ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

775 274 61
                                    

Adamın gözleri bir an kulübeyi taradı. Kırmızı gökyüzünün altındaki bu küçük yapı, kıyametin ortasında bir sığınak gibiydi ama aynı zamanda hiç burada olmaması gereken bir yabancı gibiydi. İçeriye adım attığında, sanki hava değişmişti. Etrafındaki basit eşyalar bile bir şekilde tehditkâr görünüyor, ağır bir yük taşıyormuş gibi hissediliyordu.

Elleri istemsizce titredi ve neden burada olduğunu bir türlü aklına sığdıramadı. Nasıl olmuştu da bu kadar ileri gitmişti? Neden bir yıldız kaydığında ayağa kalkıp bu yabancı dünyanın içine düşmüştü?

Melek’in keskin sesi bir hançer gibi düşüncelerini böldü. “Sana ne dedim ben? Neden hâlâ burada duruyorsun? Kendine bir iyilik yap ve git!” Sözler, bir tokat gibi yüzüne çarptı. Melek’in gözlerindeki sertlik, bir kalkan gibiydi. Hiçbir şekilde yumuşamıyordu.

Adam bir adım geri çekildi ama bakışlarını Melek’ten alamadı. “Gitmek mi? Ama ben... Neden buradayım, Melek? Bu yer, bu an, bu... her şey. Neden sanki burada olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum? Ve sen, neden her kelimenle beni daha derine çekiyorsun?”buraya eğitim için gelmişti çünkü melek kaybolmak isteyenleri yahut kaybolanları eğitirdi. O bir eğitimciydi. Karşısındaki adam ise yalnız bir görevden ibaretti. Allah için öyleydi. Hep öyle kalacağını düşünmüştü melek oysa öyle olmamıştı...

Melek, alaycı bir kahkaha attı. “Beni daha da derine çekmek mi? Şaka mı yapıyorsun? Sen sadece boş bir hikayenin içine düşmüş, bir yabancısın. Hiçbir şey bilmiyorsun. Burada ne işin olduğunu bile bilmiyorsun, öyle değil mi?”

Adam sustu. Bu kelimeler onu bir şekilde vurmuştu. Gerçekten de neden burada olduğunu bilmiyordu. Hangi adımları onu bu kırmızı gökyüzünün altındaki kulübeye getirmişti? Kendi sorularına bile cevap bulamıyordu.

Melek sert bir adımla ona yaklaştı, gözleri tehditkâr bir şekilde parlıyordu. “Ama ben biliyorum. Seni buraya çeken şeyi biliyorum. Sen zayıfsın. Hayatından o kadar yoruldun ki, kaybolmayı seçtin. Ama şunu unutma: Bu yol, seni hiçbir yere götürmez. Seni kimse kurtaramaz.” Allah dışında.

Adamın içi sıkıştı, nefesi kesik kesik gelmeye başladı. Melek’in sözleri, bir tür kehanet gibi yankılandı zihninde. Ama aynı zamanda, o kelimelerin arkasında bir başka gerçeği de hissetti. Melek’in öfkesi, ona duyduğu nefret... Bunların altında saklanan bir şey vardı. Anlamadığı, ama her neyse onu buraya çeken şeyin ta kendisi olan bir şey.

Melek, gözlerini adamın üzerine dikti. Sesi alaycı bir sertlik taşıyordu, her kelimesi sanki keskin bir darbe indiriyordu. “Senin gibiler hep aynıdır. Kaçacak yer ararsınız, hayatınızın sorumluluğunu üstlenemezsiniz. Ailene ne oldu? Onları da mı böyle bir başına bırakıp buraya geldin? Yoksa zaten bırakılacak kadar önemsiz miydin?”


Bunlar o kadar hiçbir şey ki inanamayacaksın daha konuya bile tam anlamıyla giriş yapılmış değil okumaya devam etmeni öneririm. 🥰😊💙

Selamunnalleyyküümmmm..
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutma lütfen.
Sevgiyle kal Allah sevgisiyle.
Ay inşAllah başarırım...
Allaha emanet ettim.

Sonraki bölüme koşalımmm.

EVRENLER FELAKETİM ...
Sen değilsin.

𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin