18

367 44 23
                                    

elinde nereden bulduğunu bilmediği beyaz, dantelli yelpazeyi kendine sallarken kravatını gevşetti minho. sıcak basmıştı, yorulmuştu ve şimdiden neden bu takım elbiseyi giydiği hakkında hiçbir fikri yoktu. düğüne daha iki saat vardı!

hazırlıkları tamamlanan ferah ve geniş düğün salonunda gezdirdi gözlerini. arka bahçesi yemyeşil bir orman, ön bahçesi ise renkli çiçeklerle süslü bir bahçeye açılıyordu. az ilerisinde de sahil ve deniz vardı. böyle güzel bir mekan bulabildiği için hayret ediyordu hyunjin ve jeongin'e. özellikle hyunjin'e.

jisung, birtanecik eşi, güzeller güzeli kocası kapının yanındaki merdivenlerden inerken minho ona dikti gözlerini. yanına gelip kendisine seslenene kadar da üzerinden çekmedi.

jisung gülümseyerek oturan eşinin omzunu tuttu. "ne bakıyorsun?"

"bakamaz mıyım?"

minho sırıtarak başını yukarı kaldırdı ve jisung'a ukala bir ses tonuyla cevap verdi. bunun üzerine jisung kıkırdayarak minho'nun dizine oturdu.

"yoruldun sanırım."

"biraz. hava çok sıcak ve ben bu takım elbise içinde bunaldım."

jisung ellerini minho'nun yakasına götürürken mırıldandı. "farkındayım hayatım ama birazcık sabret lütfen." yakasından kravatını çıkartmış, bir iki düğmeyi açmıştı. "bunu sonra takarız. böyle daha iyi mi?"

minho başını sallayarak onayladı. "teşekkür ederim."

jisung cevap vermeden sadece yanağından öptü minho'yu. saçlarını parmaklarıyla geriye doğru yavaş yavaş tararken "chan'in yanına çıksana. konuşun biraz." dedi. "gerginlikten bayılacak gibi çünkü."

minho güldü. "ah, acemiler."

jisung yan olarak oturduğu minho'nun kucağından kalktı ve minho'yu da elinden tutup kaldırdı. beraber merdivenleri çıktıktan sonra iki ayrı damat odasına yöneldiler.

jisung saçları yapılan seungmin'in yanına gidip aynadaki görüntüsüne baktı.

"seungmin, sarı saçın sende bu kadar iyi duracağını hayal edemezdim."

"ya?" dedi seungmin gözlerini jisung'ın aynadaki yansımasına çevirip. "olmuş mu? beğendin mi?"

"bayıldım! çok yakışmış. prens gibisin."

seungmin tüm dişlerini göstererek güzel gülümsemesini sundu, teşekkür etti ve tekrar aynadan kendine baktı. henüz damatlığını giymemişti. saçından sonra makyajı yapılacak ve damatlığını giyecekti. ardından düğün töreni başlayacaktı.

oldukça heyecanlı, mutlu ve sabırsızdı. chan ile hayatını birleştirecek olmak içinde tarif edilemez duygular yaratıyordu. biraz gergindi de, sonuçta evleniyordu.

yine de her şeyin çok güzel olacağından emindi.

jisung ve seungmin sohbet edip hazırlıklara devam ederlerken minho bir diğer damat odasında oturmuş, dümdüz bir suratla karşısındaki aynaya bakan chan'i izliyordu. trans halinde gibiydi ve hiçbir şeye tepki vermiyordu.

"ne zaman düzeleceksin?"

cevap yok.

"chan?"

hala yok.

"düğüne kadar uyusam ya şu koltukta, olur mu? bana ihtiyacınız olursa, mümkünse olmasın."

hala boş bakışlar ve tepkisiz bir chan vardı karşısında.

minho gözlerini devirip oturduğu koltuktan kalktı ve aynaya kitlenmiş chan'i sarstı.

"chan kendine gel! SEUNGMIN DÜĞÜNDEN KAÇMIŞ!"

limbo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin