13. Bölüm

4K 459 168
                                    

Seçil bugün çok uykusuzdu çünkü dün gece neredeyse hiç uyuyamamıştı. Oysa ki erkenden odasına kapanıp yatağa girmişti. Yıldız gibi bu gece o da kimseyi duymamak adına kulaklıklarını takmış, yattığı yerde müzik dinleyerek bir Ersin'in profillerinde, bir Aris profillerinde gezinip durmuştu. Gerçi bildirim gidiyor diye Linkedin'lerine sadece birer kez girmişti ama detaylıca incelemişti. Ve işle alakalı profilleri incelediğinde yine başa dönerek Aris için "Bu adam nasıl bana âşık oldu?" diye sorgulamaya başlamıştı.

Özel Zoğrafyon Rum Lisesi'nden mezundu. Üniversiteyi Cambridge'de okumuştu. Bu zaten Seçil'in bildiği bir bilgiydi. Buraya dönüp çalışmaya başladığı tarihlerle aynı tarihte Koç Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmıştı. Yükseği bitirdiği sene Arslan Holding bünyesindeki ilk işine geçiş yapmıştı. Bu gruptaki şirketlerden birinde üretim departmanında çok kısa bir süre uzman, akabinde hemen yönetici olarak çalışmıştı. Senelerce orada çalıştıktan sonra grup yöneticisi olmuştu. Daha sonra yirmi dokuz yaşında başka bir şirkete pazarlama departmanının başı olarak geçmişti. O roldeki iki yıl kadarlık bir zaman diliminden sonra genel müdür yardımcılığına terfi etmişti. Dört sene aynı yerde genel müdür yardımcısı olarak görev aldıktan sonra da buraya genel müdür olarak transfer olmuştu. Özgeçmiş gibi özgeçmişi vardı yani... Sertifikaları kursları bak bak bitmiyordu aslında. Güya hiçbir hobisi yoktu ama işle alakalı her şeyin kursuna gitmişti. Arge'den finansa, pazarlamadan muhasebeye, satıştan insan kaynaklarına kadar her alanda bilgisi vardı. Seçil onun üç dil bildiğini sanıyordu ama üçü ana dil yetkinliğinde, biri çalışma seviyesinde, diğeri de iyi seviyede olmak üzere tam beş dil biliyordu. Türkçe İngilizce Yunanca dışında İspanyolca ve Fransızca da biliyordu. Ve o akşam Seçil'i iki dil daha biliyorum diye düzeltmemişti bile. Bir o kadar da mütevazıydı işte.

Bir de buralarda yazmayan, işiyle de alakalı olmayan çok iyi bir özelliği daha vardı. Çok iyi öpüşüyordu. Hem de çok çok iyi öpüşüyordu...

Seçil bunu kendine itiraf etmeye korkuyordu ama Ersin'den bile iyi öpüşüyordu. Üstelik Ersin çapkın herifin teki olmasına ve muhtemelen hayatı boyunca Aris'ten daha fazla bu konuda pratik yapmış olmasına rağmen Aris daha iyiydi.

Belki de sadece Seçil'e öyle geliyordu. Aris'ten etkilenmeye yer aradığı için ona öyle geliyordu ama... sanki öyle değildi ya! Aris'in dokunuşları daha naifti, daha tatlıydı, daha tutkuluydu. Vahşi ve aç öpüşünde bile makul bir sınırı vardı. Şehveti bile kontrol edebiliyordu.

Ersin'in Linkedin'iyse onun Seçil'e çok daha uygun olduğunun resmi gibiydi. Bilgi Üniversitesi mezunuydu, bir sürü iş değiştirmişti, on yılda en az on ayrı firmada çalışmıştı. Aris gibi istikrarı ve bağlılığı yoktu.

Ersin'in hiçbir konuda bağlılığı yoktu. Bugüne kadar hayatında altı aydan uzun süren ilişkisi olmadığı gibi altı aydan uzun süren iş deneyimi de azdı resmen. İtiraf etmeliydi ki Ersin Instagram'ı Aris'ten daha efektif kullanıyordu. Aris'ten çok daha düşük kalitede bir hayat yaşamasına rağmen kendini orada o kadar iyi satıyordu ki, profiline girip ona hayran olmadan çıkacak kadın azdı. Seçil de bu profile az düşmemişti. Çok kez hayranlıkla fotoğraflar ve kayıtlı hikayeler arasında gezinmişti. Aris'in Instagram'ıysa sade ama kaliteliydi. Fotoğraflarında çeşitlilik vardı. Ailesi arkadaşları sürekli görünüyordu. Lenalı fotoğraflar da duruyordu tabii... Muhtemelen onları hatırlamayacak kadar da ilgisizdi buraya. Yani stratejik kullanmıyordu Instagram'ı. Beğendiği fotoğrafları atıp geçiyordu.

Ersin'se neredeyse tüm fotoğraflarında yalnızdı. Hep kendini satıyordu fotoğraflarda.

İşte tüm gecesi bu profiller arasında geçmişti. En sonunda hiçbir şeyi netleştiremeden, Aris'in öpüşünün hayaliyle uyuyakalmıştı. Alarm çalıp kalktığında da Aris'in önerisiyle artık yediye kurduğu alarmı uzun bir aradan sonra ilk kez sekize ertelemişti. Sekizde bile zor kalkıp servisi kaçırarak işe gelmişti.

Etkili AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin