ÖLÜM SAATİ

816 48 6
                                    

Biz değil miydik, aşk ile yanan?
Eğer ayrılırsak ölürdük falan.
Hani ne oldu bak ne hallerdeyiz.
Sensiz yapamam lafı külliyen yalan!

Zamanında dinlediğimde direk nakarata odaklandığım için aslında pekte duymadım buraları. Ergenlikte alt dudak daha cazip geliyor çünkü.

O zamanlar derdim ki bana bi mesaj veriyor sanki bu şarkı. Aldığım mesaj da ileride Ömer'le aşırı mutlu bir hayatta aşırı mutlu bir şekilde yaşamamızdı tabii ki.

Kim ayrılığı düşünür ki zaten sevgiliyken. Mutluyken...

Şuan dinliyorum ama aynı hissiyatım yok gibi. Bir tarafımda kırgın gibi. Fazla karışık oldu. Bu şarkının her çalışında aklıma onun gelmesi de tuhaf.

Şuan binsem bir uçağa. Basıp gitsem Türkiye'me. Hentbol ev araba her şeyim kalsa burada sadece Ufaklığı alıp gitsem. Çıksam Ömer'in karşısına desem ki hepsi yalan. Her şey yalandı. Ben ölmedim diye.

Affetmezdi beni. Biz söz vermiştik bu sözü ilk sen bozdun diye derdi kesin.

Burada kalmaya mecburum. Otur oturduğun yerde be Şevval. Başından kabul etmemen gereken bi şeyi kabul ettin. Adam seni tuzağa düşürdü. Belki şuan evlidir bile. Çıkıp gitsen sadece zarar verecek bu.

Otur ve cezanı çek

Temizlik yapılırken gene çok verimli düşünüyorum.

Ellerim yeniden titremeye başlayınca cebimde olan ilacı attım ağzıma. Titrememi görünce Ufaklık yanına bilerek bıraktığım su dolu şişeyi yuvarlayarak getirdi bana. Titreyen elimle açtıktan sonra suyu diktim kafama.

Sonrasında elimdeki süpüreyi de bırakıp kendimi koltuğa bıraktım. Elimi boynuma attığımda vücudumun bir parçası halina gelen dünya sembolü ile oynamaya başladım.

Düşünmeyi hemen bırakmam gerekiyordu.

__________________

Ömer'den:

Yere bakarak bileğimde olan tokayla oynamaya devam ettim.

Hastane kokusunu sevmiyordum. Elimi yüzüme götürerek oynadım yeni çıkan o sert sakallarımla. Yaşlanıyordum galiba. Özensiz bir ben vardı eski bana  nazaran.

-Baba!

Kafamı çevirdim koşturarak gelen kız çocuğuna baktım. Çokta tatlıydı. Kocaman gülümsedim bana gülümseyen bebeğe. Kollarımı açtım ama gelmedi bana. Nazı sadece bana geçiyor ama insanoğlu nankör.

Selim ve Ceylin evlenmiş bir de çocukları olmuştu. Şevval'di ismi. Bunu en yakın arkadaşı olduğu için yapmıştı. Ona arkadaşını hatırlatırken bana sadece sevgilimi hatırlatıyordu. Ve bu acı veriyordu. Bazen unutmak istesemde olmuyor işte.

Hep bi sızlama, hep bir acı. İşte Şevval'in ismini duydukça daha da katlanıyordu bu. O  yüzden istemezdim çocuklarına bu ismi koymalarını. Ceylin benim için yapmıştı biraz da. Acımın hafifleyeceğini düşünüyordu.

O zamanlar diyememiştim ki koymayın bu ismi diye. Belki de demek istememiştim.

-Aca aca.

Diyerek bana gelen ufak bebeğe baktım. 4 veya 5 yaşında sanırım. Çok bilgiliyim gene. Amca diyemediği için aca aca diye geldi bana kollarını açarak.

-Oy acan sana kurban olsun Şevval'im.

Sarılıp kocaman öptüm. Sanki yüzü, gözü, kokusu da benziyordu sevdiğime.

Doktorun çıktığını görünce Şevval'i kucağıma alıp gittim.

-Doktor Bey durumu ne?

-Ömer Bey bildiğiniz gibi babanızın kalbindeki damarlarda sorun var. Ve sanırım artık sona gelmeye başladı. Geç farkedildiği için bir şey yapamıyoruz. Ameliyat edilebilir fakat yüzde doksan bir ihtimalle masada da kalabilir. Bir karar vermeniz gerekecek. Ameliyat olmazsa en azından bir kaç ay daha kalabilir. Ama ameliyat olursa ve olumsuz geçerse. Kendinizi her duruma hazırlayın lütfen

HOCAM'A | TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin