GİRİŞ: Ne acelemiz var!

51 13 4
                                    

keyifli okumalar dilerimm🩷

🔫

Ne yapacağımı kestiremiyorum.

Bir insanın çok değer verdiği ama sıkılınca buruşturup kenara attığı herhangi bir şey gibi hissediyorum. Belirsizim. Sanki sürekli birisi elini göğüs kafesime sokup kalbimi sıkıyormuş gibi. Nefes almamı güçleştiriyor, gülüşümü söndürüyor.

Şuan ise kablolu kulaklığım rüzgarda uçuşup boynuma çarpıyor. Karşımda sonu görünmeyen bir deniz var. Benimse sadece 3 seçeneğim var.

Ya oturmaya devam edecektim.

Ya dalgalarla boğuşacaktım.

Ya da konuşmak için birini arayacaktım.

İkinci seçeneği yapmak için fazla korkaktım. Birinci seçeneği yapmak için de fazla sabırsız. Tek yolun birini aramak olduğunu fark ettiğimde kaç saat geçtiğini bilmiyordum.

Beni merak eden var mıydı ondan da pek emin değildim aslında.

Sonunda telefonu uçak modundan çıkardığımda ekrana düşen bildirimleri görünce istemsizce gözüm dolmuştu.

İşten kafasını kaldıramayan ablam beni defalarca kez aramıştı. Kızlardan, ortak gruptan, bizim çocuklardan ayrı ayrı bildirimler vardı. Korkmalarına hak veriyorum çünkü ben bile kendime güvenmiyorum.

Oturduğum kayanın üstünden kalkıp minibüs durağına doğru yürüme başladım. Tam sakızı ağzıma atacakken telefon çalmaya başlayınca kimin olduğuna bakmadan açtım.

"Ya sen neredesin bunca saattir Rana! Nasıl meraklandık hiç haberin var mı? Kendine bunu yapma artık. Ben senin yanındayım, arkadaşların yanında. Neden bizimle konuşmuyorsun? İçine atmak zorunda değilsin biliyorsun bunu. Doktoruna da anlatmıyorsun. Gerçekten korkuyorum artık lütfen kendine gel artık."

Sıkıntıyla derin bir nefes aldım, "Neli dondurma istiyorsun, bakkala gideceğim gelirken." Aslında ona böyle davranmak istemiyordum. Konuştuğumuz zaman benim için daha çok üzülecekti ve kendini suçlayacaktı. Hiçbir şey bilmemesi daha iyiydi. Kafamda dönen savaşı bilmemesi onun için daha iyiydi.

Derin bir iç çektikten sonra devam etti. "Magnum al bana. Kartına atıyorum şimdi."

"Param var şimdilik, alıp geliyorum yarım saate."

Başka bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattım. Minibüs geldiğinde parayı uzatıp boş gördüğüm bir yere oturdum. Artık gerçekten kendimi toplarlamam gerekiyordu. Hem mental olarak hem fiziksel olarak. 18 yaşındayım ama bana sorsan hala 15 yaşındaydım. Büyümek bir yana, hala bazı şeyleri aşamıyordum. Ama artık zamanı gelmişti.

Minibüsten inip markete doğru ilerlemeye başladım. Mahallede top oynayan çocuklara bakarken aklıma getirmek istemediğim çoğu an gözümde canlanıyordu. Topluca gidilen aile piknikleri, okul gezileri, tatiller.

Dondurmaları alıp eve girdiğimde ablam kapıda beni bekliyordu. Ayakkabılarımı çıkarıp montumu astğımda kollarını bağlamış şekilde kapıya yaslanmıştı.

Bu kadar üzüntü fazlaydı.

Poşeti yere bırakıp kollarımı açtım. Yavaşça yanıma geldi ve kollarını bana sardı. O kadar uzun zamandır birine sarılmamıştım ki ne yapacağımı şaşırdım. Baştan biraz afalladım ama sonunda ben de ona sarıldığımda ablam daha da şiddetli ağlama başladı.

"Tek acı çeken sen değilsin Rana tamam mı? Sen her ne kadar aileni kaybettiysen onlar benim de ailemdi. Kendi acımı yaşayamadan sana odaklanmışken bana sırtını dönmen ne kadar zordu tahmin edebiliyor musun? Kendini kapatma artık. Elimden gelse onları geri getireceğimi biliyorsun ama elimde değil. Bunu daha fazla sürdürme. Hem kendin için hem de benim için. Kızlara da sırtını dönme. Senin için kaç kere gelip odanın kapısından döndüler. Eski Rana ol yine. Hayat enerjini geri kazan. Ne istersen yapmaya hazırım bunun için. Yeter ki tekrardan benim kuzucum ol."

Ağlamaktan nefesim kesilmişti. Sözlerinin ağırlı altında utanırken burnumu çektim. "Döndüm artık. Kendimi tekrardan karantinaya almaya hiç niyetim yok." Dediğimde ağlamalarımız kahkahalara dönüştü.

"Ee eridi bu dondurmalar ama ya." Gülerek mutfağa geçtiğimizde dondurmaları buzluğa koydum.

O gece ablamla gerçekten tekrardan abla-kardeş olduğumuz geceydi. Hayatın sonsuza kadar sürmeyeceğini çok iyi biliyordum şimdi. Kodlanmış robot gibi yaşamaya ise bundan sonra hiç niyetim yoktu. Kafamı yastığa koyduğumda geride bırakamadığım şeyleri aşmaya çalışmaktan vazgeçtim.

Aşmaya çalışırsam daha çok yaralanacaktım. Ben artık onlarla yaşamayı öğrenecektim.


BÖLÜM SONU😭

Giriş bölümünü bilerek kısa tuttum. Olaylar şuan oturmadı farkındayım. Ama aralara flashback atarak daha çok oturmasını sağlayacağım. Kitabın başrol karakteri anlaşıldığı üzere Rana. Erkek başrol Barın. Şimdiden söyleyeyim Barın'ın hikayeye girmesine biraz var. Kitabın eski versiyonunda hemen geliyordu ama şimdi biraz süreyi uzatacağım 5 bölüm filan. Yan karakterler Açelya, Cemre, Emrah, Kamer ve Aybüke. Şimdilik isim olarak bilmeniz yeterli. 1. bölümde onlarla da tanışacağız. Kitaba spotify listesi oluşturacağım. Aklınızdakileri de atabilirsiniz. 1. Bölüme kadar şimdilik hoşçakalın dostikler🩷

Operasyon Aşk (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin