27. Bölüm

3K 417 102
                                    

Seçil kendisine gösterilen onlarca otel arasından sade ve tatlı olan bir tanesini seçmişti. Onu seçene kadar çok fazla seçenek elemesi gerekmişti. İlk başta beraber romantik bir seçenek olan Datça'ya gitmeyi düşünmüşler, ardından arabayla bunun uzun süreceğine karar vererek rotalarını Yıldızlar gibi İzmir tarafına çevirmişlerdi. Aris ona Menderes taraflarında genelde balayında tercih edilen ultra her şey dahil otellerden birini gösterip önerdiğinde Seçil otelin fiyatını görür görmez üstünü direkt çizmişti. Aris ona maddiyata takılmaması gerektiğini söylese de Seçil dört gecelik tatile yüz yirmi bin lira verecek kadar delirmemişti. Seçil'e göre aklı yerinde olan kimse dört gecelik tatile bu parayı vermemeliydi.

Sonuç olarak onlar da Çeşme'de yetişkinlere özel butik bir otelde karar kılmışlardı. Seçil'in içi bir anlamda rahat etmişti çünkü yolu gidip gelmesi kolay olacaktı böylelikle. Fakat sonra Aris dayanamayıp yine kanına girmeyi başarmıştı. Dört günlük tatillerine bir gece de Sakız Adası'nda kalacak şekilde bir plan daha sıkıştırmıştı. Seçil'in hala vizesi vardı ve bunu değerlendirmek çok cazip bir fikirdi.

Şimdi dokuz günlük bayram tatilinin başlaması için dakikaları sayıyordu. Zira ekipteki gerginlik bu hafta had safhaya ulaşmıştı. Dilara'nın yüzü sürekli asıktı. Ve bu durum Seçil için normalde de çekilmez olan Dilara'yı ekstra çekilmez kılıyordu.

Darlanınca mutfaktan kendine bir çay almaya karar vererek ayağa kalktı ve mutfağa doğru yürüdü. Belki yolda Aris'e rastlardı, hoşluk olurdu. Aris'ten takvimini kendisiyle de paylaşmasını rica edecekti. Böylelikle ona ne zaman baskına gidip gidemeyeceğini takip edebilirdi. Bildiği kadarıyla Aris'in takvimini sadece Bengü ve Cihan görüyordu. Cihan bile sırf arkadaşı olduğu için görüyordu. Yoksa diğer genel müdür yardımcıları da göremiyordu.

Mutfağa gelip tezgâha dayanarak "Cumali abi, ben bir çay alabilir miyim?" diye sordu.

"Az daha bekle, demini alsın. Şimdi tekrar demlemiştim."

Cumali abinin bu dürüst yanıtına saygı duymaktan başka çaresi yoktu. Demini almamış çayı da bayat çayı da sevmezdi Seçil. Kendisine açıkça bu durum beyan edilmişken, azıcık daha dişini sıkıp bekleyebilirdi.

Sabahtan kalma kahvaltılık simitlerden bir tanesinin kenarını koparıp ağzına atarken telefonundan Instagram'ı açıp Reels'lere daldı. Kaydıra kaydıra izlerken Cihan'ın sesini işitince kafasını kaldırdı. Toplantı odası koridorundan yanında Tuğçe'yle beraber geliyordu.

Üstelik yanlarında üçüncü bir kişi daha vardı. Ve bu yüz şirketin tanıdık simalarından olmasa da Seçil için çok da yabancı bir yüz değildi.

Şaşkınca ağzından simidi çekerken "Kaya?" dedi. Bilinçsiz adımlarla koridorun başına doğru ilerlerken, odasından çıkan Eda da iş görüşmesinden çıkan ekibi görünce güler yüzle onların yanına doğru ilerledi.

"Ah! Anlaşıyor muyuz Kaya Bey'le? Oldu gibi mi bu iş?" diye şakıyarak kendine has o yapmacık tavrıyla gelip, elini Tuğçe'nin koluna koydu Eda.

Kaya ağırbaşlı bir biçimde gülümsüyordu. Hala eskisi kadar yakışıklıydı. Fotoğraflarında yalan dolana başvurmadığı, şu anki görünüşünden belliydi. Uzun boyuyla o giydiği takımı çok iyi taşıyordu.

"Oldu sayılır. Sadece teklifi atmak kaldı. Kaya Bey'den son yanıtı bekleyeceğiz," dedi Tuğçe gülümseyerek. Cihan da kafasını bir oraya bir buraya çevirirken, çaprazında mutfaktan doğru kendilerine gelmekte olan Seçil'i gördü. İfadesi bir an için değişir gibi olsa da kendini hızlı toparladı.

Seçil'i yarı yolda durdurup döndüren şey, bir an için Kaya'yla göz göze gelmesi ve Kaya'nın direkt başını tekrar Eda'ya çevirmesi oldu. Çok gayriihtiyari bir biçimde bakıp normal bir şekilde önüne dönmüştü. Yani kısacası Seçil'i tanımamıştı.

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin