BÖLÜM-21 İPEK SÖĞÜTLER VADİSİ HAKKINDA

46 6 3
                                    



Eski yazıtlarda anlatıldığına göre Mesçamya Yüzyıl Ağacı'nı yeniden canlandırmak için göreve adandığında Maran Diyarı emsalsiz bir kedere boğulmuştu. Yüce şah vazifesini başarıyla tamamlamıştı; ancak ağaç çiçeklendiği halde meyve veremiyor ve yaprakları güçlenemiyordu. Ağacın gövdesi, dalları, yaprakları ve dahi çiçekleri kızıla dönüşüyordu, tıpkı Şah'ın saçları ve kuyruğunun rengi gibi. 

O günlere şahit olanlar şöyle demişler "Ağaç onu, o da ağacı çok sevdi." 

 Gerçekten de böyle olmuştu! 

Mesçamya'nın özünün saflığı ve güzelliği her daim köklerinin ucundan dallarının doruğuna kadar taşınıp dursun istemişti sanki ağaç. 

Hükümdarlarını dört gözle bekleyen halk, şölenler düzenlemiş, onun kahramanlığı için şiirler söylemişti. Otuzuncu gün bitip güneş yeniden doğduğunda anlamışlardı vahameti. Şölenler mateme, şiirler ağıta dönmüştü her gece bitiminde. Bilgeler ve hekimler çaresiz kalınca akıllarına daha bilge biri gelmişti. Taygeta'nın atası Burimta'yı davet edip yalvarmış yakarmışlardı. Burimta en güçlü efsunlarını kullanıp Yüzyıl Ağacı ve Mesçamya ile bağlantı kurduğunda kederli sesi zihnine dolmuştu.

"Burimta, sensin demek! Hoş ve safa ile geldin aziz dostum. Ağacımızın aldığı yaralar ölümcüldü ve ben onu yeniden canlandırmak için elimden geleni yaptım. Nihayet çiçeklendi ancak özü iyileşmiyor. Onu canlı tutabilmek için..." Burimta sözünü kesti korkarak:

 "Sen kendi canını veriyorsun! Hayır! Bu olamaz yüce şahım!"

"Olmak zorunda! Yoksa halkım..."

"Başka bir çare... Vardır elbet... Lütfen dayan, ben gidip seni ve ağacınızı kurtarmanın yolunu bulacağım." 

 Burimta ayrılmış ve çözüm yolları aramıştı, önce Ulu Ağaçlar Diyarı'ndan başladı. Kudretli ve şifalı bir efsun yapabilmek için her ağacı, her çiçeği ve her bitkiyi tek tek denedi. Sonra diğer diyarlara geçip orada devam etti. Bütün şahlar bir olmuştu fakat otuz gün dönümü daha geçtiği halde elleri boş kalmıştı. Burimta umudunu kesip Maran Diyarı'na döndü diğer şahlarla. Son günlerde onun sesini duyamaz olmuştu yine de bir kez daha denemek için ağacın yanına geldi. Ağacın kızıllığı artmış ve Mesçamya'nın özü tükenmişti.

  Artık tüm umutlar solmuştu ve acı haber ilan edilecekti. Meclis Divanı'nın toplanacağı sabah Burimta gün doğmadan geldi ve kederini yanına yoldaş edip acısını ormandaki ağaçlarla paylaşmak istedi. Mateme eşlik eden ağaçları geçtikten sonra Ebedi Çayırlara ulaştı, sadece uzaklaşmak istedi her şeyden. Kuzeye doğru ilerleyince Gümüşyar Dağları'na yaklaştı. Gümüşyar Dağları'nın yüksek tepeleri, güneşin ilk ışıklarıyla parıldıyordu, adeta bir masal diyarının sırlarını saklar gibi. Rüzgar, ağaçların yapraklarında hafifçe eserken, çevredeki sessizlik ve mistik atmosfer Şah Burimta'yı büyülüyor, başka dünyanın kapılarını aralıyordu sanki.

 Rüzgar, ağaçların yapraklarında hafifçe eserken, çevredeki sessizlik ve mistik atmosfer Şah Burimta'yı büyülüyor, başka dünyanın kapılarını aralıyordu sanki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sefirya Nehri, incecik su kütlesini gümüş bir yılan gibi sürükleyerek vadinin ortasından geçiyordu. Nehrin kıyısında ilk defa gördüğü söğütler, zarif dallarıyla suya doğru eğiliyor ve parıltılı yaprakları, güneşin ilk ışıklarını yansıtarak vadide bir masal bahçesi yaratıyordu. Ulu Ağaçlar Diyarı Şahı Burimta, dostu Mesçamya'yı kurtaramamanın hüznüyle dolu bir yürekle bu gizemli vadiye doğru yol alırken anlamıştı. Vadi yeniden şekilleniyordu! Olduğu yerde kaldı bir süre etrafına bakınarak.

Sonra ilerlemek istedi ama ayakları ve bacakları toprağa daldı yavaş yavaş. Çok şaşırdı! Sadece yürümek istiyordu ama bedeni onu dinlemiyordu. Paniğe kapılacağı sırada esinti ile gelen bir fısıldama doldu kulaklarına.

"Kendini bırak ve rahat ol."

Ses çok nazik ve sevgi doluydu. Köklerinin toprağın derinlerine inmesine izin verdi Burimta. Ve anladı fısıltının kaynağını. Sefirya nehrinin kenarında oluşan söğütlerdi ona seslenen. Onun ve ağaçların kökleri birleşti ve tüm vadiye yayıldı.

Köklerin vadi tabanındaki yolculuğu devam ederken vadi daha da genişledi, Gümüşyar Dağları'nın eteklerinden yükselen patikalar taraçalara dönüştü. Dağların dorukları, pırıl pırıl gümüşe bürünmüş gibi görünüyor, adeta gökyüzüyle buluşuyordu. Bu büyülü manzara, ona acılarını unutturuyor ve huzurun tadını çıkarmaya davet ediyordu. İçindeki huzur büyüdükçe vadi açılıyordu, taraçalar yeşil çimenlerle büründü, çimenlerin içlerinde rengarenk çiçekler açıldı. Her bir taraçanın ortasında birer söğüt ağacı yükseldi. Söğütler muazzam büyüklüğe ulaşınca dalları kıvrılıp eğildi ve ön taraflarından bir kısmı sağa sola açıldı kapı gibi. Burimta'nın zihni bir ağacın içine yönlendirildi ve gördüklerine inanamadı! Eşsiz güzellikte bir konak oluşmuştu orada! Kökleri de konağın içine çekildi ve avlusunun ortasında kalan ağaç gövdesinden yeşil bir ışık parlayarak Burimta'nın uzaktaki gövdesine aktı. Ani bir hızla kökleri çekildi ve yeniden ayakları, bacakları şekillendi. 

 İpek Söğütler'in efsunlu dokunuşlarıyla daldığı rüyadan uyandığında vadideki doğanın ruhu tarafından beslendiğini anladı, yükü hafifledi ve yeni umutlarla oradan ayrıldı. Hızla Meclis'e dönüp Toplanma'yı iptal etmek istediğini söyledi. Duruma çok şaşıran diğer şahları da yanına alarak yeniden vadiye geldi. Onların özününde buradaki efsunla birleşmesini istedi. 

 Hep birlikte Maran Diyarı'na ve Yüzyıl Ağacı'na geldiler. Taze efsunlarını ağacın dibine verdiler ve böylelikle Mesçamya oradan çıkabildi. Burimta onu vadiye götürdü ve yüksek taraçadaki ağacın içinde oluşan konağa yerleştirdi. On beşinci günün sonunda Mesçamya söğüdün ve dostlarının efsunu sayesinde sıhhatine kavuştu. 

  Gövdesi, dalları ve yaprakları ipek gibi görünüp, hissettiren ağaçların hatrına buraya İpek Söğütler Vadisi denildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Gövdesi, dalları ve yaprakları ipek gibi görünüp, hissettiren ağaçların hatrına buraya İpek Söğütler Vadisi denildi. Ne zaman şahlardan biri hastalansa veya güçten düşse şifası ve dinlenmesi için İpek Söğütler Vadisi'nde konuk edildi.


ŞAHMARAN'IN SIRRI-KAYIP DİYARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin