6. BÖLÜM

4.1K 161 12
                                    

Keyifli okumalar diliyorum.

Bu kartı asla kullanmayacaktım "bugün Kaan ve egeyle okula git istersen kaydını yaptırdım istersen yarın da gidebilirsin okul kıyafetin odana konuldu." Dediğinde babama döndüm.

"Herşey için teşekkür ederim Ethem bey bugün giderim" dedim ve kahvaltıma döndüm. Bey diye hitap etmem hoşuna gitmemişti ama bir şeyde dememişti. Kahvaltıdan sonra odama çıkıp okul kıyafetlerimi giydim.

Gözüken yaralarımı kapatıp astım ilacımı alıp aşağıya indim egegilin yanına gittim. "hazırım ben" dediğimde ege elini omzuma attı "hadi gidelim" dediğinde diğerleri Ege'ye baktılar. Ege aldırmayıp yürümeye başladı.

Arabaya binip okula gittik kaya koleji yazıyordu. Büyük ve güzel bir okuldu. İçeriye girip müdürün odasına gittim. "Ben yeni öğrenci Miray Lina kaya" dediğim de adam ayağa kalktı "hoşgeldiniz küçük hanım sınıfınız 12/E üçüncü katta" dediğinde başımla onayladım.

Sınıfımı bulup içeriye girdim sınıfta mert vardı. İçeriye girdiğimde "tanıt kendini" dedi bende sınıfa dönüp "Miray Lina kaya" dedim. "Tamam geç Ege'nin yanına" dediğinde Ege'nin yanına geçtim. Ders tarihti ve mert giriyordu. Neyse ki tarih en sevdiğim dersti.

Tabi Mert sürekli bana soru sorup zorluyordu ama bilmediği bir şey vardı ben tarihi yeterince iyi biliyordum. Onun tüm sorularını cevaplıyordum. Sonunda ders bitmişti.

Mert sınıftan çıktıktan sonra başıma birkaç kişi gelip tanışmaya çalıştı. Ama ben kimseyle tanışmak istemediğim için sınıftan çıkmıştım. Yoğun bir gün bitmişti ve ben egeden başka kimseyle konuşmamış ve tanışmamıştım. Okuldan çıkıp iş aramak için Ege'nin yanından ayrıldım ona kütüphaneye gideceğimi söylemiştim. Bir kaç yer gezdim en sonunda bir kafede part time is buldum okula göre saatleri ayarlamıştık. Hafta içi okul çıkışından yani 13:30 dan 19:00 a kadar hafta sonu 10:00 dan 16:00 ya kadar çalışacaktım. Eve geldiğim de salona geçtim annem konuşmaya başladı. "kızım nasıl geçti günün sana bir sürprizim var" dediğinde "yorucuydu" dedim sadece.

"Hadi gel benimle" dediğinde ikimizde ayaklandık. Ege'de meraklı şekilde peşimizden geldi. İkinci katta bir odanın önünde durduk. Kapıyı açtı güzel bir odaydı beyaz tonlara sahipti. Odanın içinde üç kapı vardı. Anneme döndüğümde " yeni odan canım beğenmediğin birşey olursa söyle değiştirelim kızım " dedi "yok yok herşey çok güzel teşekkür ederim" dediğimde bana gülümseyip odadan çıktı. Egeyle beraber içeriye girdik. Birinci kapıyı açtığımda kahve tonlarında banyo karşıladı. Ordan çıkıp diğer kapıyı açtım. Giyinme odasıydı. Ordan çıkıp son kapıya ilerledim. Balkona çıkıyordu çok güzel dekore edilmişti. 

"Vay be anneme bak sen ne kadar güzel bir oda olmuş" dedi ege "evet bencede çok güzel bir oda" dedim. Balkona çıktık etrafa baktığımda aklıma gelen soruyla Ege'ye döndüm "bir şey sorabilir miyim?" Dediğimde başıyla onayladı. "Şey bu evde voleybol oynamayı kim seviyor bahçede saha var da?" Dediğimde bana gülümseyip "Kaan oynamayı çok seviyor genelde beraber oynuyoruz diğerleri pek sevmiyor" dediğinde gülümsedim küçüklüğümden beri voleybol oynamayı çok severdim.

"Hmm anladım bende çok severim" dedim "beraber oynarız istersen" dediğinde ona baktım "isterim tabiki" dedim "ee hadi o zaman sen üstünü değiştir sahada görüşürüz" dedi bende tamam anlamında kafamı salladım ege odadan çıkınca üstüme eşofman takımı giydim saçımı da sıkı bir at kuyruğu yaptım astım ilacımı alıp aşağıya indim. Bahçeye çıktığımda ege topla beni bekliyordu.

Karşılıklı oynamaya başladık çok yorulmuştum. Nefesim daralıyordu. Topu Ege'ye atıp cebimdeki astım ilacını çıkarıp ağzıma sıktım ege yanıma gelmişti yere oturmuştum. "İyimisin" dediğinde Kafamla onayladım. "Astım hastasıyım ondan oldu birazdan geçer merak etme" dediğimde yanıma çöktü. "Daha önce hasta olduğunu söylememiştin. " Dediğinde omuz sillktim "kimsenin bilmesine gerek yoktu" dedim. Oda birşey demedi.

Biraz daha oynayıp içeriye girdim ellerimizi yıkayıp sofraya oturduk. Yemek başladı tüm gözleri üstümde hissediyordum  sonunda babam konuşmaya başladı "ilk günün nasıl geçti" dediğinde masadakilere göz gezdirdim mert ve volkan nefretle bakıyordu. Hiç bu kadar odak noktası olmamıştım nefesim daralıyordu. Bir yudum su aldım ama hala nefes almakta zorlanıyordum. Koray  konuşmaya başladı. "nefes al bayılacaksın" dediğinde gözlerim kaymaya başladı. Sesler geliyordu. Ama duyamıyordum.

Biri yüzümü tuttu ağzıma ilacımı verip bir kaç kez sıktı ama yetmedi elinden alıp bir kaç kere daha sıktım. Kendime gelmiştim baktığımda bana nefretle bakan insanlar hariç hepsi başındaydı. Biraz durup kendime geldiğimde konuşmaya başladım "özür dilerim telaşlandırmak istemedim" dedim başım önümde.

"Ne özürü kızım" dedi menekşe hanım. Kimse hastalığımı sormadı bende söylemedim ilacı getiren de egeydi zaten büyük ihtimalle herkes anlamıştı astım hastası olduğumu. Herkes yerlerine oturdu. Yemeğe devam ettik sonra doğru yine mert söylenip duruyordu bazı dedikleri ağırdı çoktu ama ruhumdakiler kadar ağır veya vücudumda ki yaralar kadar çok değildi.

Sonunda koray konuştu "yeter mert karşında kız var kes sesini ve yemeğini ye yemiyeceksen de odana çık" dediğinde mert ona baktı. Ege devam etti "Kıza demediğini bırakmadın abi yeter o kız sana bir şey yapmadı lütfen sus" dediğinde Ege'ye baktım. "Lütfen kavga etmeyin sorun değil gerçekten istediğini söylesin" dediğimde bana baktı. "Lina ne demek sorun değil sana neler diyor farkında mısın?" Dedi Tolga kafamla onayladım ben neler yaşamıştım bunlar benim için bir hiçti.

Kimse zorlamadı mert sinirle sofradan kalktı ardından volkan da hızla kalktı bir süre sonra da diğerleri  kalktı. Masada tek ben kalkmıştım el mecbur diğerlerini takip ettim. Salona geçtiğimiz de Bahar Mertle şakalaşıyordu. Koray ve Tolga yarın erkenden işe gideceği için odasına çıkmıştı volkan işi olduğunu söyleyip gitmişti ege kaanla pes atıyor annemle babam konuşuyordu bense öylece oturup onları izledim. Çok güzel bir aileydi ve benim yerim yoktu.

Yanlış karar vermiştim. Buraya hiç gelmemem gerekiyordu. İzin isteyip odama çıktım ve kendimi uykuya bıraktım...

Yine erkenden uyanmıştım bugün bu evde üçüncü günümdü. Geldiğimden beri hep tartışma çıkıyordu. Yaralarım yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı küçük yaralar hemen hemen yok oluyordu. Belki de bundan sonra hiç şiddet olmayacaktı. Belki artık canım yanmazdı.

Yataktan kalkıp banyoya girdim güzel bir duşun ardından yaralarıma kremlerini sürdüm. Üstüme okul kıyafetlerimi giyip odadan çıktım. Ege'nin odasına gittim. Odaya girdiğimde ege hâlâ uyuyordu. Yanına gidip uyandırmaya çalıştım "Ege... Ege uyan" uyanmıyordu masanın üstünde duran sürahi aldım. "Bismillah" deyip Ege'nin suratına döktüm. Ege yataktan düşmüş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ben ise kahkaha atıyordum.

"Noluyor lan" dediğinde bana baktı. Bense gülerek konuşmaya çalışıyordum "günaydın... Ege..." Hâlâ gülmemi durduramıyordum ege  kalkıp yanıma geldi.

Öylece bana bakıyordu. Gülmemi durdurup ona baktım. "Noldu" dediğimde konuştu. "çok güzel gülüyorsun Lina hep gül... Ama bu yaptığının cezasını çekeceksin haberin olsun" dedi başta gülümsesemde son dediğiyle yüzüm düşmüştü. Yine ceza yine ceza aklıma gelenlerle gözlerimin dolmasına engel olamadım. Ege'ye bakmadan odadan çıktım.

Devamı gelecek beklemede kalın.
Oylamayı, yorum yapmayı unutmayın.

SESSİZ ÇIĞLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin