BÖLÜM-15 İLK ADIM

65 11 0
                                    



  Işıktan vücut bulmuş siyah pelerinli iki silüet, hizmetçileri geride bıraktıktan sonra göz açıp kapayıncaya kadar Kükreyen Kayalıklar denilen vadiye ulaşmışlardı. Beyaz gövdeleri yer yer kararmış iki Huş ağacı arasında girişi bulunan mağaraya doğru ilerlediler. Pelerinlerinin altından sızan ışık karanlık koridoru kafi derecede aydınlatıyordu. Uzun koridordan sonra bir oyuğun önüne gelip içeriden dışarıya vuran şiddetli ışığa daldılar. Kahin karşılarındaydı.


Salt sarı ışıktan ibaret vücudunda göze batan çok fazla deformasyon vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Salt sarı ışıktan ibaret vücudunda göze batan çok fazla deformasyon vardı. Doğuştan gelen bu bozulmalar yüzünden hareket etmesi oldukça zordu. Güçlükle çöreklenip boynunu gelenlere uzattı ve selam verdi.

"Selam size Işık diyarı şahı Şua ve sadık veziri İmtiya. Hoş ve safa ile geldiniz."

"Sana da selam yüce kahin Eldias. Bana çok önemli haberler verecekmişsin."

"Evet şahım... Pul sana ulaştı değil mi?"

Şua pelerininin cebine sakladığı yeşil yılan pulunu çıkardı ve kahin Eldias'a gösterdi. Fakat ilk gördüğü kadar parlak ve ışıklı değildi artık. Biraz hayal kırıklığı yaşadı Şua.

"Bana kalırsa bu bir mucize, bunca zaman sonra onun hala hayatta olduğunu gösteriyor pulu, yaşıyor olması ise..."

"Sana katılıyorum Eldias, kesinlikle mucize. Unutma sende hala yaşıyorsun. Demek ki o benim için yaşıyor" kahkaha attı "Onu yaşadığına pişman edeceğim." Pulu tekrar Eldias'a bıraktı ve yeniden parlamasını bekledi. Geçen zaman uzun olunca "Bu sende kalsın tekrar hissedersen derhal bana bildir, şimdi dönüp yapacağım hamleleri düşünmem gerekiyor ve bir an önce hayata geçirmeyi."

Şua ve İmtiya geldikleri hızla saraya geçip Şua'nın çalışma alanına attılar kendilerini. Kimselerin onları görmediğine emin olmak için çok çaba harcadılar, kardeşine muhbirlik yapanlar vardı sarayda. Bulundukları odanın sağ köşesindeki cam kapaklı dolabı açtı Şua, içinden bir kaç parşömen çıkarıp ortadaki mermer masanın üzerine bıraktı.

"Çok çalışmamız gerekiyor İmtiya, çok!"

"Emredersiniz şahım!"

"Öncelikle o diyarlarda kapı açamadığımız için başka kapılar bulmalıyız ve neler olduğunu, bunca zaman neler yaşandığını bilmeliyiz."

"Ademoğlu diyarı kapısı?"

"Evet, o kapı için daha önce çok uğraşmıştık bizzat Ademoğullarına açtıracaktık ancak hiç hesaplamadığımız bir şey oldu."

Asırlar evvel Işık diyarı Ademoğlu diyarına hakim olmak istemişti, onlar da meclisten çıkarılmıştı bu sebeple diğer diyarların fark etmesi zor ve insanları kandırmak ise kolaydı. Her çağ ve dönemde hırsa teslim olan insanlar karşılarına çıkmış ve kapının açılması için çok fazla kan dökmüşlerdi. Bir kaç yıl önce kapının bulunduğu yerde tekrar hareketlilik baş göstermiş ancak başarı elde edilemediği gibi Su diyarına adamışlardı kurbanlarını. Onların tek derdi ölümsüzlüktü çünkü. Halen resmi şah olmayan Şua büyük bir gizlilikle yürütmüştü eylemlerini fakat son olayda Su diyarı şahbanusu ve ona yardım eden insanlar tarafından bertaraf edilmişti. Annesi bunları öğrendiğinde Şua'yı cezalandırdı ve zindana attı. Baş vezir İmtiya tarafından gizlice kurtarıldıktan sonra annesine meydan okuyup güçlerini soğurdu, onu hareket edemeyecek hale getirdi. Büyük şah o gün bugündür oda hapsinde ve bilinçsizce yatmaktaydı. Diyar halkı onun hastalandığını ve yerine Şua'yı şah olarak atadığını öğrenmişti bir sabah. Veliaht olan kardeşi bu duruma çok kızmış ve kuşkulanmışsa da elinden bir şey gelmedi. Özgür ruhu ve boyun eğmeyen fıtratı yüzünden elçilik vazifesi almak istediğini söyleyince Şua'nın işine geldi çünkü onu saraydan uzak tutabilecekti. Ayak altında dolaşmayacak, her şeye burnunu sokmayacaktı. 

  Meclisten çıkıp kayıplara karıştıklarında o zamanın şahı diğer üç diyarla bağını koparmamış ve kendi meclislerini kurmuştu, Sekizler gibi birlik beraberlik yoktu aralarında ancak kapılarını kapatmadıkları için kanunlar koymak gereği duyulduğundan dört şah sık sık bir araya gelmiş ve halen uydukları hükümleri oluşturmuşlardı. Bu kanunları dört deftere yazıp kutsadıktan sonra çok gerekmediği sürece bir araya gelmediler. Şua büyüyüp serpilmeye başladığında diğer diyarlara olan merakı da çığ gibi büyümüştü özellikle Gölge diyarına karşı özel ilgisi kimsenin gözünden kaçmıyordu ancak annesi bu duruma tepki gösterip onu elçilik vazifesinden almış ve en çok güvendiği veziri İmtiya'nın yanına vermişti ikinci vezir olarak. Yaşları birbirine çok yakın olan gençler arasında oldukça sıkı dostluk başlamıştı. Şah'ın istediği de tam olarak buydu ama ikisinin gizli gizli yaptıkları yaşadığı en büyük hayal kırıklığı oldu.

  Şua şah olduktan sonra dört diyarın ilişkilerini güçlendirmek istedi ve sık sık divanlar düzenledi. Geçmişte yaşananları sürekli gündeme getirip onları etkilemeye çalıştı çünkü on iki diyar meclisindeki son alınan bazı kanunların etkilerini silemiyordu. Beslediği kin gün geçtikçe arttığı için sabrı taşmak üzereydi. Akrepleri yanına çekmek çok zor olmamıştı ancak kurtlar kolay lokma değildi. Onlar özgür yaşama taraftarıydı ve kimseden emir almayı istemiyorlardı. Hele Şua gibi birinden... Kardeşi Zamier tam da burada son derece önemli biriydi. Onun karakteri de kurtlara benziyordu ve diplomasi konusunda uzmandı. Yine resmi görüşme için Kurtlar diyarına gönderilmişti ve yakında dönecekti.

  "Ona haber verecek miyiz şahım?"

  Şua'nın gözleri daha bir ışıldadı "Elbette vereceğiz İmtiya, hatta bugünlük bu kadar yeter hemen git ve bildir yarın benimle Yıldız Işığı koruluğunda buluşmasını söyle."

  "Emredersiniz şahım."

  Ertesi gün Şua ve Gölge diyarı veliahtı Ahuzen kararlaştırdıkları yerde bir araya geldiler. Şua'nın anlattıkları ile çok heyecanlanan Ahuzen hemen fikirlerini sundu. Saatlerce konuştular her ayrıntıyı düşünüp gözden geçirdiler ve adım adım neler yapacaklarını tasarlayıp hayata geçirmek için ayrıldılar. Bu görüşme Ahuzen için çok tehlikeliydi aslında, canına mal olacak kadar hem de. Şua yaptığı hatanın çok sonra farkına vardı ve derin üzüntü duyduğunu söyleyip özürlerini sundu, derhal gitmesini istedi. 

  İlk adım atılmaya hazırdı!

ŞAHMARAN'IN SIRRI-KAYIP DİYARLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin