26. Bölüm

3.4K 419 166
                                    

Seçil belgesel izler gibi Burcu'yu izliyordu. Temmuzun ikinci haftası gelmişti, o yüzden ofis ortamı sakindi. Çok fazla izne giden oluyordu. Seçil bu sakinlik dönemlerini seviyordu. Gürültü patırtı daha az oluyordu.

Bir de malum olayın böyle bir sakinlik dönemine denk gelmesi Seçil'in işini de aşırı kolaylaştırmıştı. Çünkü minimum seviyede panikliyordu. Sanki suratından anlaşılacaktı da!

İki gün önce resmi olarak Aris'le evlenmişlerdi. Artık baya baya, kâğıt üstünde Aris'in karısıydı.

Fiziksel olarak farklı hissettiği bir şey yoktu. Evlendiği gece ailesine makul bir yalan uydurup Aris'le kalmıştı ama dün gece yine kendi yatağında uyuyunca kafası geçmişti. Fakat tatilden döndüklerinden beridir kendi yatağında uyumak resmen daha zor geliyordu. Yanında Aris'in varlığına öyle bir alışmıştı ki, resmen onu arıyordu.

Şimdi de arıyordu mesela. Burcu'nun Cihan'la şu hallerinin dedikodusunu Aris'ten başkasıyla yapamazdı. Keşke burada olsaydı da dedikodu yapabilselerdi. Fakat ne yazık ki sevgilisi—daha doğrusu artık kocası—tatilden döndüğü an sadece aralarda beşer dakikalık çiş molasına çıktığı toplantılar batağına düşmüştü. Hala da o bataktaydı.

"Cihan! İş görüşmesi için geldi çocuk, seni bekliyoruz!" İnsan kaynaklarından Tuğçe'nin seslenmesiyle Cihan dikkatini Burcu'dan alıp ona çevirdi. "Tamam geliyorum şimdi, siz geçin." Burcu'ya bir şeyler fısıldayıp onunla vedalaştıktan sonra ayaklandı. Seçil'e gizli bir selam vererek gözden kayboldu.

Seçil bıkkın bir nefes verdi. Aris'e normalde Teams'ten yazma alışkanlığı vardı ama son bir haftadır artık Whatsapp'tan yazıyordu. Olur da işle alakalı şeyler incelenirse başları belaya girmesin diye uğraşıyordu.

'Kronotrop'ta kahve?' yazıp gönderdi. Mesajı kısa sürede açıldı. Aris hızlıca ona takviminin ekran görüntüsünü ve bir de ağlayan surat gönderdi. Seçil takvime bakarken daraldı. Gidip Aris'e bir kahve alıp getirmenin tatlı bir jest olacağına kanaat getirerek onun en uygun anına denk getirecek şekilde kahve almaya karar verdi.

Ofis binasından çıkıp kahveciye giderek iki kahve, iki de kurabiye aldıktan sonra geri yürürken, artık Bengü'nün onlardan iyice kıllandığı konusunu düşündü. Hatta kıllanmıyor, direkt anlamış bile olabilirdi. Yapacak bir şey yoktu. Artık ofiste Burcu ve Cihan'dan sonra ilk öğrenen o olurdu en kötü.

Ofise girdikten sonra elinde kahvelerle mümkün olduğunca minimum seviyede dikkat çekmeye çalışarak Aris'in odasının olduğu yere doğru ilerledi. Bengü'yle göz göze geldiği an komik bir biçimde gülümsedi.

"Çok şaşıracaksın ama toplantıda," dedi Bengü. Genelde böyle esprili bir biçimde yaklaşıyordu konuya.

"Eee, tamam. Sormuştum ben zaten. Şunları verip çıkacağım."

Bengü'nün meraklı bakışları altında kapıyı çok kısık sesle iki kez tıklatıp içeri doğru süzüldü. Aris masasının başında meraklı gözlerle Seçil'e baktı. Kamerasının açık olduğu çektiği çileden belli oluyordu.

Seçil sessiz sinema anlatır gibi elindeki kahvelerden ve kurabiyelerden birer tanesini odadaki toplantı masasına bırakıp çıkmak için hareketlenirken Aris kamerasını bir an için kapatıp "Dur gitme, bitecek bu zaten iki dakikaya. Bitmezse de ben çıkarım," dedi. Seçil bir an için öylece kalakalsa da, sonra yavaşça sandalyelerden birine oturdu. Sesi duyulmasın diye nefes bile almadı. Sahiden de Aris'in dediği gibi birkaç dakika sonra toplantı bitti. Aris her zamanki gergin yönetici tavırlarıyla toplantı çıktılarını otuz saniye içinde toparlarken, Seçil biraz etkileniyor olduğunu fark etti. Lakin toplantıyı kapattığı an başka bir adama dönüşüverdi. Yakışıklı bir gülümsemeyle ayaklanıp Seçil'in yanına gelince Seçil'in de yüzü güldü. Aris'in bu halini daha çok sevdiğine karar verdi.

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin