Leyla yatağına uzanmış şarkı dinleyerek odasının tavanın izlerken bir anda gözünden yaşlar süzülür. İstemsizce ağladığına sinirlenir gibi yatakta hızlıca toparlanıp elinin tersiyle gözyaşlarını siler. Kulaklığı yatağa sertçe bırakır, müziğin sesi boğuk şekilde kulaklıktan gelmeye devam eder...
Şarkı arka planda boğuk ve kısık şekilde duyulurken pencereye doğru ilerler ve kendini toparlamak için dışarı doğru bakar. Gözlerini kısa kısa güneşe doğru yüzünü çevirir gözyaşlarını kurutmak istercesine. Arkasını pencereye dönerek sırtını cama yaslar, odasına şöyle bir göz gezdirir. Her yerde Barış'la ve Onur'la çekilmiş fotoğrafları vardır. Barış'la ikisinin Leyla'nın 12.yaş gününden fotoğrafı ise yatağının baş ucunda duruyordur. En sevdiği fotoğrafın o olduğunu düşünür tekrar.
O doğum gününde Barış'ın ona yaptığı hediyeyi hatırlar; Leyla'nın en sevdiği şarkılarla ve üçünün fotoğraflarıyla yaptığı doğum günü videosu... Barış'ın günlerce bunun için uğraştığını düşününce çok mutlu olmuştur. Leyla'yı mutlu etmek için günlerce uğraşılan bir hediye... Hem de Barış tarafından.. 12 yaşından hatırladığı en net anılardan biriydi bu Leyla'nın, o videoyu yüzlerce kez izlemişti o sene. O yıl Barış'ın başlattığı "doğum gününde bir dilek hakkı" geleneği de başlamıştı. Buna göre üçünden birinin doğum gününde, doğum günü olanın diğer ikisinden bir dilek hakkı olacaktı ve diğerleri de doğum günü olanın dileğini gerçekleştirecekti. O sene Leyla, Onur'dan bir hafta boyunca okula giderken çantasını taşımasını, Barış'tan da okul çıkışlarında eve dönerken çantasını taşımasını istemişti. Çok gülmüşlerdi o bir hafta boyunca özellikle Leyla kendisini prenses gibi hissedip sınıftaki diğer kızlara hava atmıştı. Hele Barış'tan hoşlanan bir kızı çok sinirlendirmişti, Leyla'nın bu durum çok hoşuna gitmişti. Sonraki yıllarda da bu dilek hakkı geleneği devam ederken bugüne kadar geldi. Bugün ise Barış'ın 18.yaş gününde Yağmur'u aramaya yollara koyulma dileğini gerçekleştirip gerçekleştirmeme arasında kalmıştı Leyla. Hayatının en zor yolculuğu olacaktı giderse. Gitmezse... Gitmezse de hayatının en zor yolculuğu olacaktı bir bakıma...
Gitmeliyim, diye düşündü. Ne olursa olsun Barış'ı geri çeviremezdi. Hem ne diye vazgeçecekti, ne diyecekti onlara? Çok geçmeden bu fikrinden vazgeçti. Barış'ın Yağmur'u gördüğü ve sarıldıkları sahneler gözünün önünden geçti. Bunu görmeye dayanamazdı "hayır hayır gidemem" diye fısıldadı kendi kendine. O sırada telefonu çaldı, arayan Onur'du:
ONUR: Leyloş, aşağıdayım hadi gel.
Leyla arkasını dönüp pencereden aşağı bakınca Onur'u gördü. Bir an panikle: "Acaba ağladığımı gördü mü?"
LEYLA: Aaa tamam ama hazırlanmam lazım bir beş dakikaya gelsem olur mu? (elini yüzünü yıkayıp kendine gelmek için vakit kazanmaya çalışıyordu)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buluşma Günü
RomanceEğer birbirimizin izini kaybedersek 5 yıl sonra bugün burada buluşalım. Yağmur mahalleden taşınırken böyle yazmıştı mektubuna Barış için. Ama o gün geldiğinde sözlerini tutacaklar mıydı? YOLCULUK #10 ------------------ Barış, Leyla ve Onur aynı maha...