(Pamir)
O yoktu, hiçbir yerde yoktu. Her tarafı didik didik etmemize rağmen bulamamıştık. Şimdi dalgın gözlerle etrafa bakıyor, kenardan bir yerden çıkmasını bekliyordum. Her zamanki şakalarındandı kesin. Öyleydi değil mi?
"İyi misin?" dedi Feyza. Gelişiyle irkildim çünkü hazırlıksız yakalanmıştım.
"İyiyim. Ya da yalan söylemeyeyim sanırım kötüyüm." dedim başımı ellerimin arasına alarak.
"Onu bulacağız biraz sakin ol. Koskoca Aylin Başkomiserimiz bizi gömmeden gidecek öyle mi? Hah, olmaz öyle şey." dedi moral vermeye çalışarak.
Yine onu abartıyorlardı. İnsan değilmiş gibi davranıyorlardı. Ablamın da bir canının olduğunu unutuyorlardı. Sadece onları suçlayamam, ben de bunu yapıyordum. Onun canını ben de yakıyordum.
Ayağa kalktım ve boğazın sularında ablamı arayan dalgıçlara baktım. Saatler geçmişti. Hayatta olma ihtimali gittikçe azalıyordu. Bir anda yanımdaki polis dalgıçlara telsizinden geri çekilmelerini istedi.
"Ne? Neden?" diye sordum hızla.
"Başsavcının emri Komiserim. Sabah erkenden aramaya devam edeceklermiş." dedi hızla.
"Başlarım Başsavcına! Çıkmasınlar bulana kadar devam edecekler." dedim sinirle.
"Ama Komiserim-" dedi fakat anında sözünü kestim.
"Demir!" dedim soyadını söyleyerek.
"Peki Komiserim." dedi ve telsizden çekilmemelerini, aramaya devam etmelerini söyledi.
(Beş Saat Sonra)
(Azra)
Toplam sekiz saat çoktan geçmişti ama bulamıyorlardı. En acısı da dalgıçlar yorgunluklarınu atabilmek için karaya çıkıyorlardı. Başsavcı, gece dalgıçların geri çekilmesini istemişti ama Pamir buna hiddetle karşı çıkınca emir yerini bulmamıştı.
Sabah saatlerine doğru Başsavcı ve ayrıyetten bir kaç tane savcı gelmişti. Başsavcı Pamir'le konuşup dalgıçların öğlene kadar burada kalacağını sonra da gideceğini söylemişti. Adil değildi, haksızlık yapıyordu.
Zaman beklemekle akıp geçti ve süre yavaş yavaş tükenmeye başlıyordu.
(Dört Saat Sonra)
(Alex)
Öğle olmuştu ve dalgıçların çoğu gitmeye başlamıştı. Bitkin gözlerle olanları izliyordum ve on iki saat olmasına rağmen bulunmadığı için daha perişan oluyordum.
Canlı bombayı patlatmaya teşebbüs eden adam iki saat önce ekipler tarafından yakalanmıştı. Tabi olay çorap söküğü gibi gelişmişti ve olayların arkası da gelmişti. Tefecilerin tüm inleri patlatılmış ve hepsi teker teker yakalanıp içeri tıkılmıştı.
Çaresiz bekleyişimiz devam ediyordu ama bütün dalgıçlar ve polisler burayı çoktan terk etmişti. Umutsuzluk her tarafımızı sarmıştı ve bunun bir çaresi yoktu.
Korkulukları diğer tarafında oturup bacaklarını aşağı doğru sarkıtan Pamir'in yanına gitmek için hareketlendim. O hepimizden beterdi. Çocukluk dostu yoktu. Kalkanlarının hepsinin kırılmış gibi hissettiğine emindim. Korkulukların diğer tarafına ben de geçtim ve yanına geçip bağdaş kurdum.
"O geri delecek mi?" diye sordu dolu gözleriyle. Bu hali beni de duygulandırıyordu. Kafamı başka tarafa çevirdim ve bir süre sonra sorusunu cevapladım.