18. Bölüm

3.7K 448 101
                                    

Aris dakikalardır yanıt gelmeyen mesajına bakıyordu. Seçil'in sızıp kalmış olduğunu kabul etmesi gerekiyordu artık. Aşağı yukarı hafta içi Seçil saat on bir-on iki gibi servis dışı oluyordu. Gerçekten inanılmaz uykucu biriydi. Aris'in tanıdığı en uyku seven insan bile olabilirdi. Ama Aris onun bu yönünü de seviyordu.

Bugün Seçil'in laf soktuğu tüm konu başlıklarını dolu dolu yaşamıştı. Normalde haftanın ilk iki günü Seçil'le çok denk gelmemişlerdi ama dün ve bugün Seçil'e çokça maruz kalmıştı. Bugün artık kıskançlıktan kudurduğunu fark etmişti. Ofisteki uçan kuştan bile Seçil'i kıskanmıştı. Bu kıskançlığın başka bir adama kıl olmayla direkt olarak alakası yoktu. İnsanların özgürce Seçil'le beraber terasa çıkıp mola verebilmesini kıskanmıştı. Onunla oturup kahve içebilmesini kıskanmıştı. Kendisi bu sahnelere ancak denetleme amaçlı çıktığı tuvalet ziyaretlerinde şahit olabilmişti. Bu hafta neredeyse kendi odasındaki tuvaleti hiç kullanmamıştı. Hep ortak tuvalete yönlenmişti. Belki şans eseri Seçil'le denk gelirim diye umut etmişti. Bir kez bile gelmemişti o ayrıydı. Her Seçil'i gördüğünde ya mutfağın oradaki koltuklarda biriyle sohbet ederken görmüştü ya da terasta sigara içenlerin yanında görmüştü. Çoğu sefer hiç görmemişti zaten. Seçil çok köşede bir noktada oturuyordu ve yerinden kalkmadığı müddetçe denk gelmesi çok zordu.

Hafta sonu Seçil'in 'Sadece iradesel olarak mümkünlüğüne inanmıyorum o ayrı' deyişi bu anlarda hep kulaklarında çınlamıştı. Sahiden mümkün olmadığını görmüştü. Gündüz görüp de dokunamamak ayrı zordu, akşam kavuşamamak ayrı zordu. Neyse ki Girit için ilk adımlar bu hafta atılmıştı artık. Seçil geçen hafta pasaport başvurusunu yapmış, pasaportun kargoyla gelmesini bekliyordu. Ondan sonra da vize başvurusu yapacaktı. Cihan ve Burcu anında tamam demişlerdi zaten. Sadece Aris hala İlyas'a sorup sormama konusunda kararsızdı. Seçil varken İlyas sorun yaratır mıydı, emin olamıyordu. En azından âdettendir diyerek teklif etmesi gerekiyor gibiydi.

Televizyona asla bakmadığı için sıkılarak kapattığında, aynı esnada kapısı da çalındı. Yayılmış bir biçimde oturduğu koltuktan irkilerek doğruldu. Bu saatte Aris'in pek ziyaretçisi olmazdı. Habersiz ziyaretçisi neredeyse hiç olmazdı. Gerçi direkt kapı zilini çalabilen biri tanıdık biri olmak zorundaydı.

Yerinden kalkıp kapıya kadar ilerledi. Dürbünden baktığında Lena'yı görünce bütün tadı kaçtı. Saat on bir buçuğa geliyordu ve onca gündür konuşmadığı Lena bir anda burada gecenin bir vakti beliriyordu. Hiç hoş değildi bu.

İsteksizce kapıyı araladı ve ilk önce kafasını uzattı. "Selam... Bu saatte hayırdır?" dedi.

Hayatında ilk defa Lena'ya böyle bir cümle kuruyordu.

Lena da duyduğunu yadırgayarak Aris'e baktı. "Ne demek bu saatte hayırdır? Bu nasıl bir karşılama Aris?" diye sitem etti hemen.

Aris derin bir nefes alıp verdi. Kimden neyi saklıyorum diye düşünerek kapıyı açıp daha rahat bir pozisyonda durdu. Başta üstü çıplak olduğu için açmak istememişti.

"En son neredeyse on on beş gün önce konuştuk Lena. Ve o konuşmanın sonu ayrılıkla bitmişti, hatırlatırım. O yüzden bu saatte buradaki varlığını sorguluyorum. Kusura bakma."

Lena hafif bir kızgınlıkla içeri doğru bakmak istedi. İçeride biri olup olmadığını kontrol etmeye çalıştığını fark eden Aris "Yok kimse, boşuna bakma," dedi alenen. "Yalnızım."

"O zaman biraz konuşabilir miyiz? Daha ne kadar böyle kapıda beklemeliyim? Ayrı olduğumuz hiçbir zamanda bile ben bu kapıda kalmadım böyle."

Aris suratını asarak kenara çekildi. İçinden kendi kendine telkin etti. 'Diyeceklerini desin, gidecek. Ben de ona artık tamamen bittiğini söyleyeceğim'

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin