Onu hastaneye getirmiştik. Doktorlar sadece ciğerlerinde dumanı soluduğu için hasar olduğunu söylüyordu.
"Kahve ister misin abla?" dedi Azra.
"Olur. " diye mırıldandım ve elindeki kahveyi aldım.
"İstersen sana bir oda hazırlatalım, iyi görünmüyorsun." dedi üzgünlükle.
"Boşuna zahmet etme, iyiyim ben."dedim.
İyiyim galiba, içimde fırtınalar kopsa da iyiydim. Binlerce kez ölüp dirilsem de iyiydim ben. Hep iyiydim, içim içimi kemirirken de iyiydim. Babam tarafından dayak yerken de iyiydim. Kalbime kurşun yiyip kriz geçirirken de iyiydim. Hala iyiyim.
Hayır iyi değildim, sadece kendimi kandırıyordum.
Pamir yaşayacaktı ama onu o hastane yatağında gördükçe ben ölüyordum.
Aklıma annemin bir sözü geldi:
Kurt ve köpek birbirine benzer kızım, ama ikisi de birbirinden farklıdır. Mesela köpek sadıksa, kurt ihanetçidir.
Sadık olmak. Annem babama hep sadıktı, babam ise ihanetçi. Belki o yüzden söylemişti bu sözü.
Aklımdaki düşünceleri bir kenara bıraktım ve ayağa kalktım. Bizi şu an odaya almıyorlardı ama camdan Pamir'i görebiliyorduk.
Koridorun sonunda duran bir aile vardı. Saatler önce ameliyathaneye bir yakınlarını almışlardı ve hala çıkarmamışlardı. Zaten sedyede yatarken de kanlar içindeydi.
Biz yine de bu halimize şükretmiyorduk. Yaşadığını bilmemize rağmen. Bencildik. Onun oradan belki ölüsü çıkacaktı.
Camdan Pamir'e baktım. Ağzında rahat nefes alabilmesi için oksijen maskesi vardı. Kolunda bir serum ve vücudunda da kablolar vardı.
İçeri yaklaşık on dakika önce giren doktor çıktı ve bize döndü.
"İçeri girebilirsiniz ama fazla gürültü olmasın, bir süre daha dinlenmesi gerek. Arzularsanız özel doktor tutup onu evine götürebilirsiniz. Geçmiş olsun." dedi.
"Teşekkürler doktor bey." dedi Feyza da.
Kapıya doğru adımlayan ilk ben oldum. Kapıyı sessizce açtım ve içeri geçtim. Diğerleri de girdi. Alex hastane koridorlarında beynini düşürmüş olacak ki kapıyı biraz sert kapattı.
Pamir irkilerek uyandığında üçümüz de Alex'e kötü bakışlar atıyorduk. Yatağın kenarına doğru ilerledim ve sandalyeye oturdum. Kızlar da arkamdaki koltuğa oturdu ve Alex ayakta kaldı.
"Şükür uyandın. Bir an hiç uyanmayacaksın bizi buralarda süründüreceksin sandık." dedim alayla.
Pamir boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Ne kadar komik eğğ. " dedi hırıltılı çıkan bir sesle.
"Komik tabi olum. Bütün şakaları sen mi yapacaksın? Biraz da bize bırak." dedim.
"Acıdım hadi biraz bırakıyorum." dedi gülerek.
"Bizim sana itiraf etmemiz gereken bir şey var Pamir." dedim ciddiyetle.
Yüzündeki gülüş solarken "Ne oldu?" diye sordu korkuyla.
"Alex koş getir olum." dedim hemen.
"Ya ne oluyor söylesenize."dedi Pamir panikle.
Alex tekerlekli sandalyeyi getirirken ben kabloları çoktan sökmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON POLİS
Roman pour AdolescentsKısa bir hikaye... Asker ya da polisiye kurgu değildir.