BÖLÜM-11 MAHKEME DUVARI

91 12 2
                                    




Selam arkadaşlar. Nasılsınız, iyi misiniz? 

Uzun zamandır bölüm gelmiyordu değil mi? Malum araya bayram tatili girdi ama en büyük sebep şuydu: Belki bilmiyorsunuzdur o yüzden açıklama yapayım, ikinci üniversitemi okuyorum Türk Dili ve Edebiyatı. Finaller bittikten sonra Halk Masalları dersi hocamız ile birlikte bir proje başlattık ve bölüm öğrencileri olarak kendi masallarımızı yazıp hoca önderliğinde kendi çabalarımızla bastırıyoruz. Bende bir kaç arkadaşımla birlikte proje yönetiminde hocanın danışmanı olarak çalıştım ve eserin okuyucu ile buluşabilmesi için elimden geleni yaptım. Aslında bir masal kitabı olmanın çok ötesine taşıdık projeyi ve hem işitme engelli hem de görme engelli kardeşlerimizi de düşünerek işaret dili ve sesli videolar yaptık. Yakında kitabımız raflarda olacak. Peki nasıl ulaşacağız bu videolara? Kitabı olurda alırsanız (çıktığında buradan duyuru yapacağım) her masalın başında bulunan karekod ile videolara erişebileceğiz. Bende kendi masalımı seslendirdim ;) 

  İşte yoğunluğumun en büyük sebebi buydu. 

 Ayrıca bugün 21.07.2022 ve benim Covid karantinamın 6. günü. Maalesef kaçsam da korunsam da bende covid ile yüz yüze geldim :( Gerçekten şakaya gelecek tarafı yok, kendinize çok dikkat edin.

  Yeni bölüm sizlerle...



  Sabahın erken saatlerinden bu yana soğuk koridorda, konforsuz bankta oturup beklemişti Akdeniz. Yanında müvekkili, susmuyordu bir türlü. Her "Avukat Bey" diye başladığı cümlenin sonu kim bilir bu kez hangi öneri ile sonuçlanacaktı, davayı kazanacakları kesin sayılırdı ama adaletin gücü ile adalet ile yumruk indirmek istiyordu kadıncağız. Göz kapağının rengini ve şeklini değiştiren darp izi yeni yeni iyileşmişti. "Nereden kandım ben bunlara Avukat Bey? Nasıl da dolandırdılar beni!"

   Zavallı kadını dolandırmış bu da yetmezmiş gibi bir de darp etmişlerdi adaletten haberi olmayan serseriler. Ama adaleti beklemek... Koridor soğuk değildi de duvarlar ve atmosfer soğuktu, yoksa alabildiğine sıcak hatta havasızdı. Genç bir kız pencereye doğru ilerledi, cam açılmalıydı! Açtı. 

 Yakası çenesine batan cübbesini biraz geri itti Akdeniz, derin bir nefes aldı. Bir saat kadar daha zaman geçmişti ki mübaşir isimlerini çağırdı. Kanunlar, yasalar, .... sayılı kanunun üçüncü maddesinin birinci bendinin b fıkrası, diğeri öteki derken duruşma nihayet sona erdi. Müvekkilinden ayrılıp uzun koridorda yürürken önünden geçtiği pencere açıldı birden bire. İyi ki refleksleri güçlüydü de bir adım geri çekilip yüzüne çarpmasından son anda kurtuldu.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


     Eliyle pencereyi itip önünden geçerken "Suratı dağıtacaktık az kalsın" Dedi. Bir kaç adım atmıştı ki pencere arkasında tekrar açıldı ve duvara çarptı. İçeriye dolan serin hava esintiye dönüşüp sırtına dokundu gibi oldu Akdeniz'in. Dönüp baktı, hiç bir şey göremedi, sadece pencere kanadı sallanıyordu. Yoluna devam etti, karşısında iki kadın ve bir genç ile yürüyen meslektaşına başıyla selam verdi. Tek istediği bir an evvel eve gitmek, duş almak ve karnını doyurup uyumaktı. Oldukça yorucu günün ardından başka vukuat istemiyordu. "Evim ve ben, evim ve ben..." diye başlayıp aynı devam eden, bestesi güftesi kendine ait yeni bir şarkıya başlıyordu içinden. O sırada yüzüne çarptı esinti, sanki duvara toslamış gibiydi. Üçe kadar saydı ve bir adım attı, ilerlemişti! Esintiyi önce sağ yanağında sonra sol yanağında hissetti. 

ŞAHMARAN'IN SIRRI-KAYIP DİYARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin