sinirlendi. bir şeyler döndüğü ortadaydı ve minho'nun böyle susup sadece suratına bakması onu iyice sinirlendiriyordu.
"bir şey söylesene, neden bu kadar tepkisizsin. yutkunuyorsun, gözlerini kırpıştırıyorsun. odaklanamıyorsun bile, çünkü gerginsin. neden gerginsin?"
jisung her cümlesinde birkaç adım atıyordu minho'nun üstüne doğru. tam dip dibe geldikleri anda şüphelendiği şeyi sordu. "neler olduğunu biliyorsun çünkü, değil mi? bilgisayarımı karıştırmasını mı söyledin birilerine?"
"jisung, ben..."
minho, konu jisung olduğunda tamamen zavallı bir adamdı.
onu sevmekten ve iyi olması için her şeyi yapmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu. bir şeyler gizleyemiyordu, yalan söyleyemiyordu. şimdi sorduğu bu soruya ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu.
dışarda eli silahlı adamların arasında yıllarını geçirmiş olan minho herkese meydan okuyabilir, her şeyle baş edebilirken konu jisung olunca ağzını açıp tek kelime edemiyordu şimdi.
"inanamıyorum..." diyerek bir iki adım geriledi jisung. bir elini saçlarından geçirirken etrafa baktı şaşkınca. "inanamıyorum, resmen bir şeyler oluyor ve bunda senin de parmağın var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
limbo ✓
Fanfictionstray kids ff. limbo, minsung. lee minho x han jisung malewife minho 😻✨💗🎉😽🥺💔👎🏻💗🤧🙏🏻😽