kırık kalpler durağı -25-

61 10 76
                                    


Zihnim tüm bedenimi ele geçirmişti. Annem öldükten sonra asla onun odasına girememiştim. Babam bazı aylar eve hiç uğramazdı. Dayım her hafta sonları eve gelirdi ve biraz para bırakıp giderdi. Kalbim ağrıyordu, en yakınım olan insanların göstermediği sevgi beni denizin dalgalarına hapsolmuşum gibi hissettiriyordu.

Siz hiç okyanusun dibinde olmadan boğulmak nedir hissettiniz mi?

Annemin öldüğü gün diri diri toprağa gömüldüm. Babam beni sevmedi ama yıkılmadım. Fakat annemin veda etmeden son gidişi beni dikenlerin üstünde gibi hissettirdi. Annem gitti, neşem bir tek onun beni izliyor oluşuna dair aynalara teslim oldu. Aynalar, gülümsedi kaldırımlar babamın çıkmayacağı kez bana sahip çıktı.

Kaldırım çiçeği demeyi tercih ederdim onlara çünkü çiçekler sizi insanlar gibi incitmez, yaralarınızla alay etmezdi.

Söyler misin kaldırım çiçeğim, zihinimi gizlemeye çalışan ve bazen yüzleşemediğim o acı gelen gerçekler beni kendimden kurtarabilir miydi?

"Anneni mi düşünüyorsun?" diyerek dikkatimi dağıtan sese çevirdim bakışlarımı. Kıvanç'a acı dolu gülümseyerek "Annemi düşünmediğim tek bir an bile yok ki. Sesini ve kokusunu unutmaktan çok korkuyorum biliyor musun? Hayattaki en korktuğum şey bu."

"Zihin unutmamak için çabalar," dedi, içine konuşuyormuş gibiydi. "Kalp asıl yalancıdır ve bir bakarsın kalbin sancılarının acısını kendinden çıkarmış. Her şeyi unutmuş."

"Unutmak istemediğin bir an var mı?" diyerek sordum. Mavi hareleri belirginleşip beni bulduğunda birkaç saniye uzaklara dalmış gibiydi. "Babamın on yaşındayken beni iki gün boyunca evin bodrumuna kapatmıştı. Çok az su tükettiğim için ikinci gün sonunda hastanelik olmuştum ve babamın doktora söylediği şey neydi biliyor musun?"

"Neydi?" dedim, mavileri daha çok belirginleşti. "Beni kaçırmışlar."

"Babanın karanlığından korkuyorsun değil mi?" dedim, ilk defa Umut'tan başka birisine bu konuları konuşacak kadar kendimi yakın hissetmiştim. "Eğer ondan korkarsam babamın karanlık ruhu benim ruhumu yok eder ve benden geriye hiçbir şey kalmaz."

"Ondan korkmuyorsun yani?" dedim, başını öne eğmişti. "Korkmuyorum. Ondan korkmayı on beş yaşımdayken bıraktım. Beni doğum günümde terk edip başka bir kadınla olduğunu öğrendiğim o gün babamı sevmeyi de ona umut bağlamayı bıraktım."

"Annen peki o nasıl?" diyerek sorduğumda bakışları bir an değişti ve sorduğum soruyu umursamayarak ayağa kalktı. "Benimle olan datei yarın sonlandırırız çünkü okula geç kalıyoruz."

"Manyaksın biliyorsun değil mi?" dedim, gülümserken. "Kerem'den daha manyak olamam aranızdaki en manyak odur."

"Aramızdaki diyecektin sanırım değil mi?" dedim, onun belirgin mavileri mavilerime tutundu. "Artık sen de bizdensin."

"Beni aranıza kabul etmek neden istedin?" dedi, mavilerini kaçırırken. "Beni kendine yakın görmenin tek sebebi baban değil mi?"

"Her ne kadar ilk başlarda sebep babam olsada artık tek sebep o değil."  dedim, elimi omzuna atarken. "Senin gözlerinde dokuz yaşımı gördüm. Acı çeken ve kimsenin hazinesi olmak istemeyen o çocuğu..."

"Başka ne gördün?" dedi, kolundaki saate bakarken. "Gerçekten şimdi evden çıkmazsak okula geç kalacağız."

"Sen de hazırsan çıkalım." dedim ve cam sehpanın üzerinde duran siyah okul çantamı aldıktan sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım.

*

"Bugün okula yeni kişiler kayıt olacakmış." dedi Umut, gruptaki hocanın attığı mesaja bakarken. "İki kişi ve erkeklermiş. Hoca arkadaşlık yapmamızı ve iyi anlaşmamızı istiyor."

"Kıvanç, yanımıza gelsene." dedim, yan masaya doğru ilerlerken sesimi işitmesiyle mavileri mavilerime tutundu. "Kıvanç  ne alaka?"

"Kıvanç artık bizden arkadaşlar." dedi Umut, elini omzuna atarken. "Yeni kankanız ve iyi biri olmak için çabalıyor."

"Sosyal medya paylaşımını duyduk. Yaşadıkların için çok üzgünüz ve çoğu kişi ikinci şansı hak eder." dedi Sude, gülümserken. "Seni aramızda görmek çok güzel."

"Teşekkür ederim." dedi, gözlerini kaçırırken. "Artık benden size bir zarar gelmeyecek ve güvenizi boşa çıkarmayacağım."

"Sana inanıyoruz." dedi Umut, gülümserken. "İki yeni erkek öğrenci gelecekmiş üstelik bizim sınıfa. Bakalım sınıfımızdan kime aşık olacaklar?" diyerek konuyu değiştirdi. Kıvanç gamzesi görünecek şekilde gülümserken elinde tuttuğu kahveden bir yudum aldı.

"Okula aşık olmaya mı geliyorlar lan burada ders işlendiğinden haberin var değil mi?" dedi Berra. Umut ise gözlerini kısarak onun taklitini yaptığı için saçını çekti. "Saçlarımı yeni taramıştım, ne yapıyorsun?"

Etraftan bir kahkaha tufanı patlarken bakışlarımı yanımıza gelen öğrenciye çevirdim. "Umut ve Ege sizi müdür yardımcısı çağırıyor. Hemen şimdi yanıma gelsinler dedi."

"Tamam kardeşim." dedi ve çocuğu gönderdiği gibi biz de ayağa kalktık. "Sanırım şu yeni gelen öğrenciler ile ilgili durum."

"Tamam siz müdür yardımcısının yanına gidin. Zil çalmak üzere sınıfta görüşürüz." dedi Doğa. Başımı olumlu anlamda sallayıp kantinden uzaklaşıp okulun içerisine girdik ve müdür yardımcısının odasının kapısına önüne geldiğimiz gibi kapının açık olmasından dolayı olsa gerek içeriden girin sesini duymamızla içeri girdik.

"Gelin çocuklar. Bu iki yeni gelen öğrenci arkadaşınız benim için çok kıymetliler. Ayberk ve Yankı ile tanışın. Size güvendiğim için onların rehberliğini yapmanız için sizi seçtim. Gözümü kara çıkarmayın ve iyi anlaşın."

"Tamam hocam siz hiç merak etmeyin." dedi Umut, odadan dışarı çıkarken.

Umut'a bakışlarımı çevirdiğimde çocukları süzdüğünü fark ettim. Sınıfın önüne geldiğimiz gibi içeri girdiğimizde herkesin bakışları yeni gelen iki öğrencinin üstündeydi.

"Oha gelen iki yakışıklıya bakın." İrem'in sesi sınıfta duyulduğunda herkes gülmeye başladı. Semih hocanın içeriye girdiğini fark ettiğimiz gibi yerine geçmeyenler de sıralara doğru ilerledi.

Semih hoca yeni gelen iki öğrenciye söz hakkı verip kendilerini tanıtmalarını istedikten sonra istediği yere geçebileceklerini söyledi.

Ayberk'in bakışları Berra'yı bulur bulmaz dudakları aralandı. "Senin yanına geçebilir miyim?" O anda Umut'un kulağıma olan fısıldaması -ne kadar fısıldama denirse- herkesin bakışlarını üzerimde hissettim. "Ayberk o kadar kızın arasından bizim çiçek gibi güzel olan Berra'yı beğenmiş. Haklı çocuk çünkü çalışkan ve güzel olan kız her yerde kendini belli eder."

Yankı ise Sude Nur'un yanına doğru ilerleyip onun yanına oturdu. Herkesin bakışları  beyefendi görünümlü bu yeni gelen çocuktaydı.

Son ders ziline kadar dersler işlendi ama çoğu dersi uykusuzluktan dinleyememiştim. Sırt çantamı aldığım gibi okuldan dışarı çıkıp bizim grupla parkın yolunu tuttum.

Kırık Kalpler Durağı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin