Rana'nın uyuduğundan emin olduğumda yavaşça odanın kapısını aralayarak koridora çıktım. Saat gece üç civarını gösterdiği için etraf oldukça sessizdi. Hızlı adımlarla ilerledim. Yoğun bakıma indiğimde Aras'ın arkadaşlarını sandalyelere yaslanmış bir şekilde uyurken gördüm. Suçluluk duygum gittikçe daha berbat bir hal alıyordu. Hızlı adımlarla büyük kapıyı geçtim. Galoşları ayağıma geçirdikten sonra bulduğum maskelerden birini ağzıma takarak Aras'ın olduğu odanın kapısına uzandım. Kalbim hızla çarparken kapıyı açıp içeri girdim. İşte. İşte oradaydı. Öylece yatıyor ve onu böyle görmek canımı yakıyordu. Yanına yaklaştığımda elini avuçlarımın arasına aldım. Gözyaşlarımın akmaması için dudağımı ısırdım.
''Merhaba sevgilim. Sana hala sevgilim diyorum. Ne aptalım. Beni duyabiliyor musun bilmiyorum ama hissettiğine eminim. Uyanacaksın dimi Aras? Beni, bizi böylece bırakıp gitmeyeceksin değil mi? Bu bir veda olmasın. Bu yepyeni bir başlangıç olsun. Sana söz veriyorum bu kez her şeyi yoluna koyacağım. Daha derine batmak yok. Asla yok. Artık senden başka bir şey umrumda değil. Biliyorum, benden nefret ediyorsun. Belki de artık sevmiyorsun. Önemi yok. Sen sadece uyan. Seni sürekli uzaktan izleyebilirim ama nefes almadığını bilerek yaşayamam Aras, bunu yapamam.''
Avuçlarımdaki elini daha sıkı tuttum.
''Bana 'evlensene benimle' demiştin hatırlıyor musun? Öylesine bir şey olduğunu sanmıştım ama değilmiş. Evet, Aras. Evet! Eğer hala istiyorsan binlerce kez evet. Seninle evlenmekten başka ne isteyebilirim ki? Her sabaha seninle uyanmak, her gece sana sarılarak uyumak. Bundan daha iyi ne olabilir ki?''
Gözümden bir kaç damla yaş süzüldüğünde eğilerek avucumdaki elini öptüm.
''Kelebeğin ömrü kısa olur derler ama sen öyle olmayacaksın. Ben bunu değiştireceğime kendime söz vermiştim. Üzgünüm Aras. Ben sana hayat olmak istemiştim, seni hayatından etmek değil.''
Gözyaşlarım boynumdan süzülürken elimi yanağında gezdirdim.
''Bana attığın ilk mesajı hatırladıkça gülümsüyorum. Oysaki o gün mesajı gördüğümde 'hey, kim bu sapık' demiştim. O aptal smileı her attığında öfkeden deliye dönüyordum. Senin olduğunu asla tahmin etmezdim. Senden vazgeçmiştim ya da öyle sanmıştım ama sen yine karşıma çıktın. Bu kader Aras, sen benim kaderimsin. Ve benim şimdi o aptal ifadeye ihtiyacım var. Bana ukala ukala bakan ve delicesine kalbime işleyen o ifadene ihtiyacım var. Sana ihtiyacım var coolboy, gülümseyişlerini görmeye ihtiyacım var.''
Özlemiştim. Bu sıradan bir özlem de değildi. Onu tüm bedenim ile özlemiştim. Yokluğunu düşünmek bile istemiyordum. Buna asla dayanamazdım. Kapalı göz kapakları bile kalbimi yeterince delip geçiyordu.
''Uyan Aras, yalvarırım uyan. Göl evinde geçireceğimiz güzel günler için uyan. Çizeceğin binlerce rengarenk resimler için uyan. Hala nefes alan kelebeklerin hatrına uyan. Gökyüzü maviliğinin altındaki çimenlere uzanıp kalp atışlarını duyabilmem için uyan. Seni öpebilmem için uyan. Sana dokunabilmem için uyan. Uyan Aras, bizim için uyan.''
Yanağımı eline yaslayıp kokusunu içime çektim. Öylece bir süre daha sessiz kaldım. Söyleyecek çok şeyim olmasına rağmen sustum. Hiçbir kelime uyanmasını sağlamayacakmış gibi hissettim. Bu berbat histen arındığımda ona kelebek tokamın hikayesini anlattım. Ona onu anlattım. Onu nasıl sevdiğimi anlattım. Bunu ona bu şekilde anlatacağımı hiç düşünmemiştim. Burada bu şekilde değil de gözlerinin içine bakarken anlatacaktım. Yapamadım. Çünkü her şeyi mahvetmekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Canım artık yanmıyordu çünkü artık hissetmiyordum. Bu adı her neyse boğazımda düğümleniyordu. Yaşlı gözlerimle yanağına bir öpücük bırakarak odadan ayrıldım.
''Seni seviyorum coolboy.''
Koridorda ilerlerken adımın seslenildiğini duydum. Olduğum yerde duraksadım. Kapısı açık olan odaya ilerlediğimde kolu ve bacağı sargılı olan Sarp'ı gördüm. Onun da bu hastanede olduğunu unutmuştum. Belki de öfkem onu unutmamı sağlamıştı.
Sarp: iyi misin?
Arya: sanırım bunu benim sana sormam gerekiyor.
Sarp: bunun umrunda olduğunu sanmıyorum.
Arya: senden nefret ediyorum ama ölmeni isteyecek kadar değil.
Sarp: üzgünüm Arya, her şey için çok üzgünüm.
Arya: üzgün olman Aras'ın uyanmasını sağlamıyor.
Sarp: o nasıl?
Arya: öfken uğruna ardında bir enkaz bırakıyorsun ve şimdi o enkazdan geriye ne kaldığını mı soruyorsun?
Sarp: sen inatla adını öfke koyuyorsun ama bu öfke değil Arya. sen ne olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Arya: ve benim hislerimi umursamadan aptal bir araba yarışı ile kendinizce eleme yapıyordunuz öyle mi? ah ne hoş. söylesene bu benim hislerimi değiştirecek miydi?
Sarp: onu bu kadar sevdiğini görememiştim Arya. belki de seni kaybetmek istemediğim için görmek istemedim,bilmiyorum ama yarışta ona söylediğin kelimeler bunu anlamamı sağladı.
Arya: eğer Aras uyanmazsa sana hayatının en karanlık günlerini yaşatacağım Sarp ve inan bana bu hiç hoş olmayacak.
Sarp: ben sen gittiğinden beri karanlığım.
Arya: emin ol bu günlerin fazlasıyla aydınlık.
Odadan ayrılmak için adım attığımda tekrar konuştu.
Sarp: Arya. sen haklıydın. aşk bana hiç yakışmadı. sevmeyi beceremediğim gibi unutmayı da beceremedim. sen yanımdayken her şey yolunda gibiydi ama sen gittiğinde yapayalnız olduğumu hissettim. biliyorum, kötü şeyler yaptım ama o ben değildim Arya. o senden vazgeçmeyi bir türlü başaramayan adamdı. bu kez gerçekten deneyeceğim. senden tek bir şey istiyorum. benden nefret etme olur mu? çünkü bunu bilerek yaşayamıyorum.
Konuşmasını bitirdiğinde yüzümü ona çevirdim. Gözlerimi gözlerine sabitlediğimde Sarp'ı ilk kez çaresiz gördüm. Ona acımam mı gerekiyordu? Sanmıyorum ama yaşarken ölmenin me demek olduğunu iyi biliyordum.
Arya: Aras uyanırsa her şeyi unutmaya hazırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM İÇİN #2
Short StoryHayatının tek bir mesaj ile değişebileceğini hiç düşündün mü? İÇİN SERİSİ | 2