kırık kalpler durağı -30-

57 6 106
                                    

Ateşin çevresinde çember oluşturduğumuz gibi bakışlarımı çevirdim. Akşam olmuştu ve hocalarımız bizi yalnız bırakarak çadırlarına doğru ilerlemişlerdi.  "Herkes buradaysa oyuna başlayalım. Arkadaşlar, oyunu bozmak yok zaten kuralları herkes biliyordur ama bilmeyen varsa diye kısaca özetliyorum." dedi Kıvanç ve oyunun kurallarını anlatmaya başladı. Biz ormanlık alandayken o kamp alanında oyun görevlisi olarak seçilmişti.

Kıvanç şişeyi döndürdüğü gibi Ekim ile göz göze geldi çünkü şişe ikisinin etrafında durdu. Etraftaki fısıldamalar dinmedi ve şiddetini artırarak devam etti. Ekim'e sormuş olduğu soruya gelen Cesaretlilik cevabı ile Kıvanç bakışlarını bana çevirdi. "Telefonunu çıkar ve en son aradığın kişiyi çaldır."

Ekim'in yüzündeki tebessüm silinip yerini korkuya bıraktığında kaşlarımı çattım. Benden sakladığı bir şey olamazdı değil mi? Telefonunu çıkarıp aramalara girdiği o an ellerinin titremeye başladığını fark ettim. "Ekim bir sorun mu var, sen iyi misin?" Ahu Berra'nın sorusu ile irkilip başını olumsuz anlamda salladı.

Telefonundaki son aramayı çevirdiği gibi herkesin duyduğu ses ile şaşkınlığa uğramıştı. Son arama Semih hocaya aitti. Semih hocanın ise kızım demesi ile Ekim'in sakladığı sır ortaya çıkmıştı. Arama sonlandı ve maske yüzünden düştü. "Sen Semih hocanın kızı mısın, bunu neden bizden sakladın ki?" Kıvanç'ın sorusuyla yanına doğru ilerledi ve karşısına dikildiği an aralarında oluşan gerilimi hissedebiliyordum. Ekim ona bakarken alayca gülümsedi. "Sana seni sevmediğimi söylediğim için mi yaptın bunu, hâlâ o adi çocuksun ve hiçbir şey değişmedi değil mi? Herkesin canını acıtmaktan zevk alan ve babanın karanlık ruhuna ait olan çocuksun. Kimse ama seni sevmeyecek Kıvanç ve yalnız öleceksin."

"Sesini kes ve daha fazla ileriye gitme," dedi İremsu ve Kıvanç'ı yanına çekti. "Telefonundaki son aramanın baban olduğunu nereden bilebilir? Sen asıl bütün okuldan ve en yakın arkadaşlarından bile Semih hocanın baban olduğunu korkak gibi saklamışsın ve bu gerçek bir şekilde ortaya çıktı diye kimseyi suçlayamazsın." 

"Bilmiyordum," dedi Kıvanç ve Ekim'e baktığı gözlerinde hayal kırıklığı saklıydı. "Ege bile değişeceğime inandı kızım ama sen bencil birisin. Ege'den başka kimse zaten seni olduğun gibi kabul etmez."

"Kız kardeşim hakkında doğru düzgün konuşacaksın," dedi Kerem ve Kıvanç'a doğru yürümesiyle aralarına girip gerilimi azaltmak için dudaklarımı araladım. "Herkes bir kırıcı olmayı kesebilir mi, Ekim babasını saklamış çünkü bir bildiği vardır. Kıvanç'a söylediklerini de sinirle söyledi ve o da söyledikleri için pişman eminim."

Ekim ise bana baktı ve gözleri acıdan dolmuştu. "Babamı sakladım ve neden sakladığıma dair size bir açıklama yapmak zorunda değilim." dedi ve sustu. Derin bir sessizlik oldu. "Niye kızın üzerine bu kadar gidiyorsunuz, saklamak istemesi hoş değil ama bence saklamış olması dahi kimsenin kalbini kırmak için yeterli bir sebep değil." dedi Umut ve Ekim'e sarıldı. "Ağlamak istiyorsan ağla ama gerçeklerinden ve hatalarından saklanma."

"Sizin sakladığınız sırlarınız yok mu?" dedi Kerem ve alayca gülümsedi. "Bir kişi daha bu konuyla alakalı kız kardeşimi üzerse karşısında beni bulur. Bu okula kayıt yaptırdığımız günün haftası Ekim'in başından kötü bir olay geçti ve hâlâ atlatamadı. O günler psikolojisi iyi değilken saklamak istedi ve biz de saygı duyduk. Herkes hata yapabilir ve emin olun içinde kimin ne yaşadığını tahmin bile edemezsiniz."

Umut bana göz kırpıp Kıvanç'ı gösterdiğinde bakışlarımı çevirdim ve İremsu'nun ona sarıldığını fark ettim. Kıvanç her ne kadar sert gibi dursa da Ekim'in söylediklerinin onu kırdığına emindim. Gözlerinde kimsesizlik vardı ama kimse o gözlere tutsak olmak zorunda değildi.

Kırık Kalpler Durağı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin