17. Bölüm

4.4K 431 86
                                    

Seçil bir takım sesler işittiğinde, yorgunlukla gözlerini araladı. Uzun bir aradan sonra bir cumartesi alarmla uyanmıyordu. Aris'e gideceği her sabah mecbur alarm kurup gitmişti. Bu sabah direkt Aris'te uyandığı için sorun yoktu. Komodindeki telefona uzanıp saate baktığında çoktan on buçuk olduğunu görünce yüzünü buruşturdu. Gerinerek sırt üstü dönerken esnedi. Yavaşça doğruldu. Bir müddet öyle oturduktan sonra üstündeki örtüyü atıp yataktan çıktı.

Dün gece geçen sefer olduğu gibi misafir odasında uyumuştu. Bu kez kendi ayaklarıyla gelmişti bu odaya. Aris'le beraber uyuyup uyumama konusunda çok kararsız kalmıştı ama en nihayetinde ilk geceden beraber uyumanın erken olduğuna karar vererek doğal bir biçimde kendini buraya yönlendirmişti. Aris de onu utandıracak ya da zorlayacak hiçbir şey dememişti. Gayet nazik ve dikkatli davranmıştı. Ha, bir ara koridorda, iki yatak odasının arasındaki duvara dayanıp evde yer kalmamış gibi orada uzun uzun ergenler gibi yiyişmişlerdi ama o da çok sorun olmazdı artık. Madem eve kadar gelmişti, burada kalacağını söylemişti, en azından bu kadarını yapabilirdi.

Uykulu bir şekilde odadan çıktığında tabii ki de lenssiz ve gözlüksüz olduğu için koridordaki Aris'i sadece bir bulanıklık olarak gördü. Aris'se Seçil'in uyandığını görür görmez gülümsedi. "Günaydın! Ben mi uyandırdım seni? Sessiz olmaya çalışıyordum ama..."

"Günaydın. İyi oldu uyandığım, saat on bire geliyormuş."

"Evet. İyi uydun mu? Bu kez daha az alkollüydün. Rahat uyumuş olman lazım."

Seçil gülümsedi. "Valla çok konforluydu. Benim yatağımdan kat kat güzel."

"İstediğin zaman gelebilirsin. Oda hep hazır olacak. Hatta istersen birkaç eşyanı bırak burada."

Seçil düşünceli bir biçimde duraksadı. Her seferinde Burcu bahanesini kullanması çok dikkat çekerdi. Ama gelmeyi de isterdi.

"Gidip yüzümü yıkayayım da lensleri takayım. Hiçbir şey görmüyorum."

Aris sırıttı. Bir anda Seçil konum değiştirirken onu belinden yakaladığı gibi kendine çekti. Seçil ona yapışır yapışmaz Aris'in yine taze şampuan koktuğunu fark etti. Adam sürekli yıkanıyordu. Gerçi spordan da gelmiş olabilirdi.

Seçil "N'apıyorsun? Ağzım kokuyordur ya, bu kadar yakında durma," derken kafasını kaçırmaya çalıştı. Aris onu daha sıkı sardı. Seçil'in çabaları ve bağırtılarına rağmen onu öpmeye çalıştı. "Aris ya! Of hayır! Dur!" dese de kaybeden taraf Seçil oldu. Aris onu iki büklüm yakalayıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Seçil'in karşı koyabilmesi birkaç salise sürebildi. Anında kendini kollarını Aris'in boynuna dolamış, inleyerek ona karşılık verirken buldu.

Aris dudaklarını çekse de kendisi fazla uzaklaşmadan "Günaydın sevgilim," diye fısıldadı. Seçil'in içini muhteşem bir sıcaklık kapladı. "Günaydın... sevgilim," diye mırıldandı o da çekingence.

"Sen şimdi ayıl da gel, ben bize muhteşem bir kahvaltı hazırlıyorum."

Seçil ayılamadan daha da sarhoş bir hale gelmiş şekilde "Tamam," diye mırıldandı. "Yardıma geliyorum şimdi."

"Acele etme! Kahvaltı benim işim, biliyorsun."

Aşağı yukarı beş dakika kadar sonra Seçil açamadığı gözlerine zar zor lenslerini takmış, Aris'in diş macunuyla fırçasız dişlerini temizlemeye uğraşmış, saçlarını güzelce toplayıp mutfağa öyle gelmişti.

Aris onun derli toplu imajını görür görmez mutlulukla gülümsedi. Hava bugün şanslarına çok güzeldi. Güneş tepede pırıl pırıl parlıyordu. Ne boğucu bir sıcak vardı, ne de yorucu bir rüzgar... Her şey olması gerektiği gibiydi.

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin