Mesai saati bitiyordu. İlk defa böyle bir duruma üzülüyorduk. Hele ben ilk defa eve erkenden kaçmaya çalışmıyordum.
Masamı topladım bana ait olan dosyaları teslim ettim. Masamda annemle babamın fotoğrafı vardı onu da dolabıma koydum. Yapacak şeyim kalmadı burada. Şimdi en zor kısım olan vedalaşmaya geldik. Herkesle tek tek sarılıp vedalaştım. Şimdi daha da zor kısma geldim.
José , Angelina, Evan- José dostum , can yoldaşım ailene iyi baktığın gibi benim de aileme göz kulak olur musun?
- Hayır Jovite sen döneceksin ve sen bakacaksın.
- Ne olur ne olmaz José. Yılların bana kazandırdığı en iyi dostsun sen. Her şeyinle teşekkür ederim sana , sensiz bu hayat çekilmezdi.
- Jovite.
Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sımsıkı sarıldı. Kitlemişti kendini boynumda. Hiç konuşmadı sadece ağladı sarılırken. Rahatlamasını bekliyordum. Yavaş yavaş kitlediği kolunu gevşetti. Ve son kez yüzüme baktı.
- Bana söz ver yaşamak için herşey yapacaksın.
Gözümde zoraki tuttuğum yaşlarla ona söz verdim.
- Senin için yaşamaya çalışacağım José söz senin için.
José ayakta kalamadı daha fazla. Sıra Angelina'ya geldi. Hiçbir şey söylemeden direkt boynumda atladı. Sarı saçları yüzümden aşağıya sarkıyordu .
- Güzel kardeşim benim eminim orada prenses olacaksın. Lütfen, lütfen başar bunu. Seninle daha fazla oturup kahve içmeye fırsatım olmalı , bunaldığım zor günlerde kafamı dağıtacak sohbetinle beni yalnız bırakma. Lütfen hemen dön.
- Görev yerin sana güzellikler getirsin güzel kız. Bekle beni tamam mı?
Gözlerini silerek çekti başını omzumdan. Zoraki tebessüm ederek baktı gözlerime. Ben de ona öyle karşılık verdim . Bir kaç adım daha sağa attım ve işte o Evan. Bana bakmıyordu. Ağlamıyordu , gülmüyordu da . Yaşam belirtisi vermiyordu. Yeri izliyordu sadece. Gelmediğimi fark etmemiştir diye seslendim ama gözlerini yerden çekmedi.
- Bana kızgın mısın?
- Hı hı
- Gittiğim için mi?
- Hayır.
- Gelmediğin için mi?
- Hı hı.
Ona çocukmuş gibi davranıyordum. Ara da bir küserdi , böyle anlaşırdık.
- Seni kimsenin gitmek istemediği bir yere sürükleyemem. Ben gidiyorum çünkü seçildim. Bişeyler oluyor ve gitmem lazım. Orada birinin bana ihtiyacı var belki de birilerinin.
- Burda beraber geldik herşeyin üstesinden orda da yapabiliriz amirim.
- Aynı durum değil Evan anla artık. Daha fazla zorlama. Terfi aldın herkesin alamadığı şey bu. Lütfen tadını çıkar.
Diğerlerine döndüm ve sesimi yükselterek konuşmaya devam ettim.
- Hepiniz hayallerinize ulaştınız neredeyse yıllardır bunun için çalıştınız bana üzülmeyi bırakın ve önünüze bakın. Bana kendimi daha kötü hissettiriyorsunuz lütfen bana bunu yapmayın. Kendi hayatınızı da mahvetmeyin. Geri dönmeye çalışacağım ama birbirimizi kandırmayalım gerçek ortada.
- Öyle söyleme dedi Adora.
- Üzgünüm ama böyle. Amacım yaşamak olmadı hiçbir zaman. Öyle bir amacım olsaydı cinayet büroda işim olmazdı. Amacım yaşatmak zaman fark etmez . Lütfen sizin de böyle olsun. Hepinize bu yoldaki güzel yol arkadaşlığınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Kendinize ve anılarımıza iyi bakın dostlar.
Son sözüm herkesin gözündeki yaşın akmasına sebep olmuştu. Benim de .
Kutuya koyduğum özel eşyalarımı alıp kapıya doğru çıktım. Büyük bir alkışla uğurlandım karakoldan. Arabama kadar geldiler. Son kez karakola baktım. Okul hayatım bitmiş ve geri dönmek istiyor gibi hissediyordum. Bunlar da benim on senelik okul arkadaşlarım. İlk geldiğim gün gözümün önünden geçti. Nasıl heyecanlıydım amir Derian'ın yanında başlamıştım bu karakolda. Sabahlardık Evan ile bazen. Cinayet davalarına manyak gibi kafayı takardık. En büyük isteğimiz de bugünkü terfiyi alıp kendi büromuzun amiri olmaktı. O büyük hayal gerçekleşti. Ama planladığımız gibi olmadı bazı şeyler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Kraliçesi
Mistério / SuspenseGeçmişe gidebilmenin mümkün olduğunu düşünün. Ama çok eskilere. Ortaçağ dönemi sene 1400... Polis Jovite'nin terfi alıp gitmesi gereken yeri zarfla seçmesi sonucunda hayatı birden değişir. Bir tuhaflık vardır çünkü zarfta yazan bir yer değil zamand...