12.BÖLÜM

6K 295 230
                                    

     "Ne yapıyorsun burada Efsun?" Hamakta yatan kardeşimin yanına gidip başında dikilmeye başladım. "Pera'yı bekliyorum."

     "Pera'yı mı, niye?"

     "Gelecek oturacağız işte. Çekil birde şuradan, güneşimi kapatıyorsun." Kafamı kaldırarak güneşe baktım tabi bu çok yanlış bir hataydı, gözlerim yanınca geri Efsun'a döndüm. Bana tip tip bakınca başımı iki yana sallayıp masaya oturdum.

     Bahçemiz çok büyük değildi, Efsun'un isteğiyle bir hamak koymuştuk ve masa vardı, bunlar dışında annemin sevdiği çiçeklerle doluydu. Annem babamı anlatırken hep şey derdi; 'ondan önce çiçeklerden nefret ederdim ama artık onun sayesinde çiçekleri seviyorum. Babanız bana sevmediğim herşeyi nasıl seveceğimi öğretti.' Her onu anlatışında gözleri parlar, uzaklara dalardı.

     Gölge'yi o günden beridir hiç görmemiştim, neden sürekli karşıma çıktığına bir anlam veremesem de, kafaya koydum kim olduğunu bulacağım.

     "Annem nerede Efsun?" Sorduğum soruyla beraber telefonuyla uğraşmayı bırakıp bana döndü. "Deniz gile gitti?"

     "Yine mi gün var?" Artık o kadar günleri oluyorki şuan bile olsa şaşırmazdım. "Yok, bu sefer oturmaya gitti. Meyve suyu yapmış içersiniz dedi." Kapının çalmasıyla beraber sözümü yutmak zorunda kaldım.

     Efsun hızla ayağa kalkayım derken hamağın dönmesiyle yere düştü, sonra aynı hızla kalkıp bahçeden kapıya doğru dolandı. Neden benim kardeşim böyle? Hemen ardından Pera'yla birlikte tekrardan arka tarafa geldiler. "Hoşgeldin Yeşil Şeytan." Oturduğum yerden seslenmemle beraber yeşilleri beni buldu. "Bana böyle seslenmeyi bırakmalısın." Hemen ardından ikisi beraber masaya oturdu. "Neden? Bence gayet havalı."

     "Havalı anlayışını değiştirmemiz gerekiyor Acar." Tam ona cevap verecektim ki Efsun ayağa kalkıp. "Ben o zaman içecek birseyler getireyim."

     "Deniz"i de arasana gelsin buraya." Başıyla beni onaylayıp yanımızdan ayrıldı. Onun gitmesiyle beraber tekrardan Pera'ya döndüm. "Ee Yeşil Şeytan gazlamaya ne dersin?"

     "Doymadın mı arkamda kalmaya?"

     "Arkasında kalacağım kişinin sen olduğunu düşünürsek, yok doymadım. Doyursana beni." Bana cevap dahi vermeyerek gözlerini devirdi ve çiçekleri incelemeye başladı. "Çiçekleri sever misin?"

     "Nefret ederim." Cevabına rağmen çiçekleri incelemeye devam etti. Birkaç saniyenin ardından Efsun yanımıza geldi, sırayla herkese meyve suyularını verip ortaya bir kek koydu. Annem severdi böyle şeyler yapmayı, küçükken her meyve suyu istememizde bize kendisi yapar yeni yeni tatlar elde ederdi. Buda onlardan birisiydi.

     Pera ile aynı anda bardakları elimize alıp yine aynı anda meyve suyunu yudumladık. Bardağı indirmemle beraber Efsun'a dönmem bir oldu, "Ne var bunun içinde biliyor musun?" Başını iki yana sallayarak bilmediğini belirtti, bardağı tekrardan elime alıp içmeye başladım, Pera yarısından çoğunu içmişti. Bir dakika bir dakika, bu tat? "Vişne mi var bunun içinde Efsun?"

     "Bilmiyorum dedim ya abi." Ardından tekrardan konuşmaya devam etti, "Pera, sen iyi misin?" Pera'ya dönmemle gördüğüm manzara karşısında kalakaldım. Elleri boğazında nefes almaya çalışıyordu ve morarmaya başlamıştı. Hızla yerimden kalkarak yanına gidip diz çöktüm, bileklerini tutup ellerini boğazından çekmeye çalıştım. "Pera! Sakin ol, nefes al!"

    "Abi noluyor?"

     "Alerjisi var Efsun, vişneye alerjisi var."

     "Ne!" Bileklerini tutmama rağmen benden kurtulmaya çalışıyordu, "Pera bana bak, nefes al sorun yok. İlacın var mı yanında?" Ağzının içinde birşeyler demesine rağmen anlamıyorum. Bir iki yudum içseydi işimiz daha kolay olurdu ama neredeyse bardağı bitirmişti. Yüzüne doğru yaklaşarak, kulağımı dudaklarına doğru yaklaştırdım. "Sorun yok, sakin ol ve tekrardan söyle."

Motor Camiası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin