20. Bölüm

3.9K 435 370
                                    

Aris önündeki kağıtlar ve bilgisayarındaki açık dosyalar içinde boğulmuşken masadaki telefonu titremeye başlayınca, kendisinin karşısında oturan Cihan'ın da bakışları oraya kaydı. Cihan bile oturduğu yerden ekrandaki Yunan alfabesiyle yazılmış 'Annem' yazısını görebiliyordu.

Aris derin bir nefes alarak telefona uzanıp açtı. Denize düşen yılana sarılır misali bir durumdu şu. İşten o kadar darlanmıştı ki annesinin telefonunu açıyordu artık.

"Efendim anne?" dedi önündeki kağıtlara bakmaya devam ederken.

"Selam hayatım, nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"Tabii ki çalışıyorum. Yoğunum biraz. İzne çıkacağım için önden bir sürü şeyi yetiştirmeye çalışıyorum."

"Kendini çok da zorlamamalısın hayatım."

"Beni tanımıyormuş gibi konuşuyorsun."

"Ah peki peki! Seni çok tutmayacağım, yarın akşam için aradım ben."

"Geleceğimi söylemiştim anne. Korkma, mesaiye falan da kalmayacağım. Altıda çıktığım gibi en geç yedide evde olurum."

"Tabii ki tatlım, biliyorum. Ben sadece gelirken Seçil'i de getir diyecektim."

Aris duyduğu cümleyle olduğu yerde donup kalınca, Cihan da ona kilitlendi. Sadece dudaklarını oynatarak "N'oldu?" derken başını iki yana salladı. Aris sessiz bir nefes verirken "Sahiden mi?" diye sordu. Sesini kontrol altında tutmaya çalışmıştı ama biraz heyecanlı çıktığını ancak kelime ağzından dökülünce fark etmişti.

"Sahiden. Madem kalabalık olacağız, herkes gelecek, onu da çağırmakta bir sakınca yok diye düşünüyorum. Tabii eğer işi yoksa. Biraz son dakika oldu ama babanla ancak konuşup karara varabildik."

"Peki yaya? O ne diyor?" dedi Aris sinirle gülmesine mâni olarak.

"Ona da zaman tanımalısın Ariscim. Bizim için zor, onun için daha zor. Sen Seçil'i getir lütfen ama şansını da zorlama, olur mu?"

"Tamam sorarım Seçil'e. Haber veririm bugün."

"Bugün mutlaka haber ver ki yarın ona göre masaları organize edelim."

"Vereceğim."

"O zaman sana kolay gelsin tatlım. Kendini yorma, tatile yorgun gitmeni istemem. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz," dedikten sonra tam telefonu kapatacaktı ki son anda "Anne," dedi Aris. "Gerçekten babam da sen de gelmesini istiyor musunuz?" diye sordu tekrar gergin bir sesle.

"Elbette Aris."

"Tamam," dedi bir nefes vererek parmaklarını göz çukurlarına bastırırken. "Kusura bakma. Hadi görüşürüz anne, sana da kolay gelsin."

Telefonu kapatınca direkt masaya atar gibi baktı. Cihan belgesel izler gibi arkadaşını izliyordu.

"Seçil'i doğum gününe çağırıyorlar... babamın." Aris kafasını kaldırır kaldırmaz durumu açıkladı. Cihan'ın kaşları şaşkın bir mutlulukla havalandı. "E ne güzel işte! Buzlar eriyor mu yoksa?"

Aris gergince başını iki yana salladı. "Bilemiyorum. Ben son ana kadar şüphelenmek zorundayım. Bir bit yeniği olup olmadığını ancak Seçil oradayken anlayabilirim ve bu da Seçil'i alıp oraya götürmem gerektiği anlamına geliyor. O yüzden de tadım kaçıyor."

"Sen de yani hem ayranım dökülmesin hem..." Cihan gözlerini belerterek imayla baktı arkadaşına. Aris sıkkınlıkla saçlarını karıştırdı. "Neyse tamam! Zaten Seçil'le aramız gergin gibi. O yüzden ekstra geriliyorum sadece. Bu önemli bir adım. Eğer olur da Seçil'i üzerlerse alır giderim onu, olur biter."

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin