BÖLÜM-18 MECLİS'TE HAZIRLIK

40 5 4
                                    



  Henüz eğitime başlayalı iki gün olmasına rağmen yayını ve oklarını ustalıkla kullanıyordu Akdeniz. Ara sıra hedefi vuramadığı olmuştu "Kendinden şüphe etme, yayı tüm gücünle ger ve okuna fısılda parmaklarının ucuyla. Bırak güven fırlatsın oku, bırak yüreğin yön versin oka ve bırak zihnin hedefi bulsun." Demişti Debur her defasında. Öyle bütünleşmişti ki silahı ile sanki hala kiriş parmaklarının arasında ve omuz kasları yay çekerken gerilmiş, gözleri kısılmış gibiydi uykudan uyandığında bile. Ama Debur gelmemişti bu sabah! Bugün çok önemliydi onlar için ve tam o sırada telefonun sesi ile ayağa dikildi. 

  "İkinci vezirim, hazır olduğunda bana bildir. Diğerlerine de haber vermeliyim."

 "Fakat Debur? O bizi..."

 "Debur bugün sana eşlik edemeyecek. Derhal hazırlan!"

  Şah hazretleri ne kadar da ciddiydi. Ellerini yeni uzamaya başlamış sakalları üzerinde gezdirdi "Elbette ciddi olmalı" Düşüncesini genişletip cümleler ekleyerek banyoya yöneldi. Duş, tıraş derken ne giymesi gerektiği sorunu ile kuşatıldı. Siyah takım elbise ise ona göre en iyi seçimdi günün anlam ve önemine binaen. Sonra bir şeyler atıştırıp şah ile görüştü ve dumansı yeşil yılanın dişleri arasında Adil'in salonunda buldu kendini. Hep birlikte Maran Diyarı taht salonundaydılar az sonra.

Evran içtenlikle karşıladı onları, tek tek süzdü hepsini. Sema ve Adil de günün resmiyetine uygun olacak şekilde giyinmişlerdi. İki siyah takım elbiseli arasında son derece uyumluydu Sema. Siyah ceket, beyaz bluz ve siyah pantolon tercih etmişti. Fakat Rüya... Sema biraz içerledi gündelik giysileri ile görünce. Gri kot pantolon ve safir mavisi bir kazak giymişti. Semaya göre iki çift lafı hak etmişti, Evran son hazırlıkları kontrol etmek için yanlarından ayrıldığında kolundan tutup çekti Sema ve fısır fısır azarladı.

"Şahım, bugün ne kadar önemli farkında değilsin herhalde? Herkes benim arkamdan konuşacak 'koskoca vezir şahı ile ilgilenmemiş' ayol ayıp ayıp. Şimdi kim bilir mecliste nasıldır kadınlar?"

"Ne o tuvalet mi giyseydim? Kusura bakma vezirim; yeterince gergin, üzgün, endişeli ve tedirginim. Hem ne var üstümde? Bak Evran'ın kuyruğu ve gözlerinin renginde." Kazağını çekiştirdi, biraz buruşunca Sema kızdı "Çek elini!" Diyerek.

Akdeniz Semayı uzaklaştırıp uyardı "Burnundan soluyor, aman amca kızı varma üstüne."

Nihayet Evran döndü. Sağında Bekan, solunda Adal, arkasında Yabsu-Tag ve Çarm, onların arkasında ise kalabalık kafile halinde Maran diyarı ileri gelenleri bulunuyordu. Evran Rüyayı yanına çağırıp elini tuttu ve hep birlikte arka tarafta konumlanmış geçit odasına girdiler. Zümrüt mühür yuvasına yerleştirildi ve kapı meclise açıldı. Onlar Maran diyarı kameriyesinden çıkarken diğerleri de parladı ve önde şahlar eşleri ve çocukları, arkalarında heyetleri ile bir bir çıktılar, kendi tünellerinden meclis binasına geçtiler. Oradan da geçit kapılarına...

   Destansı Divan Salonu meclis binasının alt katındaydı, üç kattan ibaret olan yapının orta katı asıl giriş kısmıydı ve etrafını çevreleyen sekizgen bahçenin her köşesinde geçit kameriyeleri bulunuyordu. Kameriyeler orta kata açılan tünel ve diyar geçiş kapıları ile birleşmiş olduğundan bu kat tamamen uzun koridorlarla bağlıydı. Her köşede diyarların geçit kapıları olağanüstü azameti ile tabandan tavana yükseliyordu. Buzlu camı andıran dokusunun üzerinde diyarların sembolleri çiziliydi. Üst kat ise şahların, vezirlerin dinlenme ve hazırlık odalarından ibaretti. Yine alt katta heyet azaları için ayrılmış dinlenme salonları, yemek salonları ve görevlilerin odaları bulunmaktaydı.

ŞAHMARAN'IN SIRRI-KAYIP DİYARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin