Fransızca hocasının ve sınıftaki öğrencilerin sesi dolduruyordu sınıfı.Miranda ise her zamanki sessizliğine bürünüp karanlığına kapanıyordu.Uykuya kapatıyordu gözlerini.Sınıfta bir çocuk vardı ki Miranda onun ilgisini çekiyordu.Dövmeleri acı için cesaret istiyordu.Ama genç adamın bilmediği bir şey vardı ki genç kız mazoşistti.Vücudundaki dövmeleri yaparken ki acısı onun hoşuna gidiyordu.O kendini acıya mahkum olarak görüyordu.Eski sevgilisini özlüyordu aşık olduğu adamı özlüyordu.Sevdiği adam ise maalesef piçin tekiydi.Onu o halde bırakıp gitmişti.Acıyı genç kızın benliğine o salmıştı.Acıyı geri çekebilecek biri varsa o da oydu ama o Miranda'yı umursamamayı tercih ediyordu.
Genç kız göz kapaklarını araladığında ten rengi olan göz kapakları kalkmış onun yerine okyanus mavisi gözler yerini geri almıştı. İşte böyle daha güzeldi.Aslında istese güzelliğiyle bir sürü erkeği tavlayabilirdi ama o bir sürtük değildi.O bir sürü kişiyi değil tek bir kişiyi istiyordu.O ise uzun bir süre önce genç kızı terk etmişti.Genç kız kendini çürüyerek ölmeye mahkum görüyordu.
Onu çoğu zaman izleyen çocuğa çevirdi okyanus mavisi gözlerini.Ne kadar da ukalaydı o çocuk öyle onun bakışlarını yakalamasına rağmen onu dikizlemeye devam ediyordu.Sonra en yakın arkadaşına çevirdi bakışlarını.
''Miranda bir uykun var domuz gibi.''Dedi Sara kıkırdayarak.Miranda da ona aynı samimiyetle karşılık verip kıkırdadı.
İşte bu kızı çok seviyordu genç kız.Ona göre fazla masumdu Sara ama Sara onun beyaz kalbini çok seviyordu ve onu bırakmak istemiyordu.Çünkü biliyordu aslında arkadaşı çok iyi kalpli biriydi.Onların arkadaşlığı hiç bitmeyen türdendi.Temiz ve saf bir arkadaşlıkları vardı.
''Sen de domuza benziyorsun ama.''Dedi Miranda tekrar kıkırdayıp.Sara ise dudaklarını büzüp küsmüş gibi kollarını göğsünde birleştirdi.
Miranda Sara'nın kolunu dürttüğünde Sara 'Hıh'layıp omuzlarını kaldırıp indirdi.Miranda tekrar kolunu dürttüğünde yine aynı tepkiyi vermişti.
''Şaka yaptım sen tıpkı bir koalaya benziyorsun.''Dediğinde dönüp boynuna atladı Sara.Miranda biliyordu arkadaşının en sevdiği hayvanın koala olduğunu.
Sevdiği çocuğa çevirdi bakışlarını.Yeni sevgilisi ile sarmaş dolaştı.Ne kadar ağlamak istese de güçlü durması gerekiyordu.Gözyaşlarını içine akıttı genç kız.Evde dışarı dökecekti göz yaşlarını.Sevdiği çocuk Miranda'nın gözünün içine bakarak yeni sevgilisinin badem rengi saçlarında burnunu gezdirip öpüyordu.Miranda biliyordu bilerek yaptığını.Çünkü piçin tekiydi.İçinden 'Ne kadar da ahmak'diye geçirdi çünkü sevdiği çocuk Miranda'nın onun karşısında ağlayacağını sanıyordu.Saftı.Bir o kadar da sinsiydi.Miranda kalbini bu çocuğa vermeyi kendine yediremiyordu.Haklıydı.
''Miranda bilerek yapıyor.Aldırış etme.''Dedi Sara.Zaten aldırış etmiyordu ki.
''Zaten umursamıyorum.''dedi Miranda.Kollarını göğsünde birleştirip arkaya yaslanırken.
Umursuyordu hemde deli gibi.Ama profesyonel bir oyuncu gibiydi.Dışarıya ne göz yaşlarını ne de kara bağlayan ruhunu belli ediyordu.
Teneffüs zilinin sesi bütün koridorları doldurduğunda herkes bahçeye çıkmak için ayaklanmıştı.Miranda da öyle. Bahçeye çıkıp zehri ciğerlerine gönderecek onları yavaş yavaş siyaha boyayacaktı.
Bahçeye çıkmak isteyen Sara'yı da yanına alarak koridorlarda ilerledi.Bahçeye çıkmak için yarış atı gibi koşanların aksine sakin ve sessizdi.Bu tavırları onu fazlasıyla cool bir kız yapıyordu ki bu bir çok erkeğin ilgisini çekiyordu.Ama o ilgi çekmek için yapmıyordu.Onun doğal hali buydu.
Bahçeye çıktıklarında her zaman oturdukları banka doğru ilerlediler.Oturduklarında Miranda hemen sigarasına sarıldı.Sara sigara kullanmazdı.Miranda bir tane sigarayı kutudan sıyırdı ve baş parmağı ile orta parmağının arasına koydu.Sonra da sigarayı dudaklarına götürüp çakmakla sigarayı birleştirdi ve yaktı.Sigaradan derin bir nefes aldığında zehir ciğerlerini karalamak için yola çıkmıştı.
''Öf!Sen de bunu ne halt yemeye içersen artık.''Diye ağıt yaktı Sara.Miranda genelde bu tür cümlelere alışıktı.
''Sana ne ya?''Dedi Miranda.Hep böyle atışırlardı Sara'yla.
''Öf!Tamam iç.''Dedi Sara.
''Zaten içiyorum.''Deyip kıkırdadı.Sara ne kadar ciddi olmayı istese de o da dayanamayıp kıkırdamaya başladı.
***
Miranda motoruna binmiş evine doğru yol alıyordu.Ehliyeti vardı.Aslında 19 yaşındaydı.Ama lise 3'e gidiyordu çünkü 1 sene okulda kalmış 1 sene de okula geç başlamıştı.
Eve geldiğinde zile bastı.Kapıyı annesi açmıştı.
''Hoş geldin tatlım.''Babasının aksine annesini çok severdi.
''Hoş buldum anne.''Dedi ve içeri adımını attı.
''O ayakkabıları çıkar çabuk.''Dedi annesi sinirli bir şekilde.
''Tamam anne.''Dedi gözlerini devirip.Sonra da korkudan hemen ayakkabılarını çıkardı çünkü annesinin terliğinden bir kez daha tatmak istemiyordu.Annesi türktü ve çok iyi isabetli atışlar yapıyordu.
Odasına gitmek için merdivenlere adım attı ve çıkmaya başladı.Tam odasının kapısının önüne gelmişti ki zil sesi duyuldu.Amanda gelmiş olmalıydı.Amanda onun ikiz kardeşiydi.
Annesi kapıyı açtığında Amanda içeri girdi.Amanda Miranda'dan çok farklıydı.Miranda ile ikiz olabilirlerdi ancak sadece beyaz tenleri ve mavi gözleri birbirine benziyordu.Miranda dövme yaptırıp saçlarını boyatınca çok değişmişti ve artık hiç benzemiyorlardı.
Miranda odasına girip kapıyı kapattı.Sonra da ayıcıklı pijamalarını giyip yatağına kıvrıldı ve içinde biriktirdiği göz yaşlarını dışarı döktü.Göz kapakları mavi gözlerini kapatıyordu bu sayede uyku onu kendine çekiyordu.Sonunda uyku onu çevrelemişti ve uykuya dalmıştı...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jilet İzleri #Wattys2016
Novela JuvenilAcıyla harmanlanmış olan ruhundan nefret etmiş ve bunu kanla akıtmaya çalışmış olan bir kız... Gizli sırlar ve suçlar. Geceyle örtülmüş olan insanlar,hayatlar. Kana sarılmış olan bedenler,ruhlar Acıyı amaç edinmiş mazoşist bir kız ve onun hayatını...