-11-

548 44 5
                                        

Üç sinirli erkek ince bellerini aktif ve profesyonel bir şekilde hareket ettiren üç güzel kızı gözlerinden alev çıkartarak izliyorlardı.

Kapıdan çıkarlarken Miranda'nın dedikleri akıllarına geldi. Bu hepsinin ürpermesini sağlamıştı ama sinirleri hâlâ aynı yerinde duruyordu.

"Bu kıyafetler ne böyle?!?! "

"Ne varmış kıyafetlerimizde? "Miranda diğer kızlara söz hakkı vermeden sakin bir sesle konuşmuştu. Ne kadar sinirli olsa da.

"Bunlarla gidemezsiniz!Çabuk gidin üstünüzü değiştirin!"Dedi Toprak sinirle. Diğer iki erkek de onu onaylar şekilde başlarını salladı.

"Bakın!Bir daha bana veya bu kızlara emir vermeye kalkarsanız sizi mahvederim! "Diye sinirli ve soğuk olan ses tonuyla konuştu. O gerçekten ürperticiydi.

"Hadi ya! Nasıl olacakmış o peki? "Dedi Toprak alayla sırıtırken. Diğer iki erkek yine ona destek verir bir şekilde alayla sırıtıyordu.

"Unuttun mu Aytekin? Ben kendine bile acımayan bir psikopatım. "Dedi ürpertici bir sakinlikte.Herkes bu sözlerle korkuyla yutkunmuştu.

O neden bu kadar acımasızdı? Çünkü ona da kimse acımamıştı.

Tekrar gözlerini dans eden kızlara çevirdiler. Miranda'nın arkası dönüktü ve büstüyerin sırtı şeritler olmasa neredeyse açıktı bu yüzden sırtındaki kanat dövmesi kendisini gösteriyordu.

Toprak'ın gözleri o dövmede takılı kalmıştı.

Kıvrımlı beli hareket ederken belindeki sırtındaki ve göbeğindeki dövmeler de onunla birlikte dans ediyordu.

Kalçasına kadar uzanan sarı saçları ise havada onunla birlikte dans ediyordu.

Ah! Miranda ile dans etmeyi ne kadar da çok istiyordu. İtiraf edemese de ondan hoşlanıyordu. En acısı ise Miranda'nın umurunda bile değildi.

Miranda'nın ona doğru geldiğini gördüğünde heyecandan kalbi ağzında atmaya başlamıştı.

Mavi gözlerinin üzerine ten rengi bir perde örtüp sakinleşmeyi bekledi. Ama bu imkansızdı.

"Aytekin benimle dans edebilir misin acaba? Seninle şimdilik iyi olabilirim. "Dedi gülerken pek içten bir gülücük olduğu söylenemezdi ama bu bile Toprak'ın daha fazla heyecanlanmasına yetmişti.

***

Güney'in ağzından:

Yanıma gelen Aslı ile oldukça şaşırmıştım ve aynı zamanda sarhoş olması şaşkınlığımı arttırmıştı.

"Aa! Güney senin sürtüklerin nerede?"Deyip muhteşem bir kahkaha attığında ayağa kalktım.

"Kalk hadi sarhoşsun. "Deyip onu kaldırmaya çalıştığımda yine muhteşem bir kahkaha attı. Aman tanrım! Bu kız muhteşemdi.

"Ben sarhoş falan değilim. "

"Hı hı evet değilsin. "Deyip onun kalkmayacağını anladığımda onu seri bir hareketle kucağıma aldım.

Çığlık atıyor ve "Bırak beni"gibisinden bir sürü cümle kurup kurtulmaya çalışıyordu ama benden kurtulmak imkansız gibi bir şeydi.

Arabaya ulaştığımızda yolcu koltuğunun kapısını açıp onu koltuğa oturttum buna fırlatmak da denebilirdi belki de.

Bende sürücü koltuğuna yerleşip arabayı sürmeye başladığımda o hâlâ dinlemediğim bir çok cümle kuruyordu.

Eve geldiğimizde bu sefer uğraştırmadan indi ama sarhoş olduğu için dengesini pek sağlayamıyor gibiydi.

"Gel baş belası. "Deyip yine onu kucağıma aldığımda saçma cümlelerini ve kurtulmak için yaptığı saçma hareketlere tekrar başlamıştı. Bu kız neden hiç bıkmıyordu.

Onu eve sokup odasına götürdüm ve yavaşça yatağına yatırdım.

"Gitme. "Kolumu tutan ince zarif ve güçsüz bir el bileğimi yakalamış ve fısıldar bir şekilde bu kelimeyi sarf etmişti.

Kafamı ona çevirdiğimde hüzünlü bakan mavi gözleri ile karşılaştığımda ona kıyamadım ve ince bedeninin yanına yerleştim yine ince olan belinden onu kendime doğru çektim ve kafasını göğsüme yasladım.

Şeftali kırmızısı olan saçlarında ellerimi gezdirirken duyduğum iki kelime ile donup kalmıştım.

"Seni seviyorum. "

Jilet İzleri #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin