Bütün gece uyuyamadım heyecanımdan. Bugün terfi alacağım ve daha önemlisi bundan sonraki görevimi nerede gerçekleştireceğim belli olacak. Kim bilir Meksika'nın neresine görevlendirileceğim. Akşamdan hazırlayıp koyduğum üniformamı giydim. Saçlarımı düzleştirip şapkamı taktım. Üniformanın bir parçası olan siyah çizmeleri giyip çıktım evden. Arabam evin bahçesinde duruyordu. Yolda nereye gidebileceğini düşündüm. Belki yırt dışına da gönderilebilirdim ama bu istediğim bir seçenek değil. Ailem burada çünkü. Arkadaşlarımla aynı yerde olmak istiyorum. En azından biriyle .
Karakola girdim . Cinayet büroya doğru gidiyordum arkamdan amir Derian gülerek geldi.
- Günaydın amirim.
- Günaydın Jovite. Heyecanlı mısın?
- Tabiki amirim. Dün gece hiç uyuyamadım.
- İnanıyorum sana bu kadar çalışıp azmettin eminim çok güzel bir yer gelecek.
- Sağolun amirim
Asansöre doğru yürüdüm. Karakolda bugün bayram havası vardı. Kat 5e çıktım. Asansörün karşısında bizim masa duruyordu. Bizim ekip de orada toplanmış sohbet ediyordu. Beni ilk fark eden yeni atanmış yardımcım Evan oldu.
- Hoşgeldiniz amirim .
Herkes dönüp bana baktı. Uzun zamandır birlikte görev yaptığım José döndü
- Ooo bu ne asillil be kızım. Şu üniformanın bu kadar yakıştığı tek kız olabilirsin .
- Evet öyleyim José. Bu güzellik ve endam bir bende bir de Angelina'yı göstererek onda var.
- Sağol tatlım beni sadece sen fark ediyorsun.
Başımdaki şapkayı çıkararak masaya oturdum başka yer kalmamış gibi.
Evan da yanıma oturdu sanki ona da oturacak yer kalmamış gibi.- Ben burada kalmaya devam edecek gibiyim dedi José.
- Nerden biliyorsun?
- İçime doğdu.
- Öyle olsun José bakalım doğru doğmuş içine.
Evan güldü. Herşeye gülüyordu zaten. Çok saf biriydi. Böyle bir karakter nasıl olur da cinayet davalarının peşine düşebilir bende başta çok sorgulamıştım. Bana verdiklerinde hiç istememiştim açıkçası ama sonradan beni çok yanılttı. Bana dönerek
- Siz nereye gönderilmek isterdiniz amirim ?
- Pek karar veremedim ama Meksika çevrelerinden birinin başına geçmek isterdim.
- Başına mı?
Güldüm saflığına.
- Hayır yani onların peşine beni versinler yakalamak için.
Hafiften güdü.
- Anladım amirim. Peki...
- Peki ne ?
- Sizinle beraber bende gelebilir miyim?
- Bunun mümkün olduğunu zannetmiyorum
- Ben ne olacağım?
Angelina söze girdi.
- Ne demek ne olacağım oğlum. Sen de terfi alacaksın yükseleceksin işte
- Siz olmadan mı ?
José elini Evan'ın sırtına koydu.
- Aslanım buralara bizimle mi geldin
Bende
- Bak ne güzel artık kendi cinayet dosyaların olacak. Birkaç seneye sana da bir yardımcı verirler.
Evan başını eğdi. Aramızda üniforma giymeyen tek kişi oydu. Bu törende alacaktı üniformasını. Biz sohbete dalmışken isimlerimizi söylediler.
Tören narkotik şubede bitmişti sıra buraya geldi. Biz 10 kişi Evan'ı dışarda bırakarak toplantı salonuna girdik. Amirim ve onun amirleri bizi bekliyorlardı. En arkada ben olmak üzere sırayla ayaklarımızı yere sertçe vurarak nizamı bir şekilde salonun ortasına geçtik. Masada oturan takım elbise giymiş bir rütbeli ellerindeki zarflarla yanımıza geldi.
Bay José zarfınız!
Bay Retweet zarfınız!
Bayan Angelina zarfınız!
.
.
.
Ve son olarak Bayan Jovite zarfınız!Hepimiz elimizde büyük bir heyecanla açın emrini bekliyorduk. Ve beklenen emir geldi.
Açın!
Ellerim titriyordu resmen. Sen o kadar cinayetler bul katille cesetle uğraş bir zarfı açınca kork. Olacak iş değildi. Zarfın içindeki katlanmış kağıdı açtım. Bir taraftan bana doğru gelen söyleme sırasını dinliyordum.
Ama gördüğüm şey...1400
Ne demek oluyordu bu sayı? Bir yerin kodu mu? Hiç zannetmiyorum.
Dünyayla bağım koptu o an. Onun ne demek olabileceğini düşünüyordum. Öyle derin dalmışım ki defalarca bana seslenen insanları duyamadım. En son amirimin Jovite diye bağırmasından tekrar dünyaya döndüm.
Yavaşça başımı kaldırıp donmuş gözlerimle bana bakan rütbelilere baktım.- Konuş Jovite neresi geldi?
Sinirlenmişti amirim. Kim bilir ne kadar beni çağırdılar.
- Şey bilmiyorum amirim
Çok utanmıştım. Sanırım yüzüm kıpkırmızı olmuştu.
- Ne demek bilmiyorum kağıdında ne yazıyor?
- 1400
Herkes dönüp bana baktı. Dalga geçtiğini düşünüyor olmalıydılar. Ama yüzümdeki şok ifadesi gayet ciddi olduğumu gösteriyordu. Zarfları dağıtan rütbeli yanıma geldi. Elimden sertçe çekti kağıdı. O da gördü yazanı.
- A amirim bu nasıl?
Hızla diğer rütbelilerin yanına gitti. Bir kaç dakika kendi aralarında konuştular. Sıranın başındaki Jośe eğilip bana baktı. Gözleriyle neler oluyor der gibi kaş göz işareti yaptı.
Bilmiyorum inan ki bilmiyorum Jośe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Kraliçesi
Mystery / ThrillerGeçmişe gidebilmenin mümkün olduğunu düşünün. Ama çok eskilere. Ortaçağ dönemi sene 1400... Polis Jovite'nin terfi alıp gitmesi gereken yeri zarfla seçmesi sonucunda hayatı birden değişir. Bir tuhaflık vardır çünkü zarfta yazan bir yer değil zamand...