24.BÖLÜM

479 42 10
                                    

_Efsun Acar'ın Anlatımıyla_

Bir yanım mutlu, bir yanım üzgün. Bir yanım huzurlu, bir yanım huzursuz.. İnsan kaybedince kıymet bilirdi ve bende onlardan biriydim, belki Pera'yla daha çok vakit geçirip anı biriktirseydim bunun pişmanlığını yaşamayacaktım, belki şimdi onu aramayacaktı gözlerim, yada belki şimdi pişmanlıklar denizinde boğulmayacaktım. Belkilerin canımı yaktığı bir an daha yaşarken, hemşirenin ilgilendiği Deniz'e kaydı gözlerim. Bu hayatta belki veya keşkelerim olsun istemezdim sadece iyikilerle yaşamak isterdim ama işler hiçte istediğim gibi gitmiyor.

Ben Efsun Acar; hayatında çokça kayıpların olduğu, denizin üzerinde yüzerken ne olduğunu anlamadan içinde boğulduğu o kızım. Kalbimin atışını, hislerimi, utanmamı, sevincimi ve beraberinde üzülmemi sağlayan o çocuğa sahibim. Bunların hepsi yaşanırken şanslı mıyım yoksa şanssız mı bilemiyorum? Bildiğim birsey varsa o da geçmişi düşünmektense geleceğim için yeni anılar biriktirmekti.

"Ne düşünüyorsun?" Deniz'in yönelttiği soruyla irkilerek ona baktım, hemşirenin çıktığını duymamıştım bile. "Hiç birsey, daha iyi misin?" Sorduğum soruya başıyla cevap verip gözlerini tavana çevirdi. Daha iyiydi, arada bir konuşurken zorlansa da doktor bunun normal olduğunu söylüyordu. Abimle ilgili ne kadar soru sorsa da hepsini geciştirdiğimiz için artık sormaktan vazgeçmişti. Anne ve babası ise eksikleri tamamlamak için çarşıya inerken çalan telefonumla beraber ekranda yazan isme baktım. "Geliyorum birazdan." Diyerek kalkıp odadan çıktım, annem arıyordu ve Deniz'in yanında onunla konuşmazdım. "Bir sorun mu var, abim iyi mi?" Sesimdeki telaşı anlamış olacak ki beni bekletmeyerek soruma cevap verdi "Bir sorun yok canım, sadece etrafa bakıyor. Sen ne zaman geleceksin?" Koridorun başında gördüğüm Aydın abiyle beraber dudaklarım hareket etti, "Aydın abi geldi şimdi, birazdan çıkarım."

"Tamam canım dikkat et kendine."

"Sizde dikkat edin kendinize." Telefonu kapatır kapatmaz yanıma dikilen Aydın abiye döndüm "Annen mi?" Sorusuna karşılık başımı sallayarak onayladım. "Yankı nasıl olmuş? Bugün yanına uğrayamadım."

"Etrafa bakmaktan başka birsey yapmıyormuş." Aslında ikimizde biliyorduk neden öyle olduğunu, gözleri Pera'yı arıyordu ve hiçbirimiz de cesaret edip ona doğruyu söyleyememiştik. "Lena Deniz'in yanında mı?"

"Hayır buraya hiç uğramadı." Başıyla beni onayladı hemen ardından ise kapıyı açıp içeriye girmesiyle peşi sıra hareket ettim. Tam kapıyı geri kapatıyordum ki uygulanan güçle kafamı kaldırarak gelene baktım, Burak? Saçımı karıştırarak yanımdan geçip Deniz'in yanına ilerledi, bu çocuk en son gitmemiş mıydı? "Benim bildiğim denizler hırçın olurdu bu baya durulmuş." Burak'ın duyduğum sesiyle gözlerimi devirip yanlarına geçtim daha sonra Aydın abi girdi araya "Kusura bakma Deniz takip edeceğini düşünmemiştim." Deniz sorun yok dercesine başını iki yana sallayarak ona sırıtan Burak'a döndü. "Eee hırçın Deniz hayırdır kim durdurdu seni?"

"Lena çarpan kişiyi bulup hapse göndereli iki gün, Deniz hastaneye gireli uzun bir süre olmasına rağmen senin beyin yaşı küçük olduğundan gerek geçmiş olsun demek yeni aklına geldi sanırım?" Tek nefeste sarf ettiğim kelimelerle bütün gözler beni buldu. İki gün önce Lena bulduğu delilleri isimsiz olarak polislere gönderip çarpan adamın hapse girmesini sağlamıştı. "Sen ne karışıyorsun burada büyüklerin konuşuyor demek isterdim ama bugün iyi günümdeyim." Biri bu çocuğa ondan nefret ettiğimi söylemeli, bir dakika neden birine ihtiyacım olsun ki? "Senden nefret ettiğimi söylemiş miydim?"

"Çoğu kişiden duyduğum için sırıtmıyor." Aldığım derin nefesle dediğini es geçerek eşyalarımı alıp Deniz'e doğru ilerledim, benim takip eden gözleri umursamayarak onu yanağından öpüp "yine uğrarım." Diye söylendim, gözlerini açıp kapatarak dediğimi onaylamasının hemen ardından odadan çıktım. Eğer herhangi bir sorun çıkmazsa doktor erken taburcu olabileceğini söylemişti, şuana kadar sorun çıkmaması buradan kurtulacağı anlamına geliyordu.

Motor Camiası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin