Sabah çok erken uyandım. Henüz prenses uyanmamıştı. Tekrardan kırmızı elbisemi giyip çıktım odadan. Yan taraftaki yardımcım için verilen odanın kapısı açıktı. Ben geldiğimden beri o kapı kapalı duruyordu. Odanın içine girdim kızlar odayı temizliyordu.
- Günaydın hanımefendiler.
- Günaydın kraliçem.
- Bu hazırlık ne için?
- Yardımcınız geliyormuş ya .
Yardımcım mı geliyormuş! Kim? Benim niye haberim yok.
- Evet ya doğru. Ne zaman burada olacaklarmış kendileri?
- Akşama burada olacak kraliçem.
Kim bu ya? Kim olabilir? Bir an önce akşam olsun istedim. Kralın benim için çağırdığını düşündüm. Merdivenlerden aşağıya iniyordum ki konuşmasına izin verilen kız konuştu.
- Efendim terzi sizleri aşağıda bekler?
- Terzi mi? Ne için?
- Kraliçemiz Malez sizin için çağırttı efendim.
- Ah var olsun kraliçemiz.
Var olsun yoksa ne yapardım?!
Elbisemin uçlarını tutup merdivenlerden indim. Bir dakika ya terzi odası nerde? Bu kadar büyük yerde ben nasıl bulurum orayı? Sarayda tek başıma dolaşmaya başladım. İşim mi vardı sanki!
Çok uzun ve geniş olan koridorlar altınlarla süslenmişti. Sağlı sollu meşaleler koymuşlardı. Ortada koridor uzunluğunca kırmızı halı vardı. Kırmızı halının üzerinde yürürken kendimi gerçek bir kraliçe gibi hissediyordum. Yürürken açık olan odalardan içeriye de bir bakıyordum. Çok acayip odalar vardı. Ve her üç metrede bir şövalye kılıklı askerler vardı. Hareket etmiyorlardı. Hareket etmekte yasaktı demek ki.
O da ne !
Koridorun bu tarafında aşağıya inen bir merdiven daha vardı. Hemen aşağıya indim. Koskocaman bir kapıyla sonlanıyordu merdiven. Tabiki de açtım kapıyı. Kapıyı açar açmaz dışarıdaki bütün güneş yüzüme vurdu. Koskocaman bir balkona çıkıyordu. Balkona çıktım sağdan ve soldan iki taraflı daha merdiven vardı. Burası da sarayın arka bahçesine iniyordu.
Bu taraf şehrin tam zıttındaydı. Bir tarafı orman diğer yanı denizi görüyordu. Balkonun kenarından etrafı inceledim.Bu tarafı daha önce hiç görmemiştim. Orman çok güzel görünüyordu. Sarayın bahçesine baktım. Atlar buradaydı. Bir sürü renk renk atlar vardı. Yanlarına indim. Dikkatimi en çok çeken en sondaki attı. Simsiyah rengiyle öyle asil duruyordu ki... Onun yanına gittim. Yavaşça yanına yaklaşıp boynunu okşadım. Çok sakindi, hiçbir şey yapmadı. Tutulmuştum resmen hayvana ayrılamadım ondan. Siyahın asilliği işlemişti ruhuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Kraliçesi
Mystery / ThrillerGeçmişe gidebilmenin mümkün olduğunu düşünün. Ama çok eskilere. Ortaçağ dönemi sene 1400... Polis Jovite'nin terfi alıp gitmesi gereken yeri zarfla seçmesi sonucunda hayatı birden değişir. Bir tuhaflık vardır çünkü zarfta yazan bir yer değil zamand...