(Yoğun Bakım)
Aklım yerinde değildi sanki. O ana kadar... Biri baş ucumda bir şeyler mırıldanıyordu. Göz kapaklarımın üstüne fil oturmuş gibi hissettim o an.
Yinede gözlerimi yavaşça açtığımda parlak ışıktan dolayı kamaştılar. Kalp ritmi ölçen bir cihazın sesini duyuyordum.
Bakışlarımı yan tarafıma kaydırdığımda maske, önlük ve boneyle oturan Pamir'i gördüm. Bana sanki ilk defa bir canlı görüyormuş gibi bakıyordu. Kaşlarımı çattım o an. Yaşadıklarım birer birer aklımda tekrarlanırken Pamir konuşmaya başladı.
"Abla, çok korkuttun bizi." dedi.
Kurumuş dudaklarımı araladım ve sanki bir yıldır su içiyormuş gibi hissettiğim için su istedim. Pamir yan tarafımdaki sürahiden bir bardak su doldurup dikkatlice içirdi.
"Aferin, çalış köle!" dedim sert bir sesle. Bu haldeyken bile böyle şeyleri söylediğimden şaşkındı.
"Deli midir, nedir yaa. " diye söylendi Pamir.
Geç kalmadım ve yapıştırdım lafı"Ben deliysem sen zırdelisin koçum."
"Evet sonunda zırdeli ettin beni!"
"Benim ne suçum var lan? Öleyim mi?"
"Ağzından yel alsın, o nasıl söz?"
"Öyle bir söz işte,ne zaman taburcu olacağım?" diye sordum. Sağ kolumun dirseğinden bileğine kadar alçı olduğunu fark ettim.
"Naneyi yedim ben, vücudundaki morluklar geçsin çıkacaksın." dedi.
Naneyi yemesinin sebebi bana yaşattıklarını ona yaşatacak olmam. Bir ara emniyetin merdivenlerinden inerken hafifçe ittirmiştim ve son üç basamak kala sağ kolunun üstüne düşüp bileğini çatlatmıştı salak. Bütün işlerini bana yaptırmıştı çünkü suçlu hissediyordum ve o bunu kendi çıkarlarına kullanmıştı. Bu sefer onun bir suçu yoktu ama biz bir şeyi karşılıksız yapmazdık. Ve onun en önemli kurallarından biri buydu. Şimdi sıra bende Pamir Alaca!
(Taburcu Günü)
Taburcu işlemlerini tamamlayıp hastaneden çıktık. Pamir'le konuştuktan sonra beni sonra odaya almışlardı. Zaten üç güne kalmadan çıkmıştım.
"Pamir, benim karnım aç. Bir şeyler ısmarlarsın artık." dedim.
"Olur ama şu an yanımda nakit yok. Şuradan çekeyim parayı." dedi ve ATMlerin olduğu bölgeye arabayı park etti. O giderken gözüme bir kız çocuğu takıldı. Üstü eski, üşüdüğü belli olacak ki bacaklarını kendine çekmiş ve kollarını dolamış kendine sarılıyordu.
Arabadan inip kızın yanına ilerledim." Merhaba. " dedim onu korkutmayacak şekilde. Kız korkak gözlerle bir bana bir etrafına bakınıyordu. Sol elimi kaldırıp yavaşça saçlarını okşamaya başladım. İlk başta korkmuş fakat sonra alışmıştı. Saçının ön tutamlarından birini kulağının arkasına ittirirken elin yanağına değmişti. Buz gibiydi. Üzerimde olan kalın sweati çıkarıp ona giydirdim. Sweate sarılınca gülümsedim. Bir miktar para verip ayrılacakken hastanede raporların çıkmasını beklerken yaptığım Turna kuşu aklıma geldi. Geri dönüp elimi pantolonumun cebine soktum ve kuşu küçük kıza verdim. Bu origamiyi biliyor olacak ki kuşun kuyruğunu çekip kanatlarını oynattı. Kız kuşla ilgilenirken sessizce arabaya döndüm. Sweatin altında uzun kollu bir tişört olduğu için üşümüyordum.
Pamir arabaya döndüğünde beklediği sıra yüzünden söyleniyordu.
Yemeklerimizi yedik ve Pamir beni emniyete gitmek için ısrar etsem de eve bıraktı.