14

528 67 7
                                    

"inanamıyorum, gerçekten yaşlandın sanırım." eşinin koluna yasladığı başını hareket ettirip yanağını avcuna sürttü. "tam iki gündür uyuyorsun minho. sen fazla uyumayı sevmezsin bile!"

tuttuğu elde daireler çizen işaret parmağını durdurup havaya kaldırdı. "uykucu bir yaşlısın artık."

minho'nun ameliyatının üstünden iki gün geçmişti. ameliyat günü ve ertesi gün yoğun bakımda kalmış, ikinci günün erken saatlerinde ise normal odaya alınmıştı. birkaç kontrolün ardından içeriye en fazla iki kişinin girebileceğini söylemişlerdi.

jisung her saniye yanındaydı. bazen chan ve hyunjin de geliyordu. çalışma saatleri bittiğinde changbin bile ziyarete gelmişti.

kapının tıklatılmasıyla kafasını eşinin elinden kaldırdı. odadaki tekli koltuğu yatağın yanına taşımış, zarar vermeyeceğine emin olduğu bir şekilde başını koluna, yüzünü de eline yaslamıştı.

açılan kapının ardından yüzünde rahatlatıcı bir gülümseme ile seungmin içeri girdi. kapıyı kapatıp ellerini beyaz önlüğünün cebine koydu ve yanlarına adımladı.

"nasılsın jisung?"

jisung uzayan saçlarını gözünün önünden çekmek için başını geriye doğru attı ve gülümsedi. "iyiyim." göz ucuyla minho'ya baktı. "iyiyiz. daha da iyi olacağız."

seungmin başını salladı, minho'nun üstünde dolaştı bakışları.

"özür dilerim." diye mırıldandı. jisung hafifçe çattı kaşlarını. "neden özür diliyorsun?" diye sordu.

hala elleri beyaz önlüğünün cebinde, gözleri minho'nun üstündeyken omuz silkti. "o gün, ameliyattan çıktığımda..." derin bir nefes aldı. hala o günün yoğunluğu ağır geliyordu.

"çok korkmuştum. çok zordu. yüzüne bile bakamadım, sana cevap veremedim. korkmuş olmalısın. kusura bakma. sadece, ardımdan gelip sana açıklama yapılacağını biliyordum ve o an konuşabilecek gibi değildim."

jisung olduğu yerde ufak hareketlerle sallanan ve üzgünce açıklama yapan arkadaşına gülümsedi. ona bakmıyor olsa bile jisung gözlerinin içine bakıyordu. ayağa kalkıp ellerini uzattı, gizlediği ellerine ulaşamasa da bileklerini tuttu.

"sorun değil, seni anlayabiliyorum. en çok zorlanan kişi minho'dan sonra sendin."

seungmin bir şey söylemedi, sadece başını salladı. bu şekilde ayakta durmak istemeyen jisung ise onu odadaki iki kişilik koltuğa doğru çekti.

yan yana oturduklarında, jisung bir bacağını toplayıp yan şekilde seungmin'e dönmüştü. seungmin ise jisung'a doğru rahat bir şekilde oturuyordu.

"teşekkür ederim seungmin." dedi jisung içtenlikle. "ne olursa olsun minho'yu yalnız bırakmadın. çok korkmana rağmen, en yakınlarından birinin ameliyatı olmasına rağmen o ameliyata girdin. çok güzel ilgilendin, herkesin aynı özenle ilgilenmesini sağladın." arkadaşına içten bir sarılma verdi. "her şey için teşekkür ederim. sayende her şey çok daha iyi."

seungmin yüzünde kocaman bir gülümseme ile karşılık verdi arkadaşına. jisung'a da kendisine de iyi gelmişti bu sarılma.

ayrıldıklarında seungmin minho'ya çevirdi bakışlarını. her şeyi takip ediyordu, değerleri iyi durumdaydı. hızla iyileşiyordu. kalbinde herhangi bir hasar yoktu ve ameliyat sırasında korkulan hiçbir şey olmamıştı. sonrasında da işler iyi gidiyordu.

"o, her şeyden önce, benim en yakın arkadaşım." dedi seungmin. "onunla tanıştığım üniversitede, ondan başkası benim için gerçek arkadaş olmadı. aslında benim hiç gerçekten yakın arkadaşım olmamış, bunu gösterdi bana. minho ise, sanki başından beri birbirimizi bulmamız için yaratılmışız gibi geldi ve bir anda hayatımdaki o boşluk doldu." gülümseyerek jisung'a döndü tekrar. "tabii sonra seni de getirdi bana. minho en yakın arkadaşımsa sen kardeşim gibisin."

limbo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin