17.BÖLÜM

3.7K 232 217
                                    

     _Lena Korkmaz'ın Anlatımıyla_

     "Annen ne diyorsa o Lena?"

     "Anlamadım?" Babam olacak adam az önce annemi mi savundu? "Gayet iyi anladın, yarış yok diyorsa yok." Onlara tekbir cevap dahi vermeden anahtarımı aldığım gibi evden çıktım. Her ikiside arkamdan gelip beni durdurmaya çalıyordu ama buna izin vermeyerek arabaya binip yanlarından uzaklaştım.

     Çok sevdiğim bir söz vardır; 'sonuçta insanlar hayal kırıklığı değil mi?' Yazıyordu. Gerçekten haklılık payı içeriyor, ailem benim hayal kırıklığım. Hiçbir zaman düzelmeyecek hayal kırıklığı onlarınki, asla son bulmayacak.

     Hızım arttıkça hırsımda çoğaldı, hızım arttıkça beynimdeki düşüncelerde çoğaldı. Abim bana her zaman 'aklının değil kalbinin yolunu seç' Derdi. Nedenini hic sorgulamazdım ama şimdi anlıyorum. Ya ikisini bir kullanacaktım yada birinin yolunu seçecektim, arafta kalmak seni yıpratırdı sonunu getirir seni yok ederdi. Belki de Aydın haklıydı, beni gülümseten kazandığım yarışlar değil yaptığım hızdı.

     Arabayı durdurup önümde bulunan parka baktım, sessiz ve ıssız gözüküyor. Araçtan indiğim gibi salıncaklara yöneldim, en son ne zaman bindiğimi hatırlamıyorum belki de hiç binmemiştim. Oturduğum yeşil salıncakla beraber ayaklarımla kendimi önce arkaya sallandırmaya başladım. Biraz öyle sağlandıktan sonra arkamdan başka birinin itmesiyle hızım arttı. Başımı hafif geriye çevirerek arkamdaki kişiye baktım kesinlikle beklediğim biri değildi, zaten birini de beklediğim söylenemez. Aydın her ona yaklaşmamda elleriyle beni geri itip hızlanmamı sağlıyordu, rüzgarın etkisiyle saçlarım ona doğru gidip geri sırtıma yapışıyordu.

     "Burada ne işin var?" Beni duyduğuna eminim ama tekbir cevap dahi vermedi. Yanağımdan düşen ıslaklıkla beraber elim oraya gitti, ağlıyor muydum ama neden? Arkamdaki o gölge ilk önce yanımı daha sonra önüme geldi, salıncağı durdurup bileğimdeki tokayı aldı. Bir yandan konuşurken diğer yandan aldığı tokayla saçımı toplamaya başladı. "Senin hakkında bir kez daha yanlış düşünmüşüm, bir gürültünün içindesin." Eli yanağımdan akan göz yaşını buldu, sildi parmağıyla. "Hikayemi biliyorsun öyle değil mi?" Başımı sallayarak onu onayladım "Nereden bildiğini sormayacağım." Çünkü nereden bildiğimi biliyor.

     Yüzünü bana doğru eğerek gözlerimin içine baktı "Sen ne kadar sussan da gözlerin bağırıyor." Başımı geri çekerek "cümlelerin hoşuma gitmiyor." Diye söylendim. Bana gülerek yanımdaki salıncağa oturdu "Sen anlat o zaman, anlaşılan benimkinden daha karanlık."

     "Dinleyip ne yapacaksın." Sorduğum soruyla başı bana döndü, "Ne yapacağımı bilemiyorum ama seni rahatlatacağı kesin."

     "Anlatmaya gerek yok gayet iyim." Omzumu silkerek söylediğim cevaba sadece bakmakla yetindi. Anlatacağım birsey yokken ne bekliyor ki? "Fürruğ Ferruhzad'ın çok sevdiğim bir sözü vardır." Dedi bana bakarak ve o sözü gözlerim de bağırdıklarıma söyledi "insanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır."

     _Deniz Kaya'nın Anlatımıyla_

     Önümdeki çayı yudumlarken merdivenlerden inen Efsun dikkatimi çekti, fazla durgun duruyordu. Yanıma gelerek masaya oturdu, Yankı'yla konuşmam gerekiyor ama bir türlü inemedi aşağıya. Kolundan tuttuğum gibi aşağıya mı indirsem ne yapsam? Düşüncelerimden ayrılarak önümde oturan Efsun'a döndüm, fazla dalgındı ve bana bakarak mı dalıyor o? Elimi gözlerinin önünde sallamamla kirpiklerini kırptı "Hayırdır rüyanda beni mi gördün?" Çayımı yudumlarken bana cevap vermesini bekledim ama vereceği cevabın bu olmasını beklemiyordum, "Evet." Ağzımdaki çayı son anda püskürtmekten kurtulup ona döndüm "Ne?"

Motor Camiası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin