"Aynı kağıdın arka ve ön yüzleri gibiyiz. Sonsuza dek beraber ama hiçbir zaman birbirini görmeyen..."
Özdemir Asaf
Bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu sadece bir tesadüf müydü yoksa beni mi takip ediyordu? Bu iş iyice garipleşmeye başlamıştı. Kafamı allak bullak ediyordu ve şu an ağabeyime gözlerini dikmişti. Gözleri alev püskürüyordu resmen. Onun burada ne işi vardı? Onunla burada karşılaşacağım aklımın ucundan geçmezdi. Neye bu kadar çok sinirlenmişti?
Ağabeyimin yanımda olmasına mı yoksa onunla bu denli yakın olmama mı? Aklından neler geçiyordu bilmiyorum ama böyle yaparak işleri daha da zorlaştırıyordu. Çok çok yakınımdan gelen sesle irkildim bu kişi Ayazdan başkası değildi. " Neden buradasın sen?" dedi sert bir tavırla. Ne demekti şimdi bu kendini ne sanıyordu.
Başımı hızla kaldırıp " Sen neden buradaysan o yüzden buradayız." dedim.
Bir şeyler söylemek için dudağını araladı ama çarpık bir gülümseme bırakmakla yetindi ve " Öyle mi?" der gibi tek kaşını kaldırdı. Sinir şey ne olacak. Bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordum abim sinirlendiğimi anlamış olacak ki
" İşlerimiz var." deyip hızla beni oradan uzaklaştırdı.Canım kurtarıcım be onunla buraya gelmek hayatımda aldığım en doğru karar olabilir. Olabildiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaştırdı beni. Şu an benden daha fazla sinirli olduğunun farkındaydım burnundan soluyordu resmen.
Beklemediğim bir anda beni kolumdan tutup kendine doğru çevirdi. Kaşları olabildiğince çatık bir şekilde
" Kimdi o?" diye sordu. "Bilmem delinin teki herhalde." diyerek geçiştirdim kim olduğunu söyleyemezdim.Duysa vereceği tepkiyi tahmin bile edemiyorum tek bildiğim şey evde iç savaş çıkacaktı. Şirin bir ses tonuyla
" Hadi yemek yiyelim." dedim kurt gibi acıkmıştım.Bana cevap vermeye tenezzül bile etmeden yemek alanına doğru ilerledi. Abim siparişleri verdikten sonra eve gidene kadar sessiz sessiz durdu.
Pazar günü olabildiğine sıradan bir gündü tüm günü ders çalışarak geçirdim.***
Sabah kafama su dökülmesiyle gözümü hafifçe araladım. Karşımda bana bön bön bakan abim dikiliyordu. Cırtlak bir ses tonuyla " NOLUYOR YAA?" dedim. Umut
" Bu gün günlerden ne?" diye sordu. Sakin bir ses tonuyla " Pazartesi " dedim bunun üstüne Umut " ee yani " der gibi tek kaşını kaldırdı.Olayı yeni yeni idrak ediyordum. "Pazartesi!" diyerek apar topar yataktan kalktım ve hızlı bir şekilde odamda bulunan ebeveyn banyosuna ilerledim.
Ben nasıl uyuyakalmıştım böyle. Abimin içerden gülerek " Ben kapının önünde seni bekliyorum." dediğini duydum. Olabildiğince hızlı bir şekilde üzerimi değiştirdim. Daha sonrasında aynadan saçlarımı kontrol ettim çok da dağınık değildi bu yüzden taramaya gerek duymadım.
Saatin kaç olduğunu öğrenmek amacıyla telefonumu elime alıp tuş kilidini açtım. Saat on buçuğa geliyordu olamazdı böyle bir şey. Dersim ondaydı ve ben yarım saat geç kalmıştım. Hemde anayasa hukuku dersine! Mehriban hoca derse giriş çıkış saatlerine çok önem veren bir hocaydı. Oldukça disiplinliydi ve ben onun dersine geç kalmıştım.
İlk defa bu denli geç kalıyordum. Bu zamana kadar asla geç kalmalarım beş dakikayı geçmemişti. Şu an da kendi kendime konuşarak daha da geç kalıyordum. Büyük adımlarla kapıya ilerledim. Ağabeyim beni kapının önünde bekliyordu hızla ayakkabılarımı ve montumu giyip evden çıktım.
" Otobüste gelmez ki şimdi of ya?" kafayı yiyecektim şu an. Ağabeyim elindeki araba anahtarını göstererek " Atla hadi." dedi bu gün şanslı günümde miyim yoksa şanssız mı bilmiyorum ama arabanın ağabeyim de olması benim için büyük avantajdı. Hızlıca arabaya bindik ve okulun yolunu tuttuk.
![](https://img.wattpad.com/cover/277700634-288-k569549.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ
Teen FictionHayatım mücadele verdiğim bir savaş alanıyken ya mağlup olacaktım ya da kazanacaktım. Bana sunulan sadece iki yoldu ve o her iki yol da beni hayatın içinde belki de bilmediğim farklı yollara sürüklemişti.Kim bilebilirdi ki? Gerçek sandığımı bildiğim...