Bozcaada'nın begonvillerle bezenmiş sokaklarında filizlenecek bir aşka şahit olmaya hazır mısınız?😍
Ada Sönmez, Bozcaada'da doğup büyüyen genç bir iş kadınıdır. Dedesinin yıllar önce kurduğu oteli işleten, sorumsuzluğa asla göz yummayan, fazlasıyla...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🏝️🌊11.BÖLÜM 🏝️🌊
Siyah, kalın askılı, kalçamın biraz aşağısında biten elbisemin kumaşını düzeltmek için elimi bel çevremden aşağı doğru kaydırırken aynadaki yansımama da alttan bir bakış atmakla yetindim. Önce düzleştirip ardından iri su dalgası yaptığım kahverengi saçlarım ve rengini ön plana çıkarmak için yoğun bir göz makyajıyla çerçevelediğim mavi gözlerim beni fazlasıyla sert bir kadın imajına sokmuştu. Boynumdaki inci kolye, bacağımdaki siyah ince çorap ve siyah stilettolarımla hazır sayılırdım.
Günlük hayatta pek klasik giyinen bir insan değildim. Aksine rahatıma oldukça düşkün ve kalın kumaşlı kıyafetlerden nefret eden biriydim. Bir kıyafet beni içinde rahat ettirmiyorsa baş düşmanım olacak kadar nefret besleyebiliyordum. Klasik kıyafetler, dedemle katıldığımız davetler haricinde tercih ettiğim bir tür değildi.
Ama bugün başkaydı.
Dananın kuyruğunun birkaç saat sonra kopacak olması ve ayağımda olan prangalardan birinden daha kurtulacak olmam bu elbiseyi çoktan hak ettiğimin göstergesiydi.
"Bak kime diyorum ya, hiç umursuyor mu?" Tabi Yasemin'in söylenmeleri biterse kopacaktı...
"Ay ne var ya? Ne söylenip duruyorsun sabahtan beri," diyerek kolyemle takım olan inci küpelerimi taktığım esnada arkama geçip kollarını göğsünde birleştirerek aynadan yüzüme ters ters baktı.
"Bir de çakma Prenses Diana kombini yapmış. Sanırsın Prens Charles'tan intikam almaya gidiyor," deyip göz devirdiğinde yaptığım şeyi anlamış olması yüzümü buruşturmama neden oldu. Aklımdan geçen her şeyi bilmek zorunda değildin canım arkadaşım...
"Birincisi," dedim sol kulağıma da küpeyi takıp ona dönerken. "Lady Diana her zaman bir stil ikonu olmuş. Hakkında yazılanlarda hep sitayişle bahsediliyor. Şerefsiz Charles'ın, kendisine yaptığı adiliği bile önceden sezip ona göre bir elbise seçmiş, cevap niteliğinde. Girdiği her ortamda yıldızını parlatmayı bilmiş. Onu ikon olarak kullanmamdan daha iyi ne olabilir?"
Yatağın üzerinde duran siyah zarf çantama uzanırken devam ettim: "İkincisi ise Prens Charles kadar olmasa da kendi çapında şerefsizliğin kitabını yazmış çakma bir prens var başımızda. Ve benim de bugün ondan intikam alacağımı düşünürsek çok da yerinde bir kombin oldu bence," deyip göz kırptım. "Son olarak da, keşke Elizabeth'ten önce Charles ölseydi. Sırf Diana'ya yaptıklarından dolayı yıllarca o tahtı bekleyip kavuşamadan ölmesini o kadar çok isterdim ki."
