33. Bölüm

105 9 2
                                    

SEZON FİNALİNE SON 1!

"Hayatın çilesine tahammül mü gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek. Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek."

Necip Fazıl Kısakürek

Karşımda Ada'yı görmem ile birlikte anlık duraksama yaşadım. Onu burada görmeyi hiç beklemiyordum. Yüzüne boş boş bakmaya devam ettiğim sırada Ada mahcup bir ton ile ''Rahatsız ettim sanırım, biraz konuşabilir miyiz?'' dedi. Birkaç saniye sessizliğimin ardından düz bir ton ile ''Geç.'' dedim. Ada içeri girdiğinde kapıyı kapatıp ayakkabılarını çıkartmasını bekledim. Ayakkabısını çıkarttığında hiçbir şey demeden odama geçip içeri girene kadar bekledim. Ada odaya girdiğinde ''Otur geliyorum.'' dedim ve odadan çıkıp anneannemin yanına gittim.

Anneannem meraklı bir ton ile '' Kim gelmiş kızım?'' diye sordu. Zoraki bir şekilde gülümseyerek ''Ada gelmiş anneanne, beni beklemeyin siz kahvaltıya başlayın. Zaten çok uzun sürmez.'' dedim. Anneannem hoşnutsuz bir şekilde kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindiğinde odama tekrar dönüp kapıyı kapattım. Ada koltuğuma oturmuş beni bekliyordu. Tam karşısında yerimi aldığımda net bir tavırla ''Seni dinliyorum.'' dedim.

Ada kafasını eğerek ''Ben çok mahcubum sana karşı, diğerlerine karşı Derin. Aşk benim gözümü kör etmiş. Neler yaptığımı, onun nasıl biri olduğunu görememişim. Ayaz özünde iyi biri Derin ama benim için doğru insan değildi.'' dedi. Kollarımı bağlayarak ''Ne diyeceğimi bilmiyorum Ada. Yaptıkların, söylediklerin, tavrın hiçbiri doğru değildi. Herkese çok haksızlık ettin. Ben seni korumaya çalışırken sen beni suçladın. Ayrıca Ayaz'ın nasıl biri olduğu inan zerre umurumda değil.'' dedim.

Ada kafasını üzgün bir şekilde aşağı yukarı hafifçe sallayarak ''Haklısın Derin. Ne desen, ne yapsan sonuna kadar haklısın. Ben her şeyi nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Sadece tüm içtenliğimle düzeltmek istiyorum. Eskisi gibi olabilir miyiz bilmiyorum ama eskisi gibi olmak istiyorum. Sen benim en yakın arkadaşımsın, en yakınımsın. Seni tamamen kaybetmek istemiyorum. Ben her şey için özür dilerim. Özrün bir işe yaramayacağını biliyorum ama yine de özür dilerim.'' dedi.

Konuşurken gözlerinden birkaç yaş damla düşmüştü. Ada'ya üzülmeli miydim yoksa hak etti mi demeliyim bilmiyordum. Buraya gelip özür dileyeceği hatta özür dilerken ağlayacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti.

Timsah gözyaşları mı yoksa gerçek gözyaşları mı?

Söyledikleri konusunda ne kadar samimi olduğunu anlamak güçtü. Güvenimi fazlasıyla sarsmıştı. Bu zamana kadar ona her konuda destek olmuştum. Aramızdaki dostluğa rağmen bunları yapmış olması beni gerçekten yaralayıp kendisinden uzaklaşmama sebep olmuştu. Derince bir soluk verip ''Ne diyeceğimi bilemiyorum Ada. Bir şeyler düzelir mi bilmiyorum. Senin aksine arkadaşlığımızın, yaşadıklarımızın hatırına zamana bırakacağım ama bu demek değil ki seni affettim. Böyle anlamanı istemiyorum. Zamana bırakmayı tercih ediyorum. Gerçekten pişman olup olmadığını özrünle anlamam mümkün değil.'' dedim.

Ada gözyaşlarını silerek ''Ne desen haklısın Derin. Nasıl istersen öyle olsun. Yeter ki bir şeyler düzelsin.'' dedi. Net bir tavırla ''Düzelip düzelmeyeceğini zaman gösterir. Ha şunu da aklından çıkarma düzelse bile eskisi gibi asla olmaz.'' dedim. Ada ayaklanarak ''Ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim size. Dinlediğin için teşekkür ederim.'' dedi. Sadece başımı sallamakla yetinip kapıya kadar eşlik ettim ve mutfağa geçtim. Anneannemin yanındaki yerimi aldığımda anneannem ''Gitti mi arkadaşın?'' diye sordu.

Kahvaltımı yapmaya başlayıp kafamı olumlu anlamda salladım. Anneannem şaşırmış bir şekilde ''Niye bu kadar erken gitti? Normalde yemeğe kalırdı.'' dedi. Sıkıntılı bir nefes verip anneannemin elinin üzerine elimi koyarak ''Hepsi eskide kaldı tontonum. Eskisi gibi değiliz.'' dedim. Anneannem mutluluğunu gizlemeye çalışarak ''Tüh çok üzüldüm neden böyle oldu? Siz çok yakındınız.'' dedi.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin