Keyifli okumalar diliyorum.
Abi tayfasının beni göndermeyeceklerini biliyorum. Babamı ve annemi bir şekilde ikna edip yurt dışına yerleşecektim.
Akşam yemeğinde herkes sessizdi. Yanımda defter ve kalemle geziyordum. Daha tam olarak işaret dilini öğrenememiştim. "Baba seninle özel bir şey konuşabilir miyiz?" Yazıp babama uzattım okuduktan sonra "yemekten sonra çalışma odasında konusuruz kızım" dediğinde başımla onayladım abi tayfası merakla bana bakıyordu. Bir hafta boyunca sadece kısa cevaplar veriyordum. İlk defa biriyle konuşmak istediğimi söylemiştim.
Onları umursamadan yemeğe devam ettim. Yemekten sonra babamın çalışma odasına geçtik. Kağıda yazmaya başladım. "Ben on dokuz gün sonra reşit oluyorum ve yurt dışında yaşamak istiyorum." Diye yazıp kağıdı babama uzattım okuduktan sonra "kızım orada tek başına nasıl yaşayacaksın hem biz seni bırakmayız ki" dediğinde. "Baba yardım etmen gerekiyor daha fazla bu ülkede kalmak istemiyorum bana tek sen yardım edebilirsin" diye ekledim.
Zorda olsa babamı ikna etmeyi başarmıştır. "Tamam güzel kızım ben sana orda tüm imkanları sağlayacağım istediğin yerde ev okul koruma ne gerekiyorsa herşey on dokuz gün sonra hazır olacak merak etme" dediğinde. Gülümseyip babama sarıldım ve yanağından öptüm"teşekkür ederim seni çok seviyorum babacığım" dediğimde saçlarımı öptü ve "bende seni seviyorum güzel kızım" dedi.
Odadan çıkıp kendi odama gittim ve üstümü değiştirip yatağa yattım."
Volkandan
Miray artık konuşamıyordu. Bir şans vardı belki ama küçük bir ihtimaldi. O piçi paramparça etmiş ama hala içim soğumamıştı. Bunun üzerine yer altı işlerine daha çok bulaşmıştım. Hiç bir şekilde hırsımı alamıyordum.
Yurt dışındaki mafyalarla bir çok anlaşma ve barış sağlamış olsam da yinede düşmanlarım çoktu. Eskiden yer altında ismim çok yoktu. Ama artık en başta geliyordu ismim.
Ve beni öldürmek isteyen çok kişi vardı. Kimseye bir açık vermemek için ne gerekiyorsa yapıyordum. Hırs gözümü kör etmişti kim gelse onu paramparça ediyordum. Mirayın reşit olmasına az kalmıştı ve gitmek isteyecekti. Ona engel olmayacak nereye gitmek istiyorsa onunla bizzat gidecektim. Onu tek bırakamazdım ama bu yer altı dünyasından da korumam lazımdı.
Mirayın sesini o kadar çok özlemiştim ki bir kere duymak için her şeyi verirdim.
Mirayla konuşmanın vakti gelmişti herşeyi bana anlatmasını isteyecektim.
Odasına gittim kapıyı çalıp içeriye girdim Miray beni görünce korkuyla baktı. Hala benden korkuyordu. "Gelebilir miyim?" Dedim yumuşak ses tonumla kafasını salladı. Yanına gidip oturdum. Kalemini defterini eline aldığında "onlara gerek yok Miray dudaklarını oynatman yeterli dudak okuyabiliyorum" dediğimde bana baktı. Yer altı işlerinde lazım oluyordu.
"Neden geldin?" Dedi dudaklarını oynatarak. "artık konuşmanın vakti gelmedi mi anlat her şeyi en başından tek tek hepsini anlat bana anlatmadığın bir çok olay olduğunu biliyorum. O bize bir şey dedi bu gerçek mi?" Dediğimde korkuyla geriye kaçtı. "Ne dedi?" Derken dudakları titredi.
"Sana dokundu mu?" Dedim bir çırpıda içimden dualar ediyordum böyle bir şey olmasın diye korkuyordum. Başını eğdi. "Miray bana bak ve cevap ver o piç sana dokundu mu?" Sesimi ne kadar sakin tutmaya çalışsam da olmuyordu. Düşüncesi bile sinirlenmeme yetiyordu.
Miraydan
Babamla konuştuktan sonra odama geçtim yatakta otururken kapı çaldı. açıldığında volkanı gördüm korkuyla geriye gitmeye çalıştım. İzin istediğinde kafamla onayladım yanıma gelip oturdu. Kalem ve defteri alacakken gerek olmadığını ve dudak okuyabildiğini söylemişti.
Bana sorduğu soruyla başımı eğdim ne diyecektim. Sakin olmak için çok uğraşıyordu. Volkana bakıp kafamı olumlu anlamda salladım. "Kaç yaşındaydın?" Dediğinde gözleri dolmuştu. "On" dedim dudağımı oynatarak.
Daha fazla duramadı ve odadan çıktı. Göz yaşlarım tekrar akmaya başladı. Bir an önce budan gitmek istiyordum bu şehirden bu ülkeden bir daha dönmemek üzere gitmek istiyordum.
Herşeyden kurtulmak istiyordum kendimi yatağa bıraktım ve uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.
Sabah yorgunlukla açtım gözümü nasıl geçicekti bu 18 gün bilmiyorum.
Yataktan kalkıp banyoya girdim duş alıp yaralarıma krem sürdüm üstümü giyip defterle kalemimi elime alıp aşağıya indim. Kahvaltıya oturdum. Kimsenin çıtı çıkmıyordu. Tam sofradan kalkacakken Tolga konuştu."Miray" dediğinde ona baktım. "Bugün beraber dışarıya çıkalım mı?" Dediğinde masadakilere tek tek baktım en son Tolgaya baktım. Kafamı olumlu anlamda salladım. Ona sözüm vardı beraber bir gün geçirecektik. Ve ben o sözümü tutacaktım.
"Tamam hadi çıkalım" dediğinde kapıya doğru yürüdüm. Abim de peşinden geldi. Yol sessiz geçiyordu. Abim sessizliği bozdu. " Miray " dediğinde ona döndüm. "Özür dilerim kardeşim kurtaramadım seni özür dilerim" dediğinde yüzümde sahte bir tebessüm oluştu. İşaret diliyle "önemli değil abi" dedim.
....
Abimle çok güzel bir gün geçirmiştim uzun süre sonra ilk defa bu kadar mutlu oldum. Eve döndüğümüzde odama çıkıp duş aldım. Aşağıya inip yemeği yetip tekrar odama geldim ve günün yorgunluğuyla yatağa yattım.
Gözümü açtığımda güneş yeni doğuyordu. Yataktan kalkıp banyoya girdim duş alıp yaralarıma krem sürdüm üstümü giyip balkona çıkıp oturdum. Manzarayı izledim. Hâlbuki ne kadar da güzel bir şehir gibi duruyor. Ama bu şehir bir kız çocuğunun çıktıklarını hapsetmişti. Bir kızın sesini hapsetmiş ve sadece sessiz çığlıkları kalmıştı.
Bölüm kısa oldu farkındayım ama yazacak bir şey bulamıyorum artık diğer bölüm final olacak kurgu hiç içime sinmedi yeni bir kurgu yazacağım anlayışınız için şimdiden çok teşekkür ederim. Sizleri seviyorum
Başta seri katil fikri vardı aklimda ama yazamadım...
Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakın Allah'a emanet olun okurkuşlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIĞIM
ChickLitaile kurguma hoş geldiniz dördüncü kurgumla sizlerleyim. 17 yaşında hayatı değişen bir kızdı Miray gelin hayatını beraber öğrenelim... Bir özür tüm yaralarımı yok edebilecek miydi? Bir özür benim çocukluğumu geri verebilecek miydi? Bir özür benim a...