kırık kalpler durağı -23-

49 9 66
                                    

Bize atılan konuma geldiğimiz gibi etrafın güvenli olup olmadığını kontrol etmek için birkaç dakika etrafa bakındım. Kerem'in gözlerindeki kaybetme korkusu bir yangının alevi kadar etkiliydi. Gözler ayna etkisi yaratır ve bizi karanlıktan aydınlığa çıkarabilirdi.

Etrafı son kez kontrol ederken derin bir nefes aldım ve sakin olmam gerektiğimi kendime direttim. "Neredesin lan, kardeşimi bana getir. Ona bir zarar verdiysen seni gebertirim." dedi Kerem, deponun içindeki ses yankılandı.

"Kıvanç sonunda seni görebildim." diyerek deponun arkasından bir anda çıkarak bize doğru yaklaştı. "Anlaşmamızı size telefonda söyledim. Kıvanç'ı bana verin, kızı size vereyim."

"Bütün derdin benimle beni al, kızı onlara ver." dedi Kıvanç, on dokuz yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim uzun boylu ve sarışın olan çocuğun yanına doğru ilerlerken. "Kızı korumak için kendini tehlikeye atacak kadar bu kızı seviyorsun demek. Anlaşmayı geri bozuyorum. Kız da vicdan azabı çeksin. İkiniz de kendi çöplüğünüzde boğulun. Sen benim kardeşime yaptıklarının cezasını çekeceksin Kıvanç Pars. Onunla sevgili olup sonra kızı terk etmek, sen nasıl insanların duygularıyla bu kadar kolay oynayabilirsin? Daha on yedi yaşında sütünü içip baba parası yiyerek neyine güveniyorsun, o seni hiç sevmediğini söylediğin babanın parasını yerken aklın nerdeydi? Senin gibi annesiz ve babasız büyüyen çok çocuk var ama hepsi senin gibi şerefsiz olmayı seçmiyor. Hepsi senin kendi kararındı ve sen yaptıklarının cezasını çekeceksin. Dizlerinin üzerine çöküp ellerini yukarıya kaldır ve yanında duran ben bir şerefsizim pankartını eline alıp yukarı kaldır şimdi sosyal medyadan açtığım yayında herkese rezil olacaksın. Nasıl bir his yaşaman gerekir, kardeşim İremsu'yu ağlattığın her günün cezası kesilmeyecek mi sandın? Ben diğerleri gibi susmam."

"Kıvanç'ı korumuyoruz, yaptıklarını doğru bulmuyoruz. Sadece şunu bilmenizi isterim içerideki tuttuğunuz kız daha önceden bir travma yaşadı ve tecavüz girişimiydi. Sen kötü birine benzemiyorsun, kız kardeşim var dedin. Lütfen, kardeşimi bana ver. Başka bir travma yaşamasını istemiyorum. O daha çok küçük, kardeşimi bana getir." dedi Kerem ve gözlerindeki yenilginin altında her geçen saniye eziliyordu. "Kardeşini sadece bir şartla sana getiririm. Hepiniz canlı yayında Kıvanç'a yumruk atacaksınız ve o size karşılık veremeyecek. Eğer kabul ederseniz buradan kimse daha fazla zarar görmeden gidebilir."

"Sen artık bir sesini kesmelisin." diyerek Umut, yerde bulduğu sandalyeyi çocuğun kafasına geçirmesiyle çocuğu bayılttı. "Bu da kendini abi sanıyor, çok şikayetçiysen polise git. Sen de bir daha kızların duygularıyla oynamayı aklından bile geçirme yoksa bunlar değil ben seni döveceğim. Senin yüzünden başımıza ne felaketler geliyor."

"Yok, tövbe ettim zaten. Artık iyi çocuk olacağım." dedi Kıvanç, uzattığım elimi tutarak ayağa kalktı.

"Ekim, neredesin?Sesimi duyabiliyor musun?" diyerek seslendi Kerem ama bir ses çıkmadı. Deponun arkasına doğru ilerlerken bayılma tehlikesine karşı endişelendik.

Köşeye döndüğümüz gibi duvarın yanına çökmüş ve elleriyle kulaklarını kapatmıştı. Onu o hâlde görmek beni derinden yaraladı. Ona sarılmak isteyip ama sarılamamak anneme de son kez sarılamadığım gerçeğini aklıma getirdi. Zihnim, ruhumu ele geçirdi ve beni Ekim'in karanlık ruhuna teslim etti.

"Geldim, güzelim. Korkacak hiçbir şey senin yanındayım. Gidelim buradan, tut elimden." dedi Kerem. Birkaç saniye uzattığı eline tepkisizce baktı. İyi değildi, yaşadığı o gün asla peşini bırakmıyordu. Ekim her iyileşmek istediğinde geçmişi ona acı gerçekleri yüzüne bir tokat gibi çarpıyordu. Kurtulmak istedi, limanlar aradı ama artık limanlar aydınlık yollara küs gibi bakıyordu.

Limanlar usulca ağlar, yaralar ise limanların ardında bıraktığı yenilginin çığlıklarında ezilirdi.

Ekim sustu. Çığlıkları kulaklarıma doldu. Ekim ağladı. Limanlar, geceleri daha çok benimsedi. Ekim vazgeçti. Yaralar, vazgeçişini kendinden bile çok sevdiği mavilere haykırdı. Ekim mezarında çiçek açtı. Limanlar ve yaralar, karanfil çiçeğini benimsedi ve annesinin ruhunu sevdiği kıza armağan etti.

"Ekim, sana bir şey itiraf etme zamanı geldi. Seni kurtaran ben değildim o kişi aslında Ege'ydi." dedi Kıvanç, tepkisizce bakan gözleri birden beni buldu ve annem gibi yüzündeki gülümsemesi kalbimi ısıttı. Yerinden doğrularak yanıma doğru ilerledi ve kulağıma fısıldadı. "Limanlar ve yaralar yoksa sen miydin Ege?"

ARKADAŞLAR KESTİKKKKK

EHEEHEHEHEH SİZİ ÇOK SEVİYORUM 🤍🤍🤍🤍🤍🤍

okyanusunuzla kalın💙

Kırık Kalpler Durağı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin