-20-

388 25 8
                                        

Bugün günlerden yine mutsuzluktu.Zaten ne zaman mutlu olsa şaşırırdı. Mutsuz olması kaçınılmazdı.

Ayağa kalktı.Bugün normalden erken uyanmıştı. Yüzüne bakmaya doyamdığı ve aynı zamanda yüzüne bakmak istemediği biri vardı. Ondan kaçıyordu.

O normalde kimseden kaçmazdı.Ah,ona neler yaptırıyordu böyle?

O cidden üzülmeyi hak edecek bir adam mıydı?Evet iyi biri değildi.Geçmişi pekte parlak sayılmazdı ama bu kadar üzülmeyi de hak etmiyordu be.

Banyoya doğru ilerledi ve aynadaki aksinde gözlerini gezdirdi. Kelimenin tam anlamıyla çökmüş görünüyordu.

Normalde de pek mutlu sayılmazdı ama bu aralar birazcık da olsa mutluydu. Şimdi normalden daha da kötüydü. Üzgündü, kırgındı.

Özellikle şu cümlede takılı kalmıştı "Verdiğim umudu geri alıyorum o zaman. "O ne kadar saçma ve anlamsız bir cümleydi öyle. Seven bir adama umut verirsen öyle kolay kolay geri alamazdın.Seven adamı kırmadan, üzmeden geri alamazdın.Basit bir cümleydi belki ama anlamı büyüktü.

Bir adamın ağlaması basit bir şey değildi.

Kafasını düşüncelerden kurtulmak istercesine iki yana salladıktan sonra solgun yüzüne su çarptı.

O sevmekten başka üzülecek bir şey yapmamıştı...

***

Gözlerini sahneden alamamıştı bir yandan da şaşkındı. Güzel ses kulağını doldurmaya devam ederken o şaşırmaya devam ediyordu.

Ne yani rakipleri Black And White mı olacaktı? Toprak ve Miranda şimdi de rakip mi oluyorlardı yani?

Arkasını döndü ve hızla uzaklaşmaya başladı.

Kadının sesi güzeldi. Kadının sesi aşık olunasıydı.Kadının sesi adamın kalbini kulaklarında attırırdı. Kadının sesi adamı kendine daha çok bağlardı.Kadının sesi üzerdi. Kadının sesi mutlu ederdi.En önemlisi ise kadının sesi adamı daha çok aşık ederdi.

Gözlerini sıkıca yumdu. Adam seven, kadın üzendi.Adam yıkılan, kadın hayatına devam edendi.

Okulun kapısından aynı hızla çıktı.Temiz havayla buluşan bedeniyle gevşediğini hissestti. Mutluluk belki de sadece gökyüzüydü. Temiz havaydı. Mutluluk insanlarda aranmamalıydı. İnsanlar kirliydi. İnsanlar mutlu etmezdi. İnsanlara haddinden fazla değer verilmemeliydi. Çünkü insanlar değer verdikçe üzerlerdi. İnsanlar nankördü...

***

Gözlerini hafif yumdu ve denizin o muhteşem kokusunu içine çekti. Deniz kadın gibiydi. Bazen dalgalı bazen sakin.Dışarıdan masum görünen içine girdiğinde boğan. Kadın gibi güzel kokan.

Yüzüne çarpan rüzgarla dudaklarına hafif bir gülümsemenin yayılmasına izin verdi.

Sonra "Elveda, güzel kadın. "Dedi fısıltıyla.

Uçurumun kıyısındaydı kollarını her iki yana açmış uçurumun tam ucunda gözleri kapalı, dudaklarına yayılmış hafif bir gülümsemeyle ölmek istiyordu. İntihar etmek istiyordu.

Sağ ayağını boşluğa gelecek şekilde uzattı. Sonra da sağ ayağını.Ve işte bedeni suya gömülmüştü.

İstediği olmuştu.Ölmüştü..!

***

Öncelikle geçen bölüm için özür dilerim. Telefondan yazıyorum ve bu yüzden bölümler hep kısa geliyor. Yine de her hafta üç kitabıma da bölüm atıyorum. Lütfen beni de anlayın küçücük bir klavyeyle yazıyorum.

Her neyse Mazoşistlerim,

Bölümü nasıl buldunuz?

Toprak'ın bu durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ve,sizce Toprak gerçekten öldü mü?

Fikirlerinizi almak isterim.

***

Jilet İzleri #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin