12. Bölüm

62 10 4
                                    

Birkaç dakika hiç hareket etmeden ona baktım. Bas her zamanki masum gülüşüyle bakıyordu. Neden nasıl oldu bilmiyorum ama o kadar mutlu olmuştum ki oturup onu gördüğüm için saatlerce ağlayabilirdim.
Daha sonra şoktan çıkamamış bir halde yavaş adımlarla ona doğru yürüdüm. Kendine geldiğimi fark edince koşarak geldi. Sarılabildiğim kadar sıkı sarılıyordum.

- Evan sensin değil mi sensin?

- Evet amirim benim.

- Nasıl ?

- Anlatacağım amirim ama önce daha önemli birşey anlatmam gerekiyor.

- Ne gibi Evan?

- Amirim burada hiç güzel şeyler olmuyor. Kral zannettiğiniz kadar iyi birisi değil.

- Merak etme Evan kralın hiç de göründüğü gibi olmadığını biliyorum. Ama hâlâ çözemedim.

- Amirim dün gece burada gördüğün şeyleri sizin de görmenizi istiyorum.

- Dün gece mi? Ne gördün?

- Evet amirim dün sizden hemen sonra geldim buraya. Güneş batmak üzereydi şehirde gezinirken sizi birkaç askerle birlikte gördüm. Çok sevinmiştim sizi gördüğüme hemen yanınıza gelecektim ama askerlerin buna izin vermeyeceğini düşündüm . Çünkü halktan birkaç kişinin ağzından kralın çok katı kuralları olduğunu duymuştum. Uzaktan sizleri izledim , gerçekten sizi çok özlemiştim. Sonra arkamdaki evin bahçesinden bir gürültü duydum ve ardından yardım çığlıkları. Size döndüm duydunuz mu diye. Duymuştunuz ve harekete bile geçmiştiniz ama sizi tuttuklarını gördüm. Dayanamayıp yanınıza gelecektim ama sonra tuttum kendimi. Askerin o eve doğru gittiğini gördüm. Ben de peşinden gittim. Madem siz yapamıyorsunuz ben yapayım dedim. Asker evin oraya kadar gelip geri döndü. Ne olduğuna bile bakmadı. Bir dolaplar dönüyordu burada diye düşündüm. Bahçe kapısının deliğinden içeriye doğru baktım. Yerde kanlar içinde bir adam onun da başında elindeki kanlı kılıcıyla bir asker vardı. Gördüklerim beni şoka uğratmıştı. Adam yanından çıkardığı çuvala koydu cesedi. Onu da atının semerine koyup çıktı evden. Hemen arkasından eve girecektim ama evin içinden birkaç tane kız çıktı. Yerdeki kanları temizlemeye başladılar. Birde başlarında sürekli konuşan bir kadın vardı. Niye bilmiyorum ama çok uyuz olmuştum o kadına. Eve giremiyorsam atlıyı takip edeyim dedim. İşte o atlıyı buraya kadar takip ettim. Adamı çuvalıyla buraya gömdü. Çok profesyonel olarak yapmıştı bu işi. Anlaşılan sürekli yapılan bir durumdu. Anlayacağınız günümüzün seri katilleri bunlar efendim.

Uzun bir anlatımdan sonra sustu Evan. Anlattıklarından hangi birine şaşıracağımı bilemedim. Bakakaldım öylece. Bu çocuk neler söyledi öyle?

- Bana geldiğim için kızdınız mı amirim?

Şaka mısın sen ?! Hayran olmuştum sana.

- Seninle gurur duyuyorum Evan.

Durdum durdum ve birden gülmeye başladım.

-Başardın Evan!

- Evet amirim sizi buldum.

- Hayır o değil. Bize yardıma ihtiyacı olan insanları buldun.

- Kimmiş amirim?

- Bu kentin masum köylüleri. Böyle bir kralın boyunduruğu altında yaşamayı bırakmalılar. Ve kral yaptığı herşeyin cezasını çekmeli.

- Nasıl olacak amirim o?

- Bilmiyorum ama bir şekilde olacak.

Kararlıydım. Belki tek başıma yapamazdım ama Evan ile büyük şeyler başarabiliriz biliyorum bunu. Evan'a gülerek bakıyordum.

- Şimdi nerede kalacaksın?

- Sizin yanınızda amirim.

- Benim yanımda kalamazsın ama yasak.

- Yardımcınız olarak geleceğim.

Bu kötü haberi ona vermek zorundaydım.

- Benim bir yardımcım var artık Evan. Bu akşam saraya gelecek.

Evan gülüyordu. Hayır yani neye gülüyorsun komik mi anlamadım.

- Neye gülüyorsun Evan?

- Bu akşam gelecek olan yardımcınız benim amirim.

Şimdi şura düşüp bayılacaktım.

- Nasıl yaptın?

- Meydanda kraliçenin henüz yardımcısının olmadığını birkaç gün içinde gelmesi gerektiğini konuşuyorlardı. Bende saraya haber saldım geleceğimle ilgili.

Elimi alnıma koydum. Bende sırıttım.

- Of delirmişsin.

İkimizde gülüyorduk.

- Daha bir gün oldu ve evimi çok özledim biliyor musun? Cinayet polisiyim diye övünürdüm.

- Öyle demeyin amirim. Bir gün değil yüz gün geçti aradan.

Ne saçmalıyordu bu?!

- Bu zamanla gelecekteki zaman aynı değil amirim arada yüz yıl var neredeyse.

- Sen nerden biliyorsun ?

- Ben siz buraya geldikten günler sonra geldim aslında ama aynı gün gelmiş gibi olduk.

Daha neler ya!

- Bu kulaklarım daha ne duyacak acaba ? Haydi gidelim.

Atlarımıza döndük. Sanki yıllardır at kullanıyormuş gibi görünüyorduk. Belki de buraya gelince bu özellik otomatik olarak yüklenmişti olabilir yani artık saçma diye birşey yok.

Ata bindik yan yana yavaş yavaş gidiyorduk.

- Atınız çok güzelmiş amirim.

- Evet öyledir incim benim

- İnci mi ama bu siyah amirim.

- Tamam işte siyah inci.

Ona bakıp göz kırptım. Buna da katıla katıla gülmüştü. Uzun zaman olmuş böyle boş konuşmayalı. Yüz gün!
Konuşarak dönüyorduk saraya.

- Sen niye geldin ve nasıl?

- Amirim.

- Lütfen ama kraliçem.

Bana baktı sırıttı ben de gülüyordum.

- Peki kraliçem.

- Heh oldu şimdi.

- Ben sizin hemen geri dönmenizi bekliyordum ama gelmediniz. İşimi de yapamıyordum siz yokken gidip amirimle konuştum. Çok uğraştık üslerime yalvardım izin vermeleri için. Başına gelen hiçbir şeyden sorumlu olmayacaklarını söylediler. Kabul ettim ve onun gecesi geldim buraya.

- Ne yalan söyleyeyim iyi ki geldin Evan.

- Sağolun amirim şeey kraliçem.

Yine güldürmüştü beni . Bundan sonra çok güzel şeyler olacaktı.

Savaş Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin