(Pamir)
Sevdiğim kadını ziyarete geldim. Onu, sevdiğim kadını cezaevinde ziyarete geldim.
Ondan nefret ediyorum. O acımasız bir insan. Köstebek falan değil Kader. Ne saçmalıyor anlamadım.
Kapı açıldığında yüzümde bir tebessümle ayağa kalktım. Kader'e doğru ilerleyip kollarımı beline sardım.
"İyi misin?" diye sordum.
"İyiyim. Sen?"
"Ben de iyiyim. Bir hafta seni göremediğim için resmen deliriyorum." dedim gülerek.
"Benim de senden farkım yok sanırım." dedi o da gülerek.
Elinden tutup demin oturduğum masaya ilerletip oturmasını istedim.
Biraz sohbetten sonra masanın üstündeki ellerini tutup gözlerine baktım.
"Kader, bak n'olur ifadede suçsuz olduğunu söyle. Susup durma." dedim. Her seferinde zorla da olsa ifadesinin tekrar alınmasını sağlıyordum ama o susarak suçunu itiraf ediyordu.
"Pamir," dedi ellerini geri çekerek. "Yapamam. Daha fazla zorlama. Üzgünüm." dedi ve çıkıp gitti. Gitmeden önce yanağına bir damla yaş üzüldüğü gördüm.
Hepsi o aptalın yüzündendi. Kesin tehdit falan etti.
Binadan çıkıp arabamın önüne geldim. Ve direkt olarak onun evine sürmeye başladım.
(Yarım Saat Sonra)
Evinin önüne geldim ve birkaç saniye aşinası olduğum evi izledim.
En sonunda ilerleyip kapının önüne geldim ve zile bastım. Kapı açılmayınca bir kere daha bastım. Yine açılmayınca tekrar basacaktım ki elim havada kaldı ve kapı açıldı. İçerideki sıcaklık yüzüme vurdu.
Yutkunup gözlerimi onun gözlerine çevirdim. Üzerinde İspanyol paça pantolon ve siyah bir sweat vardı.
Sorgular gözlerle bana bakmayı sürdürdü. Bir kaç saniye sonra kenara çekilip içeri girmeme müsaade etti.
O kadar şeyi yüzüne haykırmışken neden şimdi beni evine alıyordu? Kapıyı kapatıp arkamdan gelemeye başladı. Ben salona girince o da girdi.
"Bir şey için mi geldin?"diye sordu.
"Evet. Senin yaptığın bir saçmalık yüzünden geldim." dedim sakince.
Yüzü çökmüştü. Hep heybetli duran vücudu zayıflamıştı. Öyle ki ikide bir düşen pantolonunu düzeltip duruyordu. Sweatin şapkasını kafasına örtmüştü.
"Ben o saçmalığı çok iyi biliyorum ama neyse. Bir de sen anlat." dedi umursamazca.
Kaza yapmıştı aylar önce. Belki komada kaldığı için böyleydi. Altı ay ona iyi gelmemişti.
"Senin yüzünden aylardır içeride o."dedim nefretle.
"Eee benim yapabileceğim şey ne şu an." dedi elini havaya doğru kaldırıp.
Gözlerim eline kaydı. Sarılıydı. Yutkundum. Tekrar gözlerine baktığımda elini indirmişti.
Söylediği şeyi düşündüm ve şöyle yanıt verdim:
"Onu içeri nasıl tıkdıysan öyle çıkaracaksın." dedim üstüne bastıra bastıra.
"Artık öyle bir yetkim yok."
"Ne" dedim gözlerimi kısarak.
"Doğru sen emniyete de uğramıyorsun değil mi? İstifa ettim!" dedi.
İlerleyip Amerikan mutfağa girdi ve kettledan sıcak suyu iki tane bardağa doldurdu.
İçlerinde poşet çaylar vardı. Ben hala nasıl istifa ettiğini anlamaya çalışırken o çayları alıp orta seypaya koydu ve koltuğa oturdu.
Gözleri bana kaydığında çenesiyle oturmam için yan tarafındaki koltuğu işaret etti."Garipsin. Sana o kadar lafı söylememe rağmen hala eskisi gibi çay yapıp önüme koyuyorsun." dedim koltuğa otururken.
"Ben olmazsan anlayamazsın." dedi dudaklarındaki minik bir tebessümle. Gözü arkamdaki bir şeye takıldı ve gülüşü yavaşça soldu. Kafamı çevirip baktığımda benim olan klasik bir gitar olduğunu gördüm. Burada unutmuştum. Kader'i çıkarmaya çalışırken onu burada unutmuştum.
"Umutsuz bir vakadan farkın yok. Aynı yere dönüp dolaşıp geri geliyorsun. Bir yıllık kız için yirmi beş yıllık kadını sattın. Sen beni tanıdın mı? Sen onu tanıdın mı? Emin ol tanıyorum dediğin kişiler bir hançer olup sırtına inenler oluyor. Bir keresinde kendi kendime 'Belki de kalbim sevdiklerin için atıyordur.' demiştim. Sonradan anladım sevdiklerim için atacak bir kalbim bile yokmuş. Söylemiştim sana, şüpheleniyorum demiştim. Ama sen anlamamak için direndin ve bak şimdi ne oldu. Onu sevmiyorsun. Onu takıntı haline getirmişsin. Bari Malefiz'deki gerçek aşk öpücüğünü de gönder. Belki o zaman oradan çıkar. Ama doğru o öpücük filmde bir işe yaramamıştı değil mi? Maalesef benim o öpücüğü göndermem gerek ama artık yapamıyorum. "dedi dalga geçerek.
Haklıydı hep aynı yerdeydim. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyordum. Ne yaparsam yapayım onu oradan çıkaramayacaktım.
"Hatırlıyor musun? Ekiple uzun zamandır iş dışı şeylerle ilgilenmediğimiz için bir plan yapıp sana anlatmıştım. Kamp falan yapacaktık. Keşke ben yokken yapsaydınız. Ben varken tadı olmuyor çünkü." dedi. Kendine acımasızdı aslında. Bencil olan taraf hep benim tarafımdı. Ben kendime her şeyi yapabileceğimi inandırmıştım. Ama onun bir sınırı vardı. Yapacaklarını da yapamayacaklarını da biliyordu. Benimkileri de biliyordu. Beni o büyütmüştü. Düştüğümde o kaldırmıştı. Devam etti konuşmaya.
"Şöyle bir şey de vardı hatta. Mahallede hep beraber mahalle maçı yaparken düşüp alnımı yardığımda, dizimi parçaladığımda yüzüme bakıp arkadaşlarınla gülmüştüm. Eve gidince babamın dayağı da geldi bir de. Ama sen bilmezsin. Sen ben değilsin. El bebek gül bebek büyütüldün sen. Ben de seni anlamam. Ama bir abla tavsiyesi vereyim sana. Takıntı yaptıkların da bir gün giderler. Yani unutma herkes ve her şey gibi takıntı yaptıklarında gider. "dedi. Başını geriye doğru koltuğun yaslanma yerine koydu. Başını eğik tuttuğu için şapka da düşmüştü.
Saçları... Saçları neden bu kadar kısaydı. Normalde omuz hizasına gelen saçları şimdi kulaklarının altında bitiyordu.
Nereye baktığımı anlayınca konuşmaya başladı. "Babam kesti." dedi tebessümle.
"Ne? O, ölmedi mi?"
"Öldürmeyen Allah öldürmüyor işte n'apalım." dedi.
"Beni gitmem gerek." dedim aceleyle. Zaten duyduklarım ağırdı. Daha fazla şoka girmek istemiyordum. Ayağa kalkıp salonun ortasına kadar yürüdüm ve sesini tekrar işittim. Canı yandığı sesinden bile belli oluyordu.
"Neden kaza geçirdiğimde hastaneye gelmedin? Haberlere bile çıkmış o kadar."
Buna cevap veremezdim. Ama yine de güçsüzlüğümü bastıracak bir cevap verdim.
"Senin yaptığını yaptım." diyerek yalan söyledim.
"Ben o hafta yoğun falan değildim, aptal herif. Sen kalbine bıçak yedin, ben kalbime kurşun yedim. Ha tam olarak yalan söylemiş olmam çünkü neredeyse bir hafta yoğun bakımdaydım."
Söyledikleriyle yutkundum ve geri geri yürüyüp salondan çıktım. Dış kapıyı yavaşça çekip rabama bindim ve bir elim direksiyonda bir kaç dakika bekledim. Ben gerçekten bencil bir adamım. Kahretsin!
100 okunmaya ulaşmışız!
Hepinize binlerce kez teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Belki kısa bir hikaye olabilir ama yine de okumuşssunuz ya o bana yeter de artar. ❤️